Hükümet için yazı tura atsalar da kurtulsak

Osman İkiz- İsveç

Yayınlanma: 11.11.2018 - 12:05
Abone Ol google-news

İsveç’te seçimin üzerinden iki ay geçti, hükümet henüz kurulamadı, ufukta bu sorunun nasıl çözümlenebileceğine ilişkin bir ışık da görünmüyor.

Sorun 349 sandalyeli parlamentoda hiçbir liderin 175 vekili toparlayamaması. Sosyal Demokrat Parti liderliğinde sol kanattaki üç partinin toplam vekil sayısı 144. Sağ kanattaki dört partinin toplam vekil sayısı 143. Gerisi de üçüncü büyük parti olan ırkçı kökenli İsveç Demokratları. Anahtar parti konumundaki bu parti ile kimse işbirliği yapmak istemiyor. Onlar da pazarlık yapmadan kimseye bedavadan destek vermek istemiyor. Hükümet sorununu çözülmez düğüm haline getiren de bu tablo. Irkçılar sağcı partilerin içinde sayılmıyor ama hep arkasında. Geçen çalışma döneminde sağcıların yasa önerilerini desteklemişlerdi.

Bu dönemde de parlamento başkanlığına sağ kanadın en büyük partisi Ilımlı Parti (Adı ılımlı ama aşırı düzeyde yeni liberal diye tanımlamak daha doğru) adayının seçilmesini sağladılar. Tek istekleri de kendileriyle diyalog kurulması. Ilımlı Parti ile Hıristiyan Demokratlar’ın böyle bir eğilimi var ama şimdilik seçmen kitlesini alıştırmaya çalışıyorlar. Bu hassas denklemi çözmesi için Sosyal Demokrat Parti başkanı iki girişimde bulundu. Arada Ilımlı Parti başkanı da bir deneme yaptı ama girişimler sonuçsuz kaldı. Başbakan olmak için yırtınan Ilımlı Parti başkanı ile Hıristiyan Demokratlar’ın, Marilyn Monroe’yu andıran lideri, aynı cephede yer alan Merkez Parti liderine görev verilmesini sabote ederek önlediler. Şimdi sıra gene Ilımlı Parti başkanında. Çarşamba günü parlamentoda sınav verecek. Sınavda çakacağı besbelli.

Çünkü cephe arkadaşları Liberal Parti ile Merkez Parti, ırkçıların desteğine muhtaç bu çözüme karşı çıkıyorlar. Halk, tatsız bir tiyatro oyununa dönen bu pazarlıklardan bir hayli sıkıldı; neyse ki Dagens Nyheter gazetesinin başyazarı Per Svensson, “Tenis maçına döndü” diye yazarak partilere gereken mesajı verdi. Erken seçim sesleri... Halkın homurdanması daha çok havanda su döven politikacıların sonucu belli turlarla oyalanıp gün geçirmesi. Seçimden sonra güven oylamasıyla düşürülen, ama yeni hükümet kuruluncaya kadar görevde kalacak olan Sosyal Demokrat ve Çevre Partisi koalisyonu iktidar olmaya devam etse büyük bir olasılıkla kimseden ses çıkmayacak. Kurallara göre, böyle bir çözüm modeli olanaklı.

Eğer Parlamento Başkanı, liderlerin hükümet önerilerini genel kurulda onaylatmazsa, hükümet seçime kadar görevde kalabilir. Ondan sonraki süreçte iki oylama daha yapılacak olursa ve öneriler parlamentodan geçmezse erken seçime gidilmesi gerekiyor. Bu daha güçlü bir olasılık. Tabii bu arada Merkez Parti ile Liberal Parti, sağ cepheyi bırakıp sol ile işbirliğine yanaşırlarsa, ki böyle bir olasılık da söz konusu, işin rengi değişebilir. Bu denklemin nasıl çözüleceğini önümüzdeki haftalarda göreceğiz. Küreselleşmenin azgın rüzgârları dünya dengelerini bozduğu gibi politik ahlakı da çürüttü. Futbol dünyasında takımlar ve taraftarlar birbirlerine nasıl düşmanca davranıyorsa, politika da bir ölçüde düşman cephelere bölündü.

Bugün böyle bir manzara ile karşı karşıyayız oysa bugünkü liderlerden iki kuşak öncekiler daha medeni ilişkiler içindeydi. Örneğin 1973-1976 arasında İsveç yazı tura ile yönetilmişti. Neden mi? 1973 seçiminde iki taraf eşit sayıda vekil çıkardığı için. Parlamento kurulurken, günün birinde taraflar arasında eşitlik olabileceği kimsenin aklına gelmediğinden 350 vekilden oluşmasına karar verilmiş.1973’te çıkan sonuç karşısında afallamışlar ama kimse cingözlüğe başvurmayı düşünmemiş ve oturup çözüm konusunda anlaşmışlar. Olof Palme’nin başbakanlığındaki hükümet görevine devam etmiş. Hiçbir parti karşı tarafın kabul edemeyeceği kadar radikal önerilerde bulunmamış. Gerekli olan yasaları da yazı tura atarak parlamentodan geçirmişler. 1976’dan sonra da vekil sayısı 349’a indirilmiş. Ah, nerede o eski İsveç, nerede o eski politikacılar.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler