Olaylar Ve Görüşler

Çubuk olayı: Demokrasiye saldırı!

15 Mayıs 2019 Çarşamba

Demokrasinin vazgeçilmezi muhalefettir. Muhalefet yoksa muhalefet yok edilmek isteniyorsa muhalefet özgürce kendini yurttaşlara ifade edemiyorsa demokrasi eksiktir ya da demokrasi, demokrasi dışı bir rejime evriliyor demektir. Demokrasilerde devlet, demokrasinin kurallarını ve kurumlarını güçlendirmek ve bu bağlamda muhalefetin, özgürce ve korkusuzca kendini anlatabilmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Muhalefetin sesinin kısılmasına, meşru hakkını her yerde kullanabilmesine yönelik müdahaleleri devlet, pozitif yükümlülüğü gereği önlemek zorundadır. Ulusal ve evrensel hukuk normları da bunu öngörür.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı Çubuk’ta yapılan saldırı aslında Türkiye Cumhuriyeti demokrasisine yapılmıştır. Ne yazık ki, tüm kurumlar ve bazı kesimlerce yeterli tepki verilmemesi düşündürücü olmuştur. Kaldı ki örtülü bir şekilde, neredeyse destek verildiği görüntüsü bile görülmüştür. Çok az da olsa saldırganın “tebrik” edilmesi gelecek için ürkütücü ve çok tehlikeli olmuştur. Bir hukuk devletinde hiç kimseye, ama hiç kimseye yapılacak bireysel bir saldırı ya da saldırı girişimi meşrulaştırılamaz, övülemez, saldırıya gerekçe bulunamaz.

Tehlikenin büyüklüğü
Güvenlik güçlerinin Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığı’na şüpheli olarak önce beş kişiyi, ardından da otuz yedi kişiyi bildirdiği, Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığı’nca suç işlemeye tahrik etme, kamu görevlilerine görevinden dolayı hakaret etme, kamu görevinden dolayı yaralama suçlarından bir kişinin tutuklanmaması, sadece adli kontrol kararı verilmesi için mahkemeye sevk edildiği ve mahkeme tarafından da adli kontrol kararı verildiği bilinmekte, ne var ki olay yerinde on binle ifade edilebilecek kalabalık bir grubun olduğu hem açıklanmış hem de görüntülerden izlenmiştir. Öte yandan en üst düzeydeki bir güvenlik görevlisi, eve saldırıda bulunmak isteyenlerin bin rakamının üstünde olduğunu belirtmiştir.
Anlaşıldığı ve görüldüğü üzere olay, bu denli tehlikeli olmasına karşın bugüne değin soruşturmanın genişletildiğine ilişkin bilgi kamuoyuna yansımamış, dahası “soğutulmaya” doğru evrilmeye gidilmekte olduğu algısı yerleşmeye başlamıştır.
Örgütsel olarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği öncelikle ve ivedilikle, devletin bütün olanakları kullanılarak araştırılmalıdır. Ancak, somut olarak görüldüğü halde yapılmayan soruşturma olduğu da belirtilmelidir. Sözgelimi parti aracının zarar gördüğü açıktır. Türk Ceza Kanunu’na göre mala zarar verme suçunun nitelikli hali söz konusudur (m. 152/1-f). Nitelikli halin varlığı halinde şikâyet koşulu aranmaksızın Cumhuriyet savcısı soruşturma yapmaya zorunludur. Cezası da bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasıdır. Ayrıca en ürkütücü ve tehlikelisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, aracına gidebilme serbestisinin kalmadığı ve bu yönde resmi belgenin de varlığıdır. Ceza hukuku anlamında teknik olarak ifade edilecek olursa genel başkanın kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme, bir yerde kalma ve bir yere gitme özgürlüğü ihlal edilmiştir. Hukuksal değer olarak korunan hareket özgürlüğünün ihlal edilmesi durumunda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden soruşturma yapılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Eylemin birden fazla kişi tarafından ve tehditle işlenmesi halinde cezası, nitelikli hal söz konusu olacağından, dört yıldan on dört yıla kadar hapis cezasıdır. (m.109/2-3-6)

Tutuklama gerekliliği
Kamuoyuna yansıyan resim, görüntü vb. göre bu denli ağır, korkulu, tehlikeli bir şekilde işlenen suçlarda ve özellikle kaçma şüphesinin açık olduğu bir soruşturmada Cumhuriyet savcısının tutuklama isteminde bulunması gerekmektedir. Kaldı ki, şüpheli kaçmış ve güvenlik güçlerince yakalanmıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun öngördüğü “kaçma hali” gerçekleşmiştir. (m. 100/2-a) Evin yakılmasını isteyen, etrafını saran, sayıları binlere varan kişilerin de yakalanmadıkları anlaşılmaktadır. Öte yandan saldırının şüphelisinin “tebrik”leri kabul ettiği resimleriyle kamuoyuna yansımıştır. Cumhuriyet Savcılığı’nca övme suçu yönünden ise soruşturma yapılıp yapılmadığı bilinmemektedir.
Görüldüğü üzere öncelikle örgütsel olarak işlenip işlenmediği, olay öncesi ve sonrası fikir ve eylem birliği, yardım etme olup olmadığı soruşturulmalı, yapılmakta olan soruşturmalara ilave olarak en azından belirttiğimiz yönlerden de soruşturma yapılmalıdır. Tebrik resimleri ise derhal ihbar kabul edilmelidir.
Ülkemizde yirminci yüzyılın son çeyreğinde aydınların yakıldığını görüntüler eşliğinde bütün dünya izlemiştir. Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde ise kurucu partinin genel başkanına karşı linç girişimine tanık olundu. Bu denli korkunç olayların hiçbir zaman yaşanmaması için bütün kurumlar etkin önlemler almalı, olaylara müdahale etmelidir. Yargı görevinde bulunanlar yönünden ise Hâkimler ve Savcılar Kurulu ivedilikle gereğini geciktirmeden yerine getirmelidir.
İstenirse bu yazı ihbar kabul edilmelidir!  

Hamdi Yaver AKTAN
Yargıtay Onursal Daire Başkanı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları