YSK’ya eleştiriler

07 Nisan 2019 Pazar

İktidarın İstanbul ve Ankara’yı kaybetmesi üzerine bir türlü açıklana­mayan resmi seçim sonuç­ları üzerine daha çok yazı yazılacak.
Bugün YSK’ya yapılan bazı eleştirileri aktaracağım.

***

Yeniden sayım, iktidarın kendi kendini inkâr etmesi ve sandık görevlilerine gü­vensizlik ilanıdır.
Seçimlerden önce, YSK, seçmen listelerinde hata ol­madığını, iktidar ise her san­dıkta yaklaşık 9 gözlemcisi bulunduğunu ilan etmişti.
Oysa şimdi kimi yerlerde sadece “geçersiz oylar” kimi yerlerde ise bütün oylar yeni­den sayılıyor.
Bu konuda bir mektup aldım:
Sayın Kongar ben Ankara ..... lisesinde bir sandıkta memur üyeydim. Seçim çok sakin güzel geçti. Sandıktan Mansur ve Altınok, AKP’ye de mecliste çoğunluk çıktı. Her 3 partinin görevlisi ve et­raftaki resmi olmayan çetele tutucular dahi itiraz etmedi ve seçimi mutlu mesut bitirdik.
Benim danışmak istediğim konu şu:
Ben öğretmenim, se­çim kurulu başkanım da öğretmen. Ve 3 partili ile yaptığımız görevi, bizi aşa­ğılayarak, tekrar sayıyorlar, beğenmiyor bir daha sayım istiyorlar. Ben memur üye olarak kendimi çok çok aşağılanmış, onuru zede­lenmiş hissediyorum.
Ben bununla ilgili nereye başvurabilirim?”

***

YSK yine yasalara aykırı davranıyor:
Anayasa Profesörü Süheyl Batum Twitter hesabından bir açıklama yaptı:
Yasanın 112. madde­si çok açık; ‘somut delil’ gerekiyor ve ‘somut delili olmayan itirazlar da’ ince­lenmiyor.
Üstelik ‘delilleriniz, ara­nızdaki oy farkının tamamını kapsayacak’. Yoksa YSK hep reddediyor.
Ama söz konusu iktidar partisi ve İstanbul olunca, tüm bunlar unutuldu.
Korkunç.”

***

CHP’den YSK’ya eleştiri bombardımanı:
CHP Genel Başkan Yar­dımcısı Faik Öztrak, 5 Nisan’da basın toplantısında şunları söyledi:
“YSK’nın İstanbul ve An­kara kararları Yüksek Seçim Kurulu’nun geçmiş içtihatları­na, kararlarına aykırıdır. Diğer taraftan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığıyla ilgili İYİ Parti’nin yaptığı itirazların reddi de İstanbul ve Ankara için vermiş olduğu kararların tam tersidir.”
“Adalet ve Kalkınma Par­tisi Genel Başkanı seçimden önce yapmış olduğu açık­lamalarda, sadece İstanbul sandıklarında 280 binden faz­la kişiyi görevlendirdiklerini de ifade etmiştir. İddia ettikleri gibi bir usulsüzlük varsa, bu kadar insanın gözü önünde bu usulsüzlük nasıl yapılmış­tır? Bu usulsüzlüğe bu kadar adamın gözü önünde sandık kurullarındaki parti temsilcileri neden itiraz etmemiştir?”
“Sandık başında itiraz edilmemiş, şerh düşülme­miş, geçersiz oyların tekrar sayılmasını istemek huku­ken delilsiz itirazdır. Bunu ben değil, YSK’nın 2014 yılında Mansur Yavaş’ın iti­razları karşısında almış ol­duğu 1199 sayılı kararında ifade ediliyor.”
Sayın İmamoğlu İstanbul’un, Sayın Yavaş da Ankara’nın Bü­yükşehir Belediye Başkan­ları olarak seçilmişlerdir.
Kör itirazlarla, ‘Ben sonu­cu beğenmedim, yeniden say’, ‘Bunu da beğenmedim bir kere daha say’, ‘Olmadı seçimi iptal et’ demek hukuki süreci milli iradeye darbe ara­cı haline sokar.”

***

İnsan hakları uzmanları da oyların boşuna yeniden sayılmasına karşı.
İnsan hakları uzmanı, aka­demisyen Kerem Altıpar­mak Twitter hesabından şu iletiyi paylaştı:
“ ‘Hukukçusun, oyların yeniden sayılmasına neden karşısın?’ diyorlar. Tam da hu­kukçu olduğum için karşıyım.
Çünkü hukuk oyların koşul­suz ve ilelebet sayılabilmesini değil, belirli koşullarda sayıla­bilmesini söyler.
Bu koşulların olmadığı yer­de hukukçunun görevi talebi reddetmektir.”

***

İktidar seçim kazanınca “Milli İrade” oluyor, seçim kaybedince “Darbe” deni­liyor.
İktidar borazanı medyaya göre “31 Mart’ta Türkiye’ye, seçimler üzerinden, açık bir darbe yapılmış.” Güya “Bu, çokuluslu müdaha­le” imiş. “Operasyon FETÖ ve kripto PKK’lılar üzerin­den” yürütülmüş. “Arkasında­ki akıl, 15 Temmuz aklı” imiş.

***

Kaybettikleri seçimlere karşı direnen iktidarlar daha da çok kaybederler.

***

DİREN DEMOKRASİ:
KAZANIYORSUN!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları