Rüzgâr eken...

23 Nisan 2019 Salı

Sonunda beklenen oldu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’nın Çubuk ilçesindeki şehit cenazesinde saldırıya uğradı.
Olaydan devlet birinci derecede sorumludur. Çünkü, devletin önde gelenleri, ayırıcı, bölücü, yıkıcı seçim kampanyaları sırasında, bıkmadan usanmadan, büyük bir inatla muhalefeti, PKK ve terör ile işbirliği içinde olmakla suçlamışlardır. Başta Devlet Bahçeli olmak üzere, MHP de, bu ayrıştırıcı bölücü ve yurttaşları birbirine düşürücü kampanyaya büyük bir coşku ile katılmışlardır.
Basın yayın kavramının yerine “basın yalan”ı ikame etmiş medya örgütleri de bu yalanı basıp yaymakta, yalakalığını yapmakta oldukları iktidarın dümen suyundan gitmişlerdir.
Aslında bir zamanlar, açılım süreci adını verdikleri dönemde, PKK ile canciğer kuzu sarması olan iktidar da, stepnesi konumunda olan MHP de, yandaş medyası da bu tavırlarıyla bal gibi PKK propagandası yapmışlar ve demokrasi istemleriyle PKK’nin taleplerini aynı şey gibi göstererek, PKK’ye bir anlamda, başka türlü elde etmesine imkân olmayan bir meşruiyet kazandırmışlardır.
Bunlar, demokrasi istemi ile PKK’nin amaçlarını ortakmış gibi göstererek zihinleri bulandırırken Türkiye’nin de bölünmesini isteyenlerin ekmeklerine yağ sürmüşlerdir.

***

Bu hususun altını çizmek zorunludur. Çünkü bir mazarattı gidermek için, onun doğmasına yol açan nedenleri saptamak zorunludur.
Muhalefeti, gerçeğe aykırı bir biçimde bölücü ve teröristlerle işbirliği içinde göstermenin sonucu, ülkeyi iç çatışmaya kadar götürebilecek bir gerginliğin tohumlarını atmaktı.
Rüzgâr ekenler, şimdi fırtına biçmeye başlamışlardır.
Konunun bu yanını bir kez belirttikten sonra, daha fazla uzatmak gereksiz. Çünkü zaman, kimin kusurlu olduğunu tartışmanın ötesinde, iç çatışmayı engellemek, gerginliği azaltarak Türkiye’yi normalleştirmek ve tekrar ortak vatan haline getirmek için ne yapılması gerektiğini konuşmanın zamanıdır.
Bu arayış herkesin yararınadır. Çünkü bir iç çatışmanın galibi yoktur ve olamaz da. Bir iç çatışmadan herkes yenik çıkar, iç fırtınalar, rüzgâr ekenleri de beraberlerinde sürüklerler.
İkisi aynı anda olmak üzere ilk yapılacak şeyler, önce bu bölücü ayrıştırmacı söylemi bırakırken, hemen yanı sıra, kışkırtıcıları caydıracak biçimde, devletin önde gelen kişi ve kuruluşlarının provokasyonlar karşısında kararlı ve sert bir tavrın benimseneceğinin yalnız demeçleriyle değil, aynı zamanda tutumlarıyla da istisnasız herkesin anlayacağı şekilde ortaya koymalarıdır.

***

Bu arada İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi olasığının bir an önce ortadan kaldırılması gerekir.
Burada, teorik olarak, siyasi gerekçelere kulak asmadan, hukuki gerekçelerle karar vermek durumunda olan, YSK’den siyasi taleplerde bulunmak imkânı (yine teorik olarak) olmadığına göre, iş iktidar koalisyonuna yani AKP ve MHP’ye düşmektedir.
Bunlar seçimlerin yenilenmesi taleplerini geri çekmelidirler. Çünkü gergin sosyal ortam ve de ekonomik yapı şu anda yeni bir seçim hengâmesini kaldırabilecek sağlamlıkta değildir.
Evet, şimdi zaman, kimin suçlu olduğu kavgasının değil, ortamı sakinleştirmek için yapmamız gerekeni yerine getirmek zamanıdır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, sosyal fırtınanın şiddeti, rüzgâr ekenler de dahil herkesi silip süpürecektir.
Kaybedilecek zaman yoktur. Durum çok vahimdir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları