ABD ile yeni anlaşma

23 Ekim 2018 Salı

Biz son üç yazıdır küresel güç dengelerindeki değişimleri anlatırken, hükümetin analizleri ya hiç okumadığı ya okuduğunu anlamadığı veya ABD ile yeni bir anlaşma kotardığı ortaya çıktı!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat’ın doğusu, yani Amerika’nın 17 bin TIR’la silahlandırdığı PKK/PYD tarafından gasp edilen Suriye topraklarının bir bölümü için bir süredir, çok haklı olarak, “bizim için en büyük tehdittir” diyor ve bölgeye operasyon yapılacağını ifade ediyordu. Gerçi yapılmıyordu ama en azından tehdit algısı ve dışilişkiler bağlamında bir mesajın altı çizilmiş oluyordu.
Bölgedeki önemli güçlerden bir diğeri olan Rusya da geçen hafta Suriye hakkında “ana tehdit Fırat’ın doğusundaki Amerikan faaliyetleridir” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Yani 500 kilometrenin üstünde sınırımız olan, Fırat Nehri’nin doğusundaki bölgede Amerika tarafından kurulmak istenen PKK/PYD terör devleti hakkında Rusya ve Türkiye hemfikirdi. İran’ın da bu gelişmeleri güvenlik tehdidi olarak gördüğünü zaten biliyoruz. Ayrıca Çin de Rusya ve İran blokuna destek veriyor.

Cumhurbaşkanı’nın 180 derecesi
Ancak 20 Ekim tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’nın silahlandırdığı ve maşa olarak kullandığı PKK/PYD terör örgütü tarafından gasp edilen bölge için, “Şu anda Fırat’ın doğusunda zaten öyle ciddi manada rahatsız edici şeyler yok. Çünkü, Fırat’ın doğusu diye zikredilen yerlere şöyle ağırlıklı baktığımız zaman oralarda adeta çölü görürsün” açıklaması ile 180 derecelik bir dönüş yaptı! Yani Rusya, İran ve onların ortağı durumundaki Çin’le beraber izlenen siyasetin tam tersine Amerika’nın tehdidini görmezden gelen bir pozisyona geçti! Elbette, “bu fakir bu görevde olduğu müddetçe o teröristi alamazsınız” dedikten kısa bir süre sonra rahibin ABD’ye verilmesi kamuoyunda, “ya fakir değil ya ciddi” gibi yorumların yapılmasına yol açtı. Ama bu defa görmezden gelinen tehdit, terör örgütü PKK’nin sınır komşumuz olan bir ülkede silahlandırılarak devletçik kurdurulmaya çalışılmasıdır ve rahipten çok daha ciddidir.

Kilise operasyonu
Ukrayna üstünde çekişme büyük. Amerika, bu ülkeyi NATO konseptine bağlamak istiyor. Rusya ise kendi coğrafyasındaki bu girişime geçit vermek istemiyor. Geçen hafta IMF ile Ukrayna 4 milyar dolarlık bir kredi anlaşması imzaladı. Ukrayna’daki başkanlık seçimi öncesi Batı tarafının Ukrayna’yı tutma hamlesi. Buraya kadar konu Ayşe Teyze’yi ilgilendirmiyor. Ancak bundan sonrası ilgilendiriyor. Zira Türkiye’de yerleşik Fener Rum Patrikhanesi, bu çekişmenin tam orta yerinde ABD’nin işine gelen bir karara imza attı. Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin, Rus Ortodoks Kilisesi’nden ayrılma yolundaki talebini kabul etti. Rusya’nın açık tepkisi, Fener Rum Patrikhanesi ile bütün ilişkileri kesmek oldu.

Türkiye’nin sıcak para ihtiyacı
Bu iki gelişme ile dolar kurundaki hareketler beraber okunabilir… Çin ve Rusya bloku ile ABD arasındaki tansiyon artıyor. Hindistan ve İran bu blokla beraber hareket ediyor. Türkiye ise ABD’nin yarattığı tehditleri adeta görmezden gelerek, yeni anlaşma zeminleri kovalıyor! Geçen yazıda küresel finansal piyasalardaki işlemlerde doların ağırlığının yüzde 88 olduğunu ve işlemlerin yüzde 73’ünün İngiltere ve ABD’de yapıldığını belirtmiştim. Türkiye’nin, AKP iktidarı ile artan üretimden kopuş süreci sonucunda, önümüzdeki 12 ayda bulması gereken dış kaynak miktarı yaklaşık 230 milyar dolara ulaştı. Sıcak paranın Anglosaksonların kontrolünde olduğu ve Türkiye’ye mart-ağustos arasındaki yabancı sermaye girişinin geçen yıla göre yüzde 91 oranında gerilediği göz önüne alınınca 180 derecelik dönüşlerin sebebi ortaya çıkıyor.
Ancak şüphesiz ki güvenlik dolardan önce gelir ve bu tavizler, bataklığı derinleştirmekten öte bir sonuç doğurmaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Karagöz ile Hacivat 2 Aralık 2018
Osman Kavala olayı 27 Kasım 2018
Çizgi nedir? 25 Kasım 2018

Günün Köşe Yazıları