Olaylar Ve Görüşler

Yasayı çiğnemek!..

22 Ocak 2019 Salı

Yasayı koruyucu refleks ile yasayıkıcı refleks zemininde yükselir sağ ve sol duruş. Sol duruş yasa-yıkıcı refleksle çakışırken sağ duruş da yasa-koruyucu refleksle örtüşür. Bu temellendirme dayanağını yasanın birilerine karşı yapılmış olması genel olgusunda bulur: Bir Azlık’ın Çokluk’a karşı yaptığı ihlaldir yasa. Kime karşı yapıldıysa o bu ihlale karşı koyar. Kısaca, sol duruşu tanımlar yasa-yıkıcı ya da popüler ifadesiyle yasa çiğneyici eylem. Sağ duruş peki yasayı hiç çiğnemez mi? Elbette. Ama yasayı koruma amacıyla yasayı çiğner, bu amaç dışında yasanın koruyucusudur.

Sağ duruş
Ama bu uslamlama Türkiye’de bir başka şekilde işler: Sağ duruş yasayı çiğner ama yasayı koruma amacıyla değil yasayı yıkmak amacıyla yapar bunu. Sol duruş ise kendisini yasayı koruma edimiyle tanımlar; yasa değiştirilemez- değiştirilmesi teklif dahi edilemezde kilitlenir gider. Dolayısıyla sağ duruş Çokluk’un refleksine yaklaşırken yasayı koruma işine kendini kaptıran sol duruş da Azlık’ın refleksine karşılık düşer.
Elbette Türkiye’de bu işlerin bu denli tuhaflaşmasının parametreleri ülkemizin sosyo-politik tarihinde yatmaktadır. Değerli düşün adamı İdris Küçükömer’in düzenin yabancılaşmasında öngördüğü parametrelerdir bunlar. 1981 yılında Hukuk Fakültesi’nde verdiği İktisata Giriş derslerinde bu yabancılaşmayı özel işletmelerin şehir içi otobüslerinin halk otobüsü olarak adlandırılması örneğinde renklendirerek anlatırdı.

Kapitalizmin yıkılması
Ama derin dip akıntısı 20. yüzyıln başlarında arta kalan iki imparatorluğun (Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu) kapitalizme verdiği iki cevapta ve bu iki cevabın birbiriyle etkileşiminde yatmaktadır: Anti-kapitalizm (Sosyalizm) ve Anti-emperyalizm (Kemalizm). Sosyalizm ve Kemalizm; Leninizm ve Kemalizm değil.Kapitalizmin yıkılması projesi üzerinde yükselen sosyalizm ile modernleşmeyi emperyalizme karşı bir silah olarak kullanmayı amaçlayan Kemalizm.
Bu iki cevaptan ilkinin, sosyalizmin, anti-kapitalizmin dünya çapında yankı uyandırması Kemalizmin sosyalizmin gölgesi altında kalmasına ve potansiyelinin anlaşılamamasına yol açmıştır. Sosyalist deneyimin beraberinde sosyal demokrasiyi de sürükleyen çöküşü sürecinde Kemalist proje de anti-emperyalist itkisini yitirmiş; bu itkinin zengin potansiyeli önce batılaşma terimiyle tanımlanan bir içeriğe indirgenmiş ve daha sonra bu içerik de emperyalist dünyanın batılılaştırma projesine kurban edilmiştir.
Kemalizmin sosyalizmin gölgesi altında dikkatten kaçan potansiyeline yoğunlaşmak, bu potansiyeli kıymetlendirmek bir şey, Kemalizmin batılaşma-batılılaştırma ekseninde dönüştürülen içeriğine bağlılık başka bir şeydir. İşte bu iki şeyin karıştırılmasıdır, Türkiye’de solun(ve sağın) tuhaf zemin kaymalarının temelinde yatan gerçek.
Yasayı çiğnemediğin için güçsüzsün, yoksa güçlü olmadığın için yasayı çiğnemiyor değilsin. Anla artık...  

Prof.Dr. Müslüm Turan



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları