Bağış Erten

Zafer takı üç renkli

16 Temmuz 2018 Pazartesi

Maç öncesi beklenti ayarı yapıyordum. 1954 ya da 1986’daki gibi bol gollü bir düello zor, dedim kendime. Ne kadar istesek güçsüz güçlüyü de yenemez, bunu hazmetmeli. Kimsenin attığından bir fazlasını istediği bir çağda yaşamadığımıza göre, hemen hayallerin frenine bastım ve dileğin kalibresini düşürdüm. 1994’teki gibi 0-0’lık bir kısırlık olmasın yeter’di. Ama bir futbol fırtınası karşıladı bizi. Finalde görmeye hiç alışık olmadığımız bir tempo ve nefis ötesi goller...
Önce Hırvatlar sahnedeydi. Sayelerinde ilkyarı üç gol gördük, ki 1958’den beri ilk defa böyle gollü bir devre izliyorduk. Kendileri attı, kendileri yedi. Üstelik içinde yanlış kaleye gol atan forvet, VAR’la gelen penaltı, rakibe penaltı verenin gol atması gibi dramatik öğeler de vardı. İkinci yarı başında Balkan temsilcisinin gol koklayan atakları da az heyecanlandırmadı futbolseverleri.
Ama Fransa diye bir ‘şey’ vardı ve ikinci devrede her şey çığırından çıktı. Bu seviyede bir maçta görmeyeceğimizi zannettiğimiz her şey art arda gelmeye başladı. İlkyarı boyunca, Hırvatların yazdığı senaryonun yardımcı erkek oyuncusu gibi görünen Fransızlar acayip acayip goller attılar. Yeni nesil yıldızlarının gala gecesine döndü ortalık. Pogba ve Mbappe’nin harika golleri maçı bitirir dedik, dramaya bir de kaleci hatası eklenince aksiyon son ana dek düşmedi.

Göçmen çocukların zaferi
Bu kumarı kaldıramayacak olan Hırvatlardı. Nitekim kaybeden de onlar oldu. Çok iyi oynadıkları bir turnuvaya, aynı güzellikte bir finalle veda ettiler. Haklarını yemeyelim, oyunu da, şampiyonayı de en çok onlar şenlendirdiler.
30 yıl sonra Champs Elysees’de Zafer Takı’nı yine devrimin o meşhur üç rengine boyayanlara gelince. 1998’de Berberisi, Afrikalısı, Basklısıyla kupayı almakla kalmamış, multi-külti örnek olmuşlardı. Bugün de durum değişmedi. Göçmenlerin çocukları yine Fransızları gururlandırdı.
Kabul, oyun olarak turnuvanın başından beri pek tatmin etmiyorlardı. Fakat kimse o müthiş potansiyellerini görmezden gelemedi. İki sene önce kendi evlerinde finalde çökmüşlerdi. Bu sefer buna izin vermediler. Evet, sürekli oyunu geride kabullenmeler, onca yeteneğe rağmen kontrol manyaklığı yüzünden atağa pek çıkmamalar, Grioud gibi kaleye şut atmadan turnuvayı kapatan forvetler, bir muhafazakârlık, bir adam sendecilik... Evet, bunlar can sıktı. Ama bir de Pogba, Griezman, Mbappe gibi izlemesi doyumsuzlar bandosu vardı. Kupa zaten onlarla ve taş gibi o defansla geldi. Bu isimlere hürmeten helal ettim ben kupayı. O ne yetenek koleksiyonu be kardeşim!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları