Çatılar boş mu kalacak?

19 Ağustos 2018 Pazar

Türkiye bir güneş ülkesi. İspanya’dan sonra Avrupa’nın en çok güneş alan ülkesi. Büyük bir potansiyele sahip. Günde ortalama 7.2 saat ve yılda 110 gün güneşle buluşuyor bu bereketli topraklar. “Araplar petrol zengini” derler ya, Türkiye de güneş zengini...
Peki, kullanabiliyor muyuz bu potansiyeli?
Son dönemde yapılan yatırımlarla, Türkiye’de güneş enerjisi kurulu gücü 5 bin MW’ye (megavat) ulaştı. Bu elbette önemli. Türkiye’nin elektrikte kurulu gücü içinde 2016 yılında güneş enerjisi sadece yüzde 1’lik bir paya sahipti. Bugün yüzde 5.7’lik bir paya sahip.
Peki yeterli mi? Almanya, Türkiye ile karşılaştırıldığında güneş fakiri bir ülke. En çok güneş alan bölgesi Bavyera’nın potansiyeli bizim Karadeniz bölgesi kadar bile değil.
Yani Almanya, Türkiye ile karşılaştırıldığında “güneş fakiri.” Fakat Almanya’nın güneş enerjisinde kurulu gücü 43 bin MW. Türkiye’nin 7 katından fazla. Bir de bizim gibi güneş zengini olsalar kim bilir ne yapacaklar?
Almanya’yı ilginç kılan sadece bu değil.
Almanya’da yaklaşık 1.5 milyon evin çatısında güneş enerjisi üretiliyor. Merkezi değil, dağınık bir sisteme sahipler. Üretim büyük tekellere terk edilmemiş. Güneş enerjisi, halkın enerjisi. Almanya’da güneş enerjisinde demokrasi var.
Yurttaşlar, kooperatifler kendi enerjilerini üretiyorlar. Üretim fazlasını devlete satıyorlar. Almanya bu konuda yaklaşık 20 yıldır “tutarlı” bir politika izliyor. Yurttaşlar, kooperatifler destekleniyor. Halk da hükümetlerin güneş enerjisine yönelik politikalarını destekliyor.
Almanya’da her yıl “yenilenebilir kaynaklar” konusunda rekor haberleri gelir. Bu yıl da rekor kırmışlar. Rüzgâr, güneş ve biyokütleden ürettikleri elektrik enerjisinde tarihte ilk kez kömürü aşmışlar. Oysa daha beş yıl önce kömürden elektrik üretimi, yenilenebilir kaynakların iki katıydı. Almanya’da güneş enerjisiyle ilgili tartışmaları internet üzerinden izliyorum.
“Eğer Almanya’nın tüm enerji gereksinimini yenilenebilir kaynaklardan karşılamak istesek, daha ne kadar güneş enerjisi santralı kurmamız gerekir ve bunlar ne kadar alan kapsar” diye bir soru atmışlar ortaya.
Verimli tarım arazilerine güneş santralları kuracak değiller ya. Peki nereye kuracaklar yeni sistemleri? Karayolları ve yaya yolları gelmiş akıllarına... Yollara güneş enerjisi panelleri döşeyebilir miyiz diye tartışıyorlar. Neden bu yollardan sadece araçlar geçsin ki. Hazır panelleri döşemişken çeşitli sensörler de koysak! Yani yolları dijital hale getirsek diyorlar. Şoförsüz araçlar çok daha rahat yol alabilir, trafik kazaları azalır, hız kontrolleri kolaylaşır, trafik daha rahat yönlendirilebilir…
Fakat en önemli potansiyel çatılarmış. Oturup hesaplamışlar. Evlerin çatılarında güneş enerjisi sistemleri kurmaya uygun 2 bin 300 kilometrekarelik alan varmış hâlâ (Almanya yüzölçümünün yüzde 0.66’sı).
Yani? Çatıları değerlendirmek peşindeler.
Çünkü bir hedefleri var: Yüzde 100 yenilenebilir enerjili bir Almanya yaratmak.
Nasıl bir hedef ama... Peki biz ne yapıyoruz?
Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nü kapatmanın dışında, termik santrallara hız veriyoruz.
Enerji Bakanlığı, içinde kömür madenlerinin de bulunduğu toplam 616 maden sahasını aramalara açacağını duyurdu geçenlerde. Yani kömüre devam.
Çatılarda güneş enerjisi sistemlerini (GES) daha yeni yeni kurmaya başlamıştık. Çatı üstü küçük sistemler desteklenmeye başlanmıştı. Birden bu destek kesiliverdi. Yurttaşlardan alınan elektriğe verilen fiyatlar düşürüldü. Neden?
Tarife değişikliği bireysel, kooperatif veya KOBİ gibi küçük ölçekli yatırımların hızını kesecek. “Güneşi doğmadan kararttılar” başlığıyla haberler çıktı gazetelerde.
Dünyada enerjide bir devrim yaşanıyor. Dünya yenilenebilir kaynaklara yöneliyor. Yeni teknolojiler geliştiriliyor, maliyetler hızla düşüyor. Fosil yakıtların sonu geliyor. Barışın enerjisi güneş ve rüzgâr giderek yükseliyor. Çatılar mı? Onlar da elbette boş kalmayacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları