OHAL Gidiyor mu? AİHS 15. Madde Kısıtları Kalkıyor

16 Temmuz 2018 Pazartesi

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın , süresi 17 Temmuz’da dolacak olan OHAL uygulamasının uzatılmayacağını açıkladı. Demek ki, yarından başlayarak artık OHAL’den kurtulacağız. Kalın, açıklamasında gerektiği durumlarda OHAL’in yeniden gündeme gelebileceğini de söyledi. Konu hakkında konuşan iktidara yakın çevreler, kimi “gazeteciler” Cumhurbaşkanı’na tanınan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisinin bu “açığı” kapatacağını söylüyorlar. Özellikle insan hak ve özgürlükleri konusunda KHK çıkarma yetkisinin bulunmadığını vurgulayanlar ise, “Diyelim ki bu konuda bir fikir ayrılığı yaşandı ve öyle bir KHK çıktı, o zaman ne olacak, Cumhurbaşkanı’na ‘efendim bu KHK yetkiniz dışındadır’ diyebilecek bir organ var mı” sorusunu “Meclis var, Anayasa Mahkemesi var” diye yanıtlıyorlar. Var mı gerçekten?
Bu konuda bir görüş oluşturabilmek için “geçmişte neler olmuştu” bilmek, gelecekle ilgili daha sonra konuşmak yararlı olacaktır. Uygulamanın kaldırılmasının pratikte pek fazla bir değişiklik yaratmayacağını düşünenlere hak vermemek elde değil, ama önemli bir değişiklik de OHAL’in resmen kalkmasıyla gerçekleşmiş olacak.
Bu da Türkiye OHAL ilanıyla birlikte Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15. maddesindeki, “Taraf devletlerin hükümetlerine, istisnai koşullarda sözleşme kapsamındaki belirli hak ve özgürlükleri koruma yükümlülüklerini geçici, kısıtlı ve denetimli bir şekilde askıya alma” hakkını kullanmıştı. Bu kısıtlamalar artık geçersiz. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi yükümlülüklerindeki kısıtlamalar da kalkacak. Ne önemi var, önemli olan uygulama diyebilirsiniz. Yine de kaydetmek ve aykırı uygulamalar olduğunda halkı bilgilendirmek gazetecinin ertelenmez görevidir.

OHAL dökümü ve 12 Eylül’le karşılaştırılması
Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Alpay Antmen’in OHAL uygulamaları ile ilgili raporunda ilginç veriler, bilgiler var. Faşist 12 Eylül askeri darbesi verileriyle bir karşılaştırmaya yer verilmesi de OHAL döneminin vahametini ortaya çıkartıyor. Özetleyelim:
“OHAL tam 7 kez uzatıldı; 36 tane KHK yayımladı ve maalesef en son 24 Haziran seçimleri de OHAL koşulları altında gerçekleştirildi. Mülkiyeliler Biriliği’nin önündeki İnsan Hakları Heykeli bile tam 420 gündür tutuklu! 20 Temmuz OHAL darbesi sonrası 129 bin 410 kişi kamudan ihraç edilirken bu rakam 12 Eylül darbesinde 4 milyon 891 bin. 12 Eylül darbesi sonrası hakkında işlem yapılan öğretmen sayısı 3 bin 854 iken bu rakam OHAL rejiminde 61 bini aştı. OHAL rejiminde görevden alınan subay ve astsubay sayısı 7 bin 267’yken 12 Eylül sonrası bu sayı 2 bin idi. OHAL sonrası ihraç edilen akademisyenlerin sayısı 5 bin 705 iken bu rakam 12 Eylül askeri darbesinde sadece 120. OHAL sonrası 4 bin 560 hâkim/ savcı, 12 Eylül sonrasında 47 hâkim ve savcı görevinden alındı. OHAL süresince 209, 12 Eylül darbesi sonrası 31 gazeteci tutuklandı. OHAL’in ilan edildiği 2 yıllık süreçte her gün 70 kişi tutuklandı, her gün 163 kişi açığa alındı, her gün 180 kişi ihraç edildi, her gün 3 gazeteci işsiz bırakıldı.”
Bütün bunların FETÖ ile mücadele örtüsü altında yapıldığı, ama aslında muhaliflere yöneldiği de herkesin bildiği bir gerçektir. Bunun en önemli kanıtlarından ikisi Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının ve çok sayıda gazetecinin terör örgütlerine yardım iddiasıyla tutuklanması, yargılanması, akademisyenlere yönelik davalar ve işten çıkarmalardır.

Devlet Tiyatroları kapatıldı mı, lağvedildi mi, ne oldu?
Değerli gazeteci yazar Ümit Alan BirGün’deki köşesinde Cumhuriyet internet sitesinde yer alan konuyla ilgili haber üzerine siteyi doğru haber yapmamakla suçladı. Açıkçası biz de içinden çıkamadık. Doğrusu hangisi? Kapatıldı mı? Lağvedildi demek mi daha doğru? Ya da yeni bir kurumsallaşma mı bekleniyor? Kimse bilmiyor. Alan’ın eleştirisini Cumhuriyet internet sitesi yöneticisi Bülent Mumay’a sorduk. Bülent’in yanıtları aşağıda. Değerlendirmesi haftaya. Bir şey olduğu kesin ama kararnameyi yazanlar da belki karar vermekte zorlanıyorlardır. Kısa zamanda netleşir, biz de gazetecilik açısından konuyu bir kere daha ele alır, kimi zaman kararların satır aralarında gizlenen doğruyu bulmaya çalışırız.
Mumay’ın açıklaması şöyle: “Cumhuriyet gazetesinin 11 Temmuz 2018 tarihli sayısının 5. sayfasında yer alan Selda Güneysu imzalı ‘Başkan Tiyatroları Opera ve Balesi’ başlıklı haber, cumhuriyet.com. tr’de 10 Temmuz 2018 Salı günü saat 22.07’de aynı başlıkla (Başkan Tiyatroları Opera ve Balesi) yayımlanmıştır. Sabah saatlerinde ise, genelge ile Devlet Tiyatroları’nın tüzelkişiliğinin lağvedilmesi nedeniyle haberin başlığı ‘İlk genelge ile sanata darbe: Devlet Tiyatroları kapatıldı’ şeklinde değiştirilmiştir. Kurumun tüzel kişiliğini ortadan kaldırılmasını anlatmak amacı ile atılan başlık, okurlar arasında ve sosyal medyada DT sahnelerinin ve kurumun tamamen kapatıldığı gibi algılanması nedeniyle ‘İlk kararnameyle sanata darbe: Devlet Tiyatroları lağvedildi’ ( http://www. cumhuriyet.com.tr/haber/kultur-sanat/ 1022912/ilk_kararnameyle_sanata_ darbe__Devlet__Tiyatrolari_lagvedildi. html ) şeklinde değiştirilmiştir. Tiyatro camiasından gelen tepkiler ve kurumun eski genel müdürlerinden Lemi Bilgin’in ‘Devlet Tiyatroları, Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmadı, yok edildi’ ( http://www.cumhuriyet. com.tr/haber/kultur-sanat/1025175/ Lemi_Bilgin__Devlet_Tiyatrolari__ Cumhurbaskanligi_na_baglanmadi_ yok_edildi.html ) şeklindeki açıklaması, cumhuriyet.com.tr’nin başlığının yanlış anlaşılmasına neden olsa da kastı aşan bir anlam taşımadığını göstermiştir.”

KISA... KISA... KISA...
Görme özürlüler için lütfen ‘link’siz
Merhaba, Cumhuriyet gazetesini büyük bir beğeniyle okuyorum. Yaklaşık 2 ay sanırım 25 Mayıs Cuma günü karşılaştığım bir sorunu gazetenin editörüne yazdım. Ama ne yazık ki ilgilenen olmadı. Görme özürlüyüm. Sorunum şu: gazetenin haber metinlerinin içine çok sayıda link konulması hem sesli yazılımla bilgisayardan haber dinlenmesini zorlaştırıyor hem de yazılımın gerektiğinde linkleri atlayarak yazıları dinleme özelliği olduğundan linkleri atlayınca haberlerin tamamı dinlenemiyor. Şöyle açıklayayım: görme özürlüler bilgisayarı yazıları sese dönüştüren yazılımlarla kullanırlar. Bunu kafanızda canlandırarak karşınızda konuşanların sık sık “link link link link” diyerek konuştuğunu düşünün. İstemeseniz bile konuşmaya odaklanamazsınız. Sıkılırsınız. Bir örnekle anlatmaya çalışayım. “Cumhurbaşkanı link Recep Tayyip Erdoğan link TBMM’ye gelip yemin törenini izledi link AKP milletvekillerini ayakta alkışlayan link Recep Tayyip Erdoğan link AKP millet vekillerinin yemin etmesi bitince link TBMM’den ayrıldı” diyelim. Bu yazıyı link sesli olarak kafanızda canlandırırsanız görmeyenlerin ne kadar zorlandığını anlarsınız. Belirli kişilerle konularla ilgili bilgiler verilecekse haberin metni başlamadan ya da metin bölümü bitince ilgili linkler biçiminde küçük bölümler konulabilir. Bu sorunu çözmeye çalışırsanız görmeyenlerin gazeteyi okuması “daha doğrusu dinlemesi” kolaylaşır. Gerçekleri gündeme getiren belki de tek gazete Cumhuriyet denilse yanlış olmaz. Çalışmalarınızda başarılar diler sevgi ve saygılarımı sunarım. Serdar Yılmaz

İki uzmandan övgü ve düzeltme
Telefonda görüştüğümüz üzere Sayın Osman Kemal Kadiroğlu’nun “ısı ve sıcaklık farklı şeyler” başlıklı yazısına katılıyorum. Fakat Sayın Osman Kemal Kadiroğlu’nun bir dalgınlık sonucu ısı enerji biriminin Watt (W) olduğunu yazdığını düşünüyorum. Enerji birimi Joule (J) veya (Kalori, erg) cinsinden ifade edilir. Watt ise güç birimidir. Yani birim zamanda harcanan enerji (Joule/ saniye) watt olarak ifade edilir ve bu birim güç (power) birimidir. Selam ve saygılar... Prof. Dr. M. Cem Güçlü.
Sayın Işık Gürbüz de aynı konuda aynı bilgiyi paylaştı, ayrıntılı bir düzeltme gönderdi.

Macar maçının tarihi
Bizim meşhur Macar maçı 1956’da oynandı. Sizi bu konuda uyaran çok kişi olur ama bilvesile yazılarınızı beğenerek severek hatta içinde sürpriz bekleyerek okuyanlardanım. Başarılarınız devamlı olsun. Saygılarımla. Altay Çokaktaş.

Başlık çarpıcı bir de...
Gazetemiz Cumhuriyet, 8 Temmuz 2018 Pazar günü birinci sayfada, belki de son yılların en çarpıcı iki başlığını bir araya getirdi: Üstteki başlık, “Resmi Türkiye.” Biraz alttaki başlık ise “Türkiye Resmi.” Böyle bir yaratıcılığı ortaya koyan sayfa tasarımcılarını yürekten kutluyorum. Evet, bu iki çarpıcı başlığı bir araya getirmek harika!.. Ah, bir de yazım kuralına özen gösterilseydi; o zaman daha harika olurdu! Nedir buradaki yazım sorunu? TDK Yazım Kılavuzu’nda, düzeltme işaretinin kullanıldığı yerler gösterilirken, “Nispet i’sinin belirtme durumu ve iyelik ekiyle karışmasını önlemek için kullanılır” diye bir yazım kuralı vardır. Bu kuralı göstermek için şu örnekler verilebilir: “resmî dil” ve “dil resmi” ile “resmî elbise” ve “elbise resmi” ... İlk başlık, düzeltme işareti kullanılarak “Resmî Türkiye” diye yazılmalıydı. “Türkiye resmi” başlığındaysa böyle bir sorunu yoktur. Yunus Nadi Bey’in kurduğu, Atatürk’ün adını koyduğu, basın dünyasının yüz akı Cumhuriyet’ten her alanda olduğu gibi, yazım konusunda da daha çok titizlik göstermesini bekliyoruz. Saygılarımla. Necati Yıldırım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları