Olaylar Ve Görüşler

Afet kayıpları artıyor, ekonomi zorlanıyor!

18 Aralık 2018 Salı

Göç, şehirleşme ve sanayileşme sürecindeki ülkemizde, plansız ve denetimsiz yapılaşma alanlarının artışı ve bütünleşik afet yönetimindeki yetersizlikler nedeniyle ‘şehir afetleri’ dönemi başlamıştır. Türkiye’de afet kayıplarının azaltılması ancak afet yönetiminin risk azaltma ağırlıklı olması ile başarılabilir.

Dünyada her yıl yüzlerce milyon insan doğal ve insan kaynaklı afetlere maruz kalmakta ve ağır toplumsal ve ekonomik sorunlar yaşanmaktadır.
Munich Re raporuna göre doğal kaynaklı afet sınıflaması şöyledir: jeofizik olaylar (deprem, tsunami, volkan patlaması), meteorolojik olaylar (her türlü fırtına), hidrolojik olaylar (sel, kütle hareketleri, heyelan), iklimsel olaylar (aşırı sıcaklık, kuraklık, orman yangınları), biyolojik (salgın hastalıklar) ve dünya dışı (meteor) olaylar. Afete dönüşebilen insan kaynaklı olaylar ise baraj yıkılması, ulaşım ve iş kazaları, kimyasal zehirlenme, nükleer kaza, tetiklenmiş depremsellik ve terör olarak sınıflanmaktadır.
Deprem, tsunami ve volkan patlaması gibi afetlerin sayısında değişim fazla olmamakla birlikte sel ve heyelan ve tayfun gibi hidrolojik ve meteorolojik afetlerde, özellikle son 10 yılda belirgin artış görülmektedir. İklim değişimleri ile ilişkilendirilen hidrolojik ve meteorolojik afet kayıpları 2017 yılında geçmiş yıllara göre en yüksek orana ulaşmıştır. Okyanusların ısınması nedeniyle daha fazla tropikal fırtınalar ve çok güçlü tayfunlarla karşılaşma riski artmaktadır. Nüfusu hızla çoğalan plansız şehirler, doğal ve insan kaynaklı olayların afete dönüşmesini kolaylaştırmaktadır. Örneğin 27 Temmuz 2017’de İstanbul’da dolu ve selden dolayı on binlerce kişi etkilenmiş, ekonomik kayıp 700 milyon TL olmuştur.

2017 yılı afetler istatistiği
2017 yılında 730 adet doğal afette 10.000 kişi hayatını kaybetmiş, 340 milyar dolar ekonomik kayıp oluşmuştur. 2005’ten bu yana en fazla ekonomik kaybın olduğu 2017’de sigorta şirketlerine maliyeti 138 milyar dolarla en büyük değere ulaşmıştır. 2017 yılında doğal afetlere neden olan olayların oranları şöyledir: jeofizik afetler yüzde 7, meteorolojik afetler yüzde 35, hidrolojik afetler yüzde 47 ve iklimsel afetler yüzde 11. Yine aynı yıl afetlerden ölenlerin sayısı afet türüne göre; jeofizik afetler yüzde 12, iklimsel afetler yüzde 7, meteorolojik afetler yüzde 16 ve hidrolojik afetler yüzde 65’tir. En fazla ölüm, sel ve heyelanlar nedeniyledir. 340 milyar dolarlık ekonomik kaybın yüzde 80’i meteorolojik afetlerden kaynaklanmıştır. Asya’da muson mevsimi geçmiş yıllara göre yüzde 20 daha uzun sürmüştür. Sellerden dolayı 2 milyon hane hasar görmüş, 40 milyon kişi etkilenmiştir.
Kıtalar bazında 2017 yılı afetlerinin sayısı şöyledir: Kuzey Amerika ve Karayipler yüzde 23, Güney Amerika yüzde 7, Avrupa yüzde 14, Afrika yüzde 9, Asya yüzde 42, Avusturalya ve Okyanusya yüzde 5. Kuzey Amerika ve Asya afet sayılarının yüzde 65’ini kapsamaktadır. Afetlerden ölenlerin toplam sayısının yüzde 65’i Asya kıtasındadır. Bu sonuç, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde afetlere hazırlık ve önlemler konusunda önemli sorunların çözülemediğini göstermektedir. 2017’de toplam 340 milyar dolar ekonomik kaybın en fazla sigortalı olduğu kıta yüzde 57 ile Avustralya, en az olduğu kıta ise yüzde 9 ile Asya’dır. Son 30 yıllık ölüm sayılarına bakıldığında günümüze doğru azalma görülmekle birlikte ekonomik kayıplarda artış sürmektedir.

Afete dirençli toplum
Swiss Re istatistiklerine göre 2017’de dünyada insan kaynaklı afet sayısı 118, can kaybı sayısı ise 3.000 civarındadır. Şehirlerdeki bombalı ve silahlı terör nedeniyle 731 kişi ölmüş, 1.897 kişi yaralanmıştır. Ülkelerindeki terör ve savaşlardan kaçan ve denizlerde ölen mülteci sayısının kayıt altına alınanlardan daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
2018 yılı için istatistik verileri halen yayımlanmadığından burada ayrıntılı bilgi verilememektedir. Ancak, 2018 yılında da hidrolojik ve meteorolojik afetlerin kayıp oranları bakımından önde olduğu görülmektedir. 2017’deki veriler, başta iklim değişikliği olmak üzere her türlü afet güvenliğinin sağlanması ve afete dirençli toplum oluşturulması konularının daha fazla gündemde tutulması gerektiğini göstermektedir. Hızla artan afet riskleri karşısında sigorta kurumları gelecekte kayıpları karşılayabilme araç ve politikalarını 2018 ajandasına almak zorunda kalacaklardır.

Türkiye ve sonuç
Türkiye, meteorolojik, coğrafik ve jeolojik yapısı nedeniyle başta depremler olmak üzere heyelan ve sel vb. doğal afetlerle sıkça karşılaşmakta ve afetler nedeniyle uğradığı can ve mal kayıpları ile dünyadaki ülkeler arasında üst sıralarda yer almaktadır.
Türkiye doğal ve insan kaynaklı tehlikeler ve maruz kalma oranı bakımından ülkeler arası değerlendirmede 10 üzerinden 7.1 puanla 19’ncu sırada, korunmasızlıkta 5.1 puanla 47’nci sıradadır. Göç, şehirleşme ve sanayileşme sürecindeki ülkemizde, plansız ve denetimsiz yapılaşma alanlarının artışı ve bütünleşik afet yönetimindeki yetersizlikler nedeniyle ‘şehir afetleri’ dönemi başlamıştır. Türkiye’de afet kayıplarının azaltılması ancak afet yönetiminin risk azaltma ağırlıklı olması ile başarılabilir. Yerelde risklerin azaltılmasına yönelik sakınım planlaması liyakatli ekiplerce ödünsüz uygulanmalı ve sürdürülebilir olmalıdır.
2015-2030 Sendai Çerçeve Programı, ilgili sektörlerde çoklu tehlikeler göz önüne alınarak, her seviyede afet riskinin yönetimine rehberlik etmeyi tüm ülkelere önermiştir. Türkiye, dünyadaki afet risklerinin yönetimi konusunda bu kararlara uymalı ve kurumsal, yasal ve sosyal düzenlemeleri ivedi olarak güncellemelidir.  

Prof. Dr. Haluk EYİDOĞAN
İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü
E. Öğretim Üyesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları