Basın Nereye Gidiyor? (1)

13 Kasım 2018 Salı

Ciner Grubu, 10 yıldır yayımladığı “Habertürk” gazetesini, Demirören Holding de, Ahmet Emin Yalman’ın 1923’te çıkardığı “Vatan” gazetesini kapattı!
Ve hatta “Resmi Gazete” bile kapandı! Bu olgu bile, yönetimin aczinin önemli bir kanıtıdır. İnternet saldırganları, kim bilir Resmi Gazete ile nasıl oyun oynayacaklar! Bu durumda sorumlusu bugünkü hükümet olmayacak mı?
İzmir’de “Yeni Bakış”, “Ege Telgraf”, “Dokuz Eylül”, “Haber Ekspres”, “İlkses”, “Ticaret” ve “Yenigün” gazeteleri, pazar günleri yayımlanamayacaklar.
Sakarya’da da “Yeni Sakarya”, “Yeni Haber”, “Bizim Sakarya” ve “Ada Postası” gazeteleri de aynı kararı aldılar…
Ciner Grubu, ayrıca Bloomberg HT, Show TV, Habertu¨rk TV’de pek çok çalışanı işten çıkardı.

***

Oxford Üniversitesi Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü’nce yapılan bir araştırmada, “Türkiye’de medyaya güven duyduğunu” belirtenlerin oranı yüzde 38 iken, yüzde 40’ının da “güven duymadığını” bildirdi.
Araştırmada, kendini “sağ siyasete yakın görenlerin medyaya güveni” yüzde 51, “sola yakın görenlerde” ise yüzde 29 olarak saptandı.
Türkiye genelinde “en fazla güven duyulan haber kaynakları” arasında hükümete eleştirel yaklaştığı belirtilen Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri ile FOX TV yer alırken, “en az güven duyulan kaynaklar” hükümet yanlısı olarak sınıflandırılan Ahaber, Sabah ve TRT Haber oldu!

***

Amerika’ nın Sesi ’ n i n “Türkiye’de Medya Sektöründe Yaprak Dökümü Hızlandı” haberine göre “Freedom House”un 2018 yılı raporunda Türk medyası “özgür değil” sınıfında yer aldı.
“Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütü’nün” basın özgürlüğü endeksinde ise Türkiye’nin yeri 180 ülke arasında 157’nci; AKP iktidara geldiğinde “yarı özgür” sınıfında ve “basın özgürlüğü” sıralamasında 99’uncu idi.

***

Stuttgarter Zeitung gazetesinin bu haberini “çıkardaş” gazetelerde okuyabildiniz mi?
“Şahlanan enflasyonla mücadele amacıyla başvurulan önlemler Ankara’nın sert kararlar almaktan çekindiğini gösteriyor. Marketlerde fiyat kontrolü yaptırmak, gerçek ekonomik stratejinin yerini alamaz. Erdoğan yönetimi durumu idare edebileceğine güveniyor.
Ama yatırımcının kaybolan güveni böyle geri getirilemez. Erdoğan yandaşları bile alçak sesle homurdanmaya başladı. Başkan, haziran seçimden önce ‘istikrar’ vaat etmişti, ama seçimden sonra ‘kaos ve pahalılıktan’ başka bir şey veremedi! Dümeni sert bir şekilde kırmadığı takdirde, ekonomik bunalım siyasal bunalıma dönüşebilir.”

***

Nev York Times gazetesinin başmakalesinden alıntı:
“Erdoğan’ın gazetecileri kötü kullanımı ve basın özgürlüğünü kısıtlama konusundaki rekoru göz önüne alındığında, bir gazetecinin (Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı) öldürülmesinden çok etkilendiği pek olası değil.
Geçen yıl medya özgürlüğü grupları, Türkiye’nin çalışmalarından dolayı gazetecileri hapse attığı için, dünyanın en kötü suçlusu olduğuna bir kez daha karar verdi.
Eğer basın özgürlüğü değilse, Erdoğan neyi savunur?
Yenilenmiş bir Osmanlı İmparatorluğu’na başkanlık etme hayallerini barındırıyor.
15 yıldır iktidarda olan Erdoğan, iç kontrolü ile muhalifleri cezalandırdı ve bağımsız medyayı ezdi.
Fakat bu krize girerek zayıflayan Türkiye, Erdoğan’ın kötü yönetiminin, kaba otoriter yollarının, yolsuzluğun ve hukukun üstünlüğünün göz ardı edilmesinin sonucu ekonomik sıkıntı ve diplomatik ‘izolasyon’ noktasına getirildi.”

***

Rahmetli babam Hilmi Acar, İzmir Eşrefpaşa’da PTT Müdürü iken 100 adım ötede gazeteci Osman ve eşi, alçak bir duvarda, sabah İzmir, öğleden sonra İstanbul ve Ankara gazetelerini satardı.
Babam memur maaşı ile 4 gazete alır, birini de Osman’a geri vermek koşulu ile dördüncüsünü ödünç alırdı… Hangileri?
Yunus Nadi’nin Cumhuriyeti’i, Sedat Simavi’nin Hürriyet’i, Ahmet Emin Yalman’ın Vatan’ı, Ali Naci Karacan’ın Milliyet’i… Arşivine kaldıramayacağı gazeteyi okuduktan sonra o gün Osman’a geri verirdi.
İzmir’de yayımlanan Selanikli Bilgin ailesinin 1895’te çıkardığı Yeni Asır gazetesini günün koşullarına göre ve Halikarnas Balıkçısı’nın yazılarının yayımlandığı pazar günleri de Demokrat İzmir gazetesini özellikle alırdı. Ben de doğal olarak her gün, ilk, orta, lise yıllarımda o gazeteleri okurdum…

***

Yıllarca sonra şunu fark ettim… CHP’nin Ulus, DP’nin Zafer, MP’nin Kudret gazetesi o partilerin “organı- sözcüsü” idiler… Bana göre onlar “yandaştılar”… Yıllarca sonra partilerinin varlıkları - etkileri kaybolunca onlar da kayboldular…
Dört büyük gazete ile birlikte bazı yeni gazetelerin günümüzdeki konumlarına gelecek hafta değineceğiz…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları