Feyzi Açıkalın

Pelte kıvamlı günlerdeyiz

22 Temmuz 2018 Pazar

Sabah ıslak yataklardan, şişmiş gözlerle kalkılan günlerdeyiz. Nemden karşı dağların görünmediği, salondaki guguklu kuş yerine hakikisini tercih ettiğimiz çatıdaki kumrunun bile ötmeye mecalinin olmadığı, yapış yapış yaz günleri.

Bir büyük konsantrasyon sonrasının düş kırıklığıyla insanların anestezi almış gibi duyarsızlaştığı. Buna mukabil, torbalara doldurulan yasalarla hızla yolların alındığı, hedefeki inşaatın tamamlandığı.

Banyo sabunlarının eridiği, eski kıvamında zannetğin diş macununun tüpünü sıktığında, “foss” diye ses zıkarıp, sıvı olarak aktığı. Tıpkı, her şeye rağmen umut beslediğin muhalefetin de madde halinin değişmesi gibi. 

Artan sıcaklarla buzdolabı ayarlarının değiştiği, bir an önce sofradan kaldırılmayan artmış yemeklerin bozulduğu. Yoğurtların katkıya gerek olmaksızın cacık olduğu, rakıya buzun yetişmediği.

Klimaların küf kokmaya başladığı, çamaşırların kurumadığı, apartman ve asansör kapı ayarlarının değişmek zorunda kaldığı. Aynı, ayarı bozulan memlekete her türlü ahlaksızlığın birer vaka-i adi olarak izlendiği gibi.

Bölgeye uygun olmayan çiçeklerin bozulduğu, buna mukabil yerel bitkilerin kudurduğu. Özel bakım istemediği, zahmetsizce büyüdüğü için insanların kolunu kıpırdatmasına neden olmayan.

Ağustos böceklerinin gecesini gündüzünü şaşırıp, zamanlı zamansız detone korolarını sürdürdüğü. Kamu dairelerinde, bankalarda özellikle erkek ter kokusunun kesif hale geldiği. Çöplerin koktuğu.

Hala durumun vahametni anlamayan memleket insanı yalnızca sıcaktan erimekten yakınırken, düşman dış güçlerin(!) Türkiye ekonomisinin eriyip, çökeceği günlerin yaklaştığını söylediği. Türk insanının bu uyarıyı sürekli kulak arkası ettiği.

Havadaki nemin kadınların cildini pürüzsüzleştrdiği ama saçlarını marul kıvamına getirdiği, kel erkeklerin ise saçsız olmanın nimetini gördükleri. 

Tıraş sonrasında yanan kıl kökleri. Sıcak soğuk ayarsızlığının göz bozukluğu zannedilip doktora koşulduğu. Yani gözlüklerle bile gidişatın algılanmadığı. Apış arası pişiklerin arttığı.

Evdeki daha serince olabilen koridor köşelerinin karaborsa olduğu. Klima yüzünden yaz ortasındaki anlamsız boğaz enfeksiyonlarının yoğunlaştığı. Lejyoner bakterisinin Fransız askeri zannedildiği.

Öğlen sıcağında sokakta dolanan Ruslara gıptayla karışık hayret edilen. Turizm kazancı olan yabancı dövizleri ıslak pantolon cebinde harap ederek, Batılıdan hiç olmazsa bu yolla intkam aldığın.

Sövülmedik bir kulak arkası kalan aynı Batılının, ne hesaptır  bilinmez, uzatılan barış çubuğunu havada kapıp, tütürmeye meylettiği. Oysa en büyük abinin kucak oturtma menüsü hazırlamaya başlayacağının besbelli olduğu.

Bir tuhaf yaz günlerindeyiz. Ninemin, daha sonra anlayıp değer verdiğim bir çok sözü gibi, “Allah sonumuzu hayretsin” kalıbının pelesenk edilmeye başlandığı… Gittikçe sıcaklaşacağı anlaşılan ama nedendir bilinmez, bir büyük sakinlikle kaderin beklendiği beyinlerin pelteleşmiş olduğu nemli günler…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları