Örsan K. Öymen

Suudi Arabistan’ın dokunulmazlığı

22 Ekim 2018 Pazartesi

Suudi Arabistan’ın teokratik bir monarşi olduğu, başka bir deyişle dinci bir diktatörlük olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Ancak buna rağmen, Suudi Arabistan’a kimse dokunamıyor. Neden? Çünkü Suudi Arabistan’ın iki önemli özelliği var: Suudi Arabistan dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ülkelerinden birisi ve dünyanın en büyük silah ve savunma sanayii ithalatçılarından birisi.
Suudi Arabistan, silahlarının büyük çoğunluğunu ABD’den satın alıyor, ABD de, petrolünün önemli bir kısmını Suudi Arabistan’dan satın alıyor. ABD, Suudi Arabistan’dan pet-rol satın alıyor, ama aynı ülkeye silah satarak, petrole verdiği parayı fazlasıyla çıkartıyor.
Suudi Arabistan, petrol-silah-dolar üçgeninde, başta ABD olmak üzere, Batılı ülkeleri kendisine bağlamış durumda. O nedenle Suudi Arabistan’ın özgürlükler ve insan hakları alanında dünyanın en geri ülkelerinden birisi olması kimseyi ilgilendirmiyor!
Libya, Venezüella ve İran da dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ülkeleri arasında yer alıyorlar. Ancak Libya’da Kaddafi, İran’da Hamaney ve Ruhani, Venezüella’da Chavez ve Maduro, ABD emperyalizmine direndikleri için, ülkelerindeki insan hakları ihlalleri ve özgürlükler sorunu bahane edilerek, hedef haline getirildiler. Libya’da Kaddafi devrildi, Venezüella’da Chavez’i ve Maduro’yu devirme girişimleri gerçekleşti, İran yönetimi yıllardır ABD’nin ve İsrail’in hedefinde. Suudi Arabistan’a ise kimse dokunmuyor!
Suriye’de diktatör olduğu gerekçesiyle Beşar Esad’ı devirme operasyonu devreye sokularak ülke iç savaşa sürüklendi, ama Suudi Arabistan’daki dinci dikta rejimine kim-se ses çıkartmadı. Neden? Çünkü Suriye de ABD emperyalizmine karşı direndi, Rusya’nın yanında yer aldı, üslerini ABD’ye değil, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminden beri, Rusya’ya açtı. Üslerini, Suudi Arabistan gibi, ABD’ye açmadı. O nedenle, ABD’nin ve Türkiye’deki AKP iktidarının öncülüğünde, Suriye iç savaşa sürüklenerek yerle bir edildi.
33 milyonluk bir nüfusa sahip Suudi Arabistan, nasıl olur da dünyanın en büyük silah ve savunma sanayii ithalatçısı ülkelerinden birisi haline gelmiştir, bu da ayrıca soruşturulması gereken bir konudur. Bu kadar çok silahı Suudi Arabistan kime karşı kullanacaktır? Emperyalizmin planına göre İran’a karşı. 1980’li yıllarda Irak’a verilen görev, şimdi Suudi Arabistan’a verilmiştir.
İran’da da dinci bir dikta rejimi var, Suudi Arabistan’da da dinci bir dikta rejimi var. Mezhepsel farkın dışında, aralarındaki fark, birisinin ABD’nin uydusu haline gelmiş olması, diğerinin ise ABD’nin güdümüne girmemiş olması. ABD’nin, iki ülkedeki rejimi birden eleştirmek yerine, ikisinden birisini hedef haline getirmesi, tutarlı bir ilkeden değil, çıkarcı ve yayılmacı bir strateji izlemesinden kaynaklanmaktadır.
Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda katledilmesi ve buna yönelik dünyada gelişen tepkiler, bu nedenle son derece önemlidir. Tarihte örneği olmayan bu korkunç olay, yaklaşık iki haftadır dünya medyasının merkezine oturmuş durumda. ABD Başkanı Donald Trump Suudi Arabistan yönetimini aklamak için olağanüstü bir çaba sarfederken, medyanın ve kongre üyelerinin hedefi haline gelmiş durumda. ABD’de ve Avrupa Birliği ülkelerinde, Suudi Arabistan’a yönelik ilk defa yoğun bir tepki oluşmuş durumda.
Bu tepkilerden bir sonuç çıkacak mı, Suudi Arabistan’a yönelik yaptırımlar uygulanacak mı, yoksa ahlak ve erdem, petrol-silah-dolar üçgeninde bir kez daha kayıplara karışacak mı, hep birlikte göreceğiz. Bu süreçte, sadece ABD ve AB değil, cinayetin soruşturulmasında ve gerçeklerin ortaya çıkartılmasında kilit rol oynayan AKP iktidarı da bir ahlak ve erdem sınavından geçecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İsrail-İran savaşı 15 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları