Özdemir İnce

Kendi etti kendi buldu

25 Haziran 2019 Salı

Zemberek boşandı. Son derece yorgunum. Bizi 25 yıldır akılsızlıklarıyla, sırtlan doymazlıklarıyla çok yordular. Cumhuriyet düşmanlıklarına, nankörlüklerine, bayağılıklarına karşı tuhaf bir öfke var içimde. Bizi en azından genel seçimlere (2023) kadar yormayı sürdürecekler.
Daha önceki yazılarımda adını andığım “geçirimsiz kitle” henüz terk etmedi onları. Ama bundan sonraki ilk seçimde mutlaka terk ederler. Siyasal İslamcı, İhvancı (Müslüman Kardeşler) kalıntılarıyla bir süre idare ederler. Halk hareketleri böyledir: Bir bardaktaki mürekkep damlatılan suya benzerler; son damlaya kadar su beyaz kalır, son damlada mürekkebin rengini alır.
Bu daha başlangıç, henüz ihaneti görmediler.
Seçim günkü yazımda “Men dakka dukka!” diye bir deyim vardı ya, bir anlamı daha vardır: “Kendi etti, kendi buldu!

***

Bu yazıyı yeni dönemin ilk yazısı olarak kabul ediyorum. İzninizle Din, İman, Masa, Kasa (Tekin Yayınları, Haziran 2016) kitabımı ziyaret edeceğim. Söylemesi ayıp, bu çok önemli kitabın önsözünden bir alıntı yapacağım:
7 Ağustos 2012 günü yayımlanan ‘Sünni Din Bezirganları Artık Özgür’ başlıklı yazımı okuyan bir okur ‘Sünni madrabazlar’ın CHP’nin tek parti döneminde uğradığı zulmün (!) ne menem bir zulüm olduğuna açıklık getirdi:
Eski bir toplantıda din madrabazlardan biri CHP’nin tek parti döneminde uğradıkları zulmü konuşmacıya laf atarak hatırlatmış. Bunun üzerine konuşmacı laf atana sormuş:
Hangi ibadeti yapmak istedin de yapamadın? Namaz mı kılamıyordun, hacca mı gidemiyordun? ...
Madrabaz, konuşmacıyı yanıtlamış: İbadeti yasaklamaya gücünüz yetmez. Siz bizi masadan ve kasadan uzak tutuyordunuz.

***

Müthiş bir yanıt. Hiç duymamıştım. Aydınlık okuru devam ediyor:
Yani tüm dertleri masaya ve -özelikle de- kasaya yanaşmakmış. Bunu yapamadıkları için gerçekten de “zulüm” gördüklerine, acı çektiklerine inanıyorum. Düşünsenize, kasa orada, başkaları yanaşmış (Örneğin: ANAP, DYP) ama bunlar yanaşamıyor. Bu “zulüm” değil mi, onlar açısından? İlk işleri burada (Isparta) aç kurtlar gibi saldırmak oldu. Şevket Demirel’in bir benzetmesi var: “Malı kışın aylarca ahıra kapatırsın. Sonra bahar gelince çayıra saldığında yeşil otlara nasıl saldırırsa bunlar da deliler gibi paraya saldırdılar. Nasıl mı? Örneğin; benim üzerinden her gün geçtiğim kaldırımı tam 4 defa söküp, buranın taşını oraya, oranın taşını buraya yeniden döşeyerek. Tabii utanma vs. beklemek boşunadır.

***

Arkalarına İslam’ı aldılar, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar, çatlayıncaya kadar yiyecekler. Mafya yasası gereği sonra amip gibi bölünüp birbirlerini yiyecekler ve birlikte çürüyecekler.
Benim bu tür mafyalardan korkum yok. Çünkü, kural gereği, İslamcı Al Capone’u, gene İslamcı Alkapon temizleyecek.
Beni ürküten mafya programını ÖNDER İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği’nin hazırladığı broşürde okuyoruz (6 Ağustos 2012 tarihli Cumhuriyet gazetesinden aktarıyorum):
“İmam hatip liselerinin önündeki engeller kalkmıştır. İHY’den mezun olunca; hem dininizi üst düzeyde öğrenecek hem de tıp, hukuk, siyasal, mühendislik gibi her çeşit üniversiteye girebileceksiniz. Hem halkın önüne geçip imam hatip olabilecek hem de öğretmen, doktor, avukat, hâkim, kaymakam, müfettiş, mimar olabileceksiniz.”
Yeryüzünde bunun benzeri bir öğretim sistemi yoktur. İlkel ve bayağı bir köle yetiştirme sistemi. İlkin ilk ve ortaöğretimde beyinleri yıkayıp ütüleyecekler; bilim karşıtı dogmalarla tıka basa dolduracaklar ve düşünen insan yerine uzaktan yönetilen kalas robotlar yetiştirecekler ve ülke yüzeyini bu türden piranhalarla işgal edecekler.(*)

***

Din ve imanı kullanarak masayı (hükümeti) ve kasayı (hazineyi) ele geçirdiler: Masayı kırıp döktüler, hazineyi zimmetlerine geçirdiler. Ama 23 Haziran günü, sandıkta, elleri ve belleri kırıldı. Men Dakka dukka!

(*) İmam-Hatip Mafyası, Aydınlık 20.8.2012  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024
Sanki düşman işgali 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları