Uzun süre zirveyi zorlamış, terbiyeli, disiplinli bir ev sahibi Kasımpaşa. Dün, kendine ayrılan tribünü hıncahınç dolduran Galatasaray seyircisinin maç boyu devam eden tezahüratları dikkate alındığında, ev sahibi olması bir avantaj sağlamıyor gerçi ama bir arada nasıl oynayacağını bilen, sistemi olan, birbirine alışkın bir takım olmasının avantajı büyük. Bunu da sonuna kadar kullanıyor. Galatasaray ataklarında sımsıkı kapanan savunma, Trezeguet’ye ulaştırdığı her top sayesinde Galatasaray kalesinde tehlike yaratıyor. Sonunda da zaten henüz 14. dakikada, tam da Galatasaray’ı hataya zorlayan bu sistemin sonucu verilen ve Trezeguet tarafından kullanılan bir serbest vuruşta maçın ilk golünü atıyorlar.
Kritik bir gol bu… Zira Galatasaray’ın hem oynadığı Benfica maçı nedeniyle yorgun, hem de oynayacağı Benfica maçı nedeniyle konsantrasyon konusunda eksik olduğu inanışı maç öncesinde herkesin kafasındaki ihtimal. Ancak durumun öyle olmadığını, tam 7 dakika sonra Belhanda kanıtlıyor. Köşe vuruşu sonrası açılan topu, mükemmel bir vuruşla direkt ağlara kavuşturuyor. Bu da Galatasaray’ın ‘varım’ dediği an oluyor. Aynı zamanda bundan sonra hep ‘var’ olacağının da sinyallerini veriyor. Kasımpaşa’nın yorulup oyundan düşmeye başlaması ve golü yedikten sonra katı savunma anlayışından taviz vermek zorunda kalması da buna eklenince goller peş peşe geliyor: 28. dakikada Belhanda’nın inanılmaz asistiyle Feghouli takımını öne geçiriyor. 53. dakikada yine Feghouli akıl dolu aşırtma pasıyla avlıyor kaleciyi ve farkı açıyor. 68. dakikada Onyekuru’nun asistiyle yine golü bulan ve hat-trick’i imzalayan isim Feghouli oluyor. Zor bir virajdı bu. Galatasaray’ın hedefi olan şampiyonluk yolundaki önemli engellerden biri. Galatasaray, savunmada verdiği klasik açıklara rağmen bu virajı ustalıkla hatta geriye düşmesine rağmen kolaylıkla alarak yoluna devam etmeyi başarıyor. Temenni, dün sergilediği tutkulu ve zengin oyunu Benfica karşısında da sergilemesi ve oradaki virajı da kolayca geçmesi.