Meriç Velidedeoğlu

‘Kör Pencere’

07 Eylül 2018 Cuma

31Ağustos tarihli Cumhuriyet’te, “tu-tuklu” CHP Milletvekili EnisBerberoğlu’nun, “Krize çok aykırı ba-kış” başlıklı yazısına yer verilmişti, “Olaylar ve Görüş-ler” sayfasında.
Berberoğlu’nun bu ilginç yazısından söz etmeden önce, “Danıştay’ın basılması ve Yüksek Yargıç
Y. Özbilgin’in şehit edilmesi”yle ilgili, “Danıştay Davası”nda, bu olaya karışan Osman Yıldırım’a değinsek diyorum.
Çünkü bu davanın, karar oturumunda, “müebbet hapis cezası”na çarptırıldığı açıklanınca, iki jandarmanın zor zaptettiği Osman Yıldırım, “O İngiliz pi..nin kurduğu Cumhuriyeti başınıza yıkacağız (...) görevim Cumhuriyeti yıkıp, ikinci Osmanlı Devleti’ni kurmaktır!” diye başlayıp hırsını alamamış, yargıçlara da dönüp Başkan’a: “Sen de onun pi...sin; Cumhuriyeti yıkıp, şeriat düzenini kuracağım!” diye haykırmıştı. (13.2.2008)
Ve değerli dostlar, verilen hapis cezası, Yargı-tay aşamasındayken, bu dava Ergenekon Dava-sı ile birleştirildi, sonunda O. Yıldırım’a tahliye yolu açılıp serbest bırakıldı...
Ne var ki, Danıştay Davası, yine Ergenekon Davası ile birleştirilince, bu dava için, günümüzde yeniden yargı süreci başlatıldı; Osman Yıldırım’a, “ev hap-si” geçerli olmak üzere “39 yıl hapis cezası” verildi.
O. Yıldırım, yurtdışına kaçmağa çalışırken yakalandı... (31.8.2018)
İnsan dayanamıyor, onca suçu işleyen bu kişiye “ev hapsi”ni uygun gören bir adaletin, Milletve-kili Berberoğlu’na uygun görmemesine...
Kısacası, “Adalet mi Oralet mi?” döneminin doruk noktası... Kuşkusuz, katlanılması zor bir tutum, zor bir durum...
Öte yanda, yeniden milletvekili seçilince, hakkındaki davanın durdurulması ve tahliye edilmesi yönündeki başvurusunun, “Yargıtay”ca reddedilmesini de, “Kişi ile hukuk ilişkisini”, ağaç ile ormana benzeterek; “Ben her zaman, ormana kıyan balta sapı olmaktansa, orman için ayakta ölen (...) ağacı özendim ve örnek aldım!” diyerek karşılamıştı Berberoğlu...
“Yargıtay”ın Anayasa’yı görmezden gelen -bir bakıma-“keyfi kararı”, tek kişinin keyfine göre yönetilen, “Keyfi Devlet” için olağan değil mi, değerli dostlar?
Berberoğlu’nun makalesine gelince, ilkin ekonomi bağlamındaki şu ilginç vurgulamasını alıntılayalım: “Halk arasında, ‘Sıfırcı Hoca’ olarak anılan yabancı kredi derecelendirme kuruluşlarının geçer notu, ‘yatırım yapılabilir ülke’ seviyesidir. Türkiye bu nota beş yıl önce hak kazandı ama koruyamadı. Peş peşe not indirimleri ile ‘yatırım’ seviyesinin çok altına düştü, ‘çöp’ tabir edilen düzeye yaklaştı.”
Çok çarpıcı bir uyarı...
Sürdürelim, “siyasi baskıya açığız” ara başlığını taşıyan bölümde de: “Dünyadaki lider kalitesindekihızlı irtifa kaybı belli. Üstelik sadece Trump’tan söz etmiyorum (...) Tamamen iç kamuoyunu tatmine en-deksli, seçim odaklı, popülist dil ustası bu yeni lider profilinin diplomasiyle işi yok!” Ne dersiniz?
“Birileri zoru görünce çıktı, ‘Hepimiz aynı gemideyiz’ dedi. İyi de bizleri o gemide tayfa veya yolcu yapmama iradesini nasıl unutalım? Mürettebat ve yolcunun yarısının, kaptanın ehliyetine açık itirazını görmezden mi gelelim?
Daha açık sorayım: Meçhule giden bu gemide kaderimize rıza mı gösterelim? Yoksa bu rotaya muhalefeti yükseltip, gemiyi batmaktan kurtaracak çözüme mi yol alalım?” diyor ve önerilerini şu vurgulamayla: “Fahiş faizli dış borçla, geleceğimizi ipatek etmeyelim!” diyerek bir bir sunuyor.
Ardından da, “Demokrasi, eşitlik, adalet temelinde siyaseti yeniden inşa edelim!” diyor ve ekliyor: “Bu ülkede yaşayan her beş kişiden birisinin 14 yaşından küçük olduğunu unutmayalım. Bu çocuklara baskı rejimi ve fakirlik dışında bir seçeneği miras bırakmak, iktidarıyla, muhalefetiyle hepimizin boynunun borcu-dur” vurgulamasıyla noktalıyor.
Ve değerli dostlar, Berberoğlu’nun, “10 Ekim’de Çağlayan Adliyesi”ndeki duruşmasında buluşalım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları