Atatürk’ü sevmek

21 Kasım 2018 Çarşamba

Fesli zat "Eğer bir Müslüman Atatürk’ü seviyorum derse ya ahmaktır ya da sahtekâr” diyor.
Festen başlayalım…
Bu zat, fesi Müslümanlığın (ya da Osmanlı’nın) simgesi olarak takıyor olmalı.
Oysa tarih konulu kitapların yazarı olduğuna göre, fesle İslamın ilgisinin bulunmadığını bilmemesi olanaksız.
Bu şapka türünün Osmanlı’yla ilişkilendirilmesi de doğru olmaz.
Fesi Osmanlı’ya bu devletin kuruluşundan beş yüz yıldan fazla bir zaman sonra padişah olan reformcu II. Mahmut’un getirdiğini bilmek için tarihçi olmak gerekmiyor.
O dönemde sarıklı din adamlarının fese karşı savaş açtıkları da biliniyor.
Fesli zat, o dönemde yaşıyor olsa, büyük olasılıkla sarığı savunacak, Atatürk için söylediklerinin tıpkısını, sadece adını değiştirerek, II.Mahmut için söyleyecekti.
Çünkü konu fes, sarık, şapka vb. değil; aydınlanmaya, yenilenmeye, yeniliğe karşı çıkmaktır.

***

Atatürk’ün fesi kaldırıp şapkayı getirmesinin amacı, tıpkı Arap harflerinin yerine Latin harflerinin getirilmesi gibi, ülkeyi İslamdan koparıp gâvurlaştırmak değil, Ortadoğu dünyasından uzaklaştırarak Batı’ya yakınlaştırmak içindi.
Her ikisinin de nasıl doğru adımlar olduğu çok geçmeden doğrulanmıştır ve bugün zaten fes denilen serpuş ya da şapkayı, fesli zat gibi belki de enteresan olmak ya da gündemde kalmak için kullanan biri dışında, Kapalıçarşı ya da Sultanahmet gibi turistik yerlerdeki yabancı turistlerin, içinde ülkemizle ilgili herhangi bir doğru bilgi kırıntısı bulunmayan kafalarında görmekteyiz...

***

Fesli zat Müslüman ve Atatürk’ü sevmiyor.
Dahası, Müslüman olup da Atatürk’ü seven ya ahmaktır ya da sahtekâr diyor.
Oysa inancına gerçekten ve içtenlikle bağlı olup Atatürk’ü seven pek çok Müslümanın olması doğal bir şeydir.
Çünkü din inancını kişisel bir değer olarak yaşayan, elinden geldiği ölçüde de ibadetin gereklerini yerine getiren milyonlarca insanımızın Atatürk’ü sevmemek için değil sevmek için pek çok nedeni vardır.
Bunların başında da onun, bağımsızlık savaşının ve Cumhuriyetimizin kuruluşunun önderi olması gelir.
Fesli zat bu milyonlarca insanımızı ahmak ya da sahtekâr olmakla suçluyor.
Fakat “keşke Yunan kazansaydı” gibi bu ülkenin bir yurttaşının söylediğine inanılması güç bir sözün sahibinden de başka bir tavır beklenemez.

***

İnternette konuyla ilgili olarak gezinirken Aziz Nesin’in de benzer bir şey söylemiş olduğunu gördüm.
TV’de bir söyleşide “Bir Müslümanın Atatürkçü olması mümkün değil” diyor.
Ustanın anısına saygıda kusur etmek istemem.
Fakat Atatürkçü olmakla Atatürk’ü sevmek aynı şey olmasa da, Müslüman yerine örneğin şeriatçı, laiklik karşıtı, kadın erkek eşitliğine karşı olan biri demek daha doğru olurdu.
İslam dinine bağlı milyonlarca insanın bu değerlerin karşısında olduğunu düşünmek bence hata ve haksızlıktır.
Bir başka deyişle de onları şeriat taraftarı, kökten dinci olamaya adeta zorlamaktır.

***

Bir dinsel inanca bağlı olmak zorunlu değil, fakat belli ki insanlığın bilinen tarihi boyunca çok sayıda insan tarafından duyulmuş ve bugün de duyulmakta olan bir gereksinimdir.
Zorunlu olması gereken ise bilimsel eğitim, bilimsel düşüncedir.
Asıl ahmaklık ve sahtekârlık bilimin her türlü nimet ve kazanımından yararlanıp da bilime karşı olmaktır.

***

Kimseyi Atatürk’ü sevmeye zorlamayalım.
Ciddi bilimsel eğitim bu sevgiyi kendiliğinden getirecektir.
En yüksek düzeydeki din görevlisinin 10 Kasım’dan bir gün önce fesli zatı ziyaretine göz yuman, ya da bu ziyareti zaten planlamış olan günümüz siyasal yönetiminden böyle bir eğitim anlayışı ve uygulanışını beklemek anlamsızdır.

 

“23 Kasım Cuma saat 20.30’da Cihangir Tatavla Sahnede savaş karşıtı şiirlerimden oyunlaştırılan “BEBEKLERİN ULUSU YOK” adlı müzikli oyun sahneleniyor. Okurlarıma ve tiyatro severlere duyururum.  A.B.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkem için korkuyorum 24 Nisan 2024
Devlet suç işliyor 17 Nisan 2024
Bir bayram kutlaması 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları