Özdemir İnce

Kör olasıca elit

23 Eylül 2018 Pazar

Yılmaz Özdil’in yazdığına (Sözcü, 5 Eylül 2018) göre Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yerde şöyle demiş: “Kibir, tepeden bakma, böbürlenme bize yakışmaz, elitist olamayız, kendimizi seçkin bir zümre olarak göremeyiz, nereden geldiğimizi unutmadık, tevazu ve alçakgönüllük en önemli şiarımızdır.” Çok güzel, erdeme değer veren erdemli bir insanın görüşü. Gerçek mi, değil mi, tartışmanın hiç gereği yok. Ayinesi iştir kişinin!
Ancak “Elitist” sözcüğünü olumsuz anlamda kullanmasına karşıyım. “Elitist”, Fransızca bir sözcük olan “Elite”in türevi. “Elite”in Türkçe anlamı “Seçkin.” Buna göre “Elitist” de “Seçkinci” anlamına geliyor. Lütfen, “İhtiyarın Fransızca öğretmenliği aklına geldi” diye düşünmeyin. Önce mıntıka temizliği yapmak zorundayım. “Seçkin” son derece önemli bir sözcük. Aşağılanmasına izin veremem. Bütün sözcükler gibi birden fazla anlamı var. Fransızca-Türkçe sözlükte, “Seçkin topluluk, kalburüstü takım, kaymak tabaka” gibi anlamları var. Ama, “Yüksek nitelikli, kaliteli, vasıflı, kalifiye, liyakatlı” anlamlarına da geliyor. Bir insan kaymak tabakadan olabilir ama yüksek nitelikli olmayabilir.
Doğruluğunu kontrol ettikten sonra internetten anlamını aktarıyorum:
- Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, mümtaz, güzide, mutena, elit.
- Bir toplumda gücü ve saygınlığı olan kişi veya grup.
- Bir toplumun büyük kesimini oluşturan halk kitlesi dışında kalan küçük bir aydın kesiminden oluşan kitle.
- Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, seçilen.
- Seçilmiş, ayrılmış benzerlerinden üstün olduğu için ayrılmış, mümtaz, güzide.
“Seçkin”in olumsuz anlamı bir ise olumlu anlamı on tane. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre elitin yani seçkinin en önemli özellikleri şunlarmış: Kibir, tepeden bakma, böbürlenme. Ben Erdoğan gibi toptancı olmayacağım: Kibirli, tepeden bakan, böbürlenen seçkinler de vardır. Ama sıradan muktedirler, sıradan zenginler arasında kibirli, tepeden bakan, böbürlenen yaratıklar çoook daha fazladır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çevresine bakması yeter. Demokrasinin bir anlamı elbette halkın kendi kendisini yönetmesidir. Evet! Ama yönetime seçilenler genellikle “sıradanlar” değil “seçkinler”dir. Seçkinlerin yerini sıradanlar aldığı zaman demokrasi sona erer. “Sıradanlar”ın yönetime gelebilmesine (ehliyetsiz şoför muavinlerinin direksiyona oturmasına) izin vermesi demokrasinin kusurlarından biridir.
“Seçkinlik”, “Seçkin Aydınlar” başlıkları her zaman tartışma konusu olmuştur. Osmanlı’nın son yıllarında Muallim Naci ile Recaizâde Ekrem’in “Havas”/”Avam” tartışması pek ünlüdür. Bu konuda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aydınlatmak için İslamcı internet sitesi “Sorularla Risale”den alıntı yapacağım:
“Avam, kelime manası olarak ‘alt tabaka’ demektir. Havas ise ‘üst tabaka’ anlamına geliyor. Bu genel terimler, kullanıldığı ilim dalına göre farklı manalar içerirler.
Mesela, iktisadi açıdan avam fakir demek iken, havas zengin manasına geliyor. Siyasal açıdan avam seçmen iken, havas seçilen demektir. Fen ilimlerinde avam tabiri eğitim ve öğretim görmemiş insan demek iken, eğitim ve öğretim görenler havas oluyor. İslam ilimlerinde ilmi derecesi olmayan insanlar avam iken, ilmi derecesi olanlar havas ve âlimdirler.
Çiftçi bir insan ekonomik açıdan fakir, ama ilmi açıdan donanımlı ise, iktisadi açıdan avam, ilmi açıdan havas sayılır. Yani avam ve havas tabirleri kullanıldığı yere göre mana ve hüküm kazanıyorlar.”
Seçkinler rol almadan siyaset, bilim, sanat, edebiyat ve spor alanlarında hiçbir başarı elde edilemez. Seçkin ve aydın düşmanlığı ise faşizmin en temel özelliğidir.
İmam-hatip seçkin imam bile çıkartamıyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları