Palu ailesi ve medya ailesi

16 Ocak 2019 Çarşamba

İnancın en zehirli okuyla vurulmuş ve aldığı yaralar yüzünden çok ağır bir travmanın karanlık dehlizlerinde kaybolmuş bir aile...
Aile bireylerinin bizzat yaşadıkları ve başkalarına da yaşattıkları psikolojik ve kriminal kâbus...
Bu kâbusu mesleki bir deformasyonla kendisine malzeme yapan gözü dönmüş bir medya...
Olan biteni heyecan verici bir dizi film gibi ekranlardan çekirdek çitleyerek izleyen bir halk...
O medyanın vahşi şovuna, hukukuyla, devletiyle topyekûn destek veren bir ülke...
Sorun kendinize, bu iklimde...
Palu ailesi olmak mı daha dehşet vericidir?
Yoksa televizyon izleyicisi olmak mı?
Ortadaki korkunç meseleyi hiç derinine inmeden, aksine yüzeyselleştirerek ve hafifleterek, kimin kime ne yaptığını eğlencelik bir bilmece çözer gibi çözmeye çalışan...
Yaşanan ağır trajediye mesleki bir deformasyonla ve arsız bir iştahla yaklaşan...
Bu çok ağır insanlık dramı karşısında gaddarlığı ve hadsizliği kendi hakkı gibi tepe tepe kullanan medya...
Gözümüzün içine baka baka, Palu ailesinin işlediklerinden daha büyük ve korkunç bir suç işliyor.
Bu ülkenin vicdanına tecavüz edip, taammüden aklını öldürüyor.
Bunu yaparken de...
Cin kelimesini cümle içinde asla kullanmıyor.
Kelime kazara kullanıldığında sansürlüyor.
Ekrandaki herkesin cinlerden “üç harfliler” diye bahsetmesini istiyor.
RTÜK ve yargı onaylı medya vahşiliği böylece bir kez daha dünyanın en tehlikeli silahına dönüşüyor.
Bu sayede cinlere dair yaygın ve etkin bir batıl inanç, televizyon ekranlarında elbirliğiyle rasyonelleştiriliyor.
Sanki cin diye bir şey gerçekten varmış gibi.
Adları anılırsa herkesi çarparmış gibi.
Medya kendi dilini cinci hoca diline dönüştürerek yeniden kuruyor.
Ve cin olup tüm ülkeyi çarpıyor.
Bir çok cinayetin, tecavüzün, tacizin, suçun faili olmadan önce aslen çok ağır bir psikolojik travmanın mağduru olan Palu ailesinin temsil ettiği cehaleti ve hatta deliliği kendisine kanat yapıp reyting uçuşuna çıkıyor.
Batıl inançların kıskacında aklını yitiren ve her türlü suçu bünyesinde barındıran aile bireylerini “katil”, “cani”, “vahşi” olarak etiketlerken, aslında izleyicisinin mantığını da mühürlüyor.
Korkunç bir trajedinin rantını yeme hezeyanı, medyanın kirli dünyasından ev içlerine kadar yayılıyor.
Ekranda beliren akbaba iştahı, tüm ülkenin kolektif iştahına dönüşüyor.
Belki Palu ailesinin yaşadıkları bu ülkede bir istisna.
Ama bu hikâyede onlar dışında hiçbir şey istisna değil.
Şırıngalardan, muskalardan, büyülerden, dualardan medet uman...
Hiç gocunmadan televizyon programını arayıp bu aileyi daha önceden tanıdığını, onlara para verdiğini, onlardan medet umduğunu anlatan...
Bu aileyle komşuluk yapan, çocuklarının durumunun farkında olan...
Ve susan...
O pimi çoktan çekilmiş koca bomba bir televizyon programında patlayana kadar susan...
Ve katlanan...
Her şeye, cinlere, cinnetlere, cinayetlere katlanan onlarca insanın istisna olmadığı bir ülkede...
Aile toplumun en küçük ve tehlikeli;
Devlet ve medya da en büyük ve tehlikeli birimidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları