Beyşehir nasıl kur(u)tulur?

Göle yapılanlar sanki bir doğa katliamı dersi: Çin Sazanı endemik türleri yok ediyor, elektroşokla avlanma bir futbol sahası genişliğindeki canlıları öldürüyor, balıklar sağlıklı üreyemiyor!

Yayınlanma: 23.05.2018 - 21:04
Abone Ol google-news

Konya Beyşehir Gölü ve gölün su toplama havzasında 11 nadir balık türü, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) Kırmızı Listesi’ne göre, 7 balık türünün nesli tehlikede, 2’si hassas, 2’si tehlike altına girmeye yakın durumda. Listede yer alan Göğce balığının nesli tükendi. Çevredeki kanalizasyon, tarım alanlarında kullanılan kimyasal gübre ve ilaçlar, silah fabrikalarının, tekstil atölyelerinin tüm atıkları göle dökülüyor. Elektroşokla kaçak avlama çok yaygın. Göldeki doğal yaşam koşullarını kaybetmiş olan balık türleri, dere yataklarına ve pınarlara sıkışmış durumda. Uzmanların anlatımına göre, gölden ekonomik fayda sağlayan çevre halkı bilinçsiz. Kaçak balık tutan bir yurttaş, ‘Bu göl olmasaydı ne yapardınız?’ sorusuna ‘Silah fabrikasında çalışırdık’ yanıtını veriyor.

‘Şoku atarım cezayı öderim’

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nden ismini vermek istemeyen bir görevli, “En az 200 bin metre ağ topladık. Bağladığımız tekneler de var. Gölü korumak için drone kullanıyoruz. Bakanlıktan termal kamera ve 24 saat açık kalacak bir tekne istedik. Bir şokçuyu yakaladığımızda 5 bin TL cezası var. Öte yandan bir balıktan 20 bin liralık tatlı para kazanıyor. Böyle olunca ‘şoku da atarım cezayı da öderim’ diyor. Gölü bu haliyle koruyamazsak kimse kurtaramaz artık. Bakanlıklarda belki çok başlılık da var. Tüm kurumlar ortak bir heyet kurmalı” diyor.

Futbol sahası kadar cinayet

Ramazan Başoğlu (53), gölde önceden, 18 çeşit balık türünün olduğunu söylüyor. Çin Sazanı yanında Levrek ve Gümüş balığının da öteki balıkları yok ettiğini anlatıyor. Gölün etrafındaki yerleşimlerde bulunan 650 elektroşok, balıkçıların mücadelesiyle 150’ye inmiş. Elektroşokun bir futbol sahası genişliğindeki tüm canlıları öldürdüğünü vurgulayarak “Bilinçsiz avlanma ve elektroşok endemik türleri yok etti. Misal eskiden 2 bin TL kazanıyorken şimdi 500 TL kazanıyorum. Her bakımdan olumsuz etkileniyoruz. Bu göl Beyşehir için bir yaşam kaynağı, 15 yıl önce 3 ton balık çıkıyorken şimdi 5-6 kilo çıkıyor” diyor.

4 kişi gölü nasıl korusun?

20 yıllık balıkçı Ahmet Erdoğan da (33) “Göl küçüklüğümüzle alakası olmayan bir halde” diyor ve şunları anlatıyor: “Balıklar yavrulama zamanında sazlıkların içine havyar atmaya gidiyor. Bu küçük balıklar daha kendini toplamadan su çekiliyor. Bu balıklar açık alana çıktığında, Sudak ve Gümüş balıkları onları yok ediyor. Sazlıklarda su olmadı mı balık üremesi yok demektir. İkinci neden koca Beyşehir Gölü’nü dört kişinin ‘koruyor’ olmasıdır. Bu dört kişi hafta sonları dahil 7/24 çalışarak ne kadar koruyabilir ki? Son neden de devlettin gölle hiçbir alakasının olmamasıdır. Burası Türkiye’nin üçüncü büyük, birinci tatlı su gölü. Barajın üstüne düştükleri kadar gölün üstüne düşmüyorlar. 15 Mart ve 15 Haziran arasında yasak sezonu başlar. Biz de diyoruz ki en azından bu yasak döneminde baraj kapaklarını açmayın ki balıklar yavrulasın, yavrular kendilerini yetiştirsin. Elektroşok kullananlar balıkçı değil. Lastikçisi var, tekstilcisi var. Bu gölün kurtulması için balık üremesi gerekiyor...”

Pandalar kadar değerliler

Doğa Derneği, nesli tehlike altındaki balıkların yaşayabilmesi için Küresel Çevre Fonu Küçük Destek Programı (GEF) desteğiyle 2016 yılından beri çalışıyor. Derneğin Genel Koordinatörü Dicle Tuba Kılıç, bakanlıkları ve Konya’nın tüm karar vericilerini bu eşsiz canlıların değerini görmeye çağırıyor: “Pek bilinmese de Konya’nın gölleri ve akarsuları Anadolu’nun ve dünyanın en önemli tatlı su balığı yaşam alanları arasında. Beyşehir sirazı, kızılkanat, yağ balığı ve kaya balığı tıpkı kaplanlar ve pandalar kadar nesli tehlike altındalar. Balık türleri üzerindeki en ciddi tehdidi göle sonradan aşılanan türler oluşturuyor. Örneğin, dünya üzerinde sadece Konya Beyşehir’de yaşamış olan göğce balığı bu nedenle yok olmuş durumda. Bu endemik balıkların yaşamaları için gerekli önlemleri bir an önce almak gerekiyor. Korumada asıl pay bakanlıklara kalıyor. Dünyada başka bir yerde olmayan türlerin korunması demek, ülkemizdeki diğer bu tür balıkların korunması için de bir ilk olacak.”

Çin sazanı istila etti

istila etti İbrahim Erdoğan (47), Beyşehir’de yaşıyor, baba mesleği olan balıkçılığı 18 yıldır yapıyor. Erdoğan, çocukluğunun gölünü ve yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor: “90’lara kadar babamla balığa çıktığımda göğce, kızılkanat, sırac, yağ balığı vardı. Ama şimdi bu balıkları göremiyoruz. Şu an endemik olmayan balıklar daha çok. Sonradan göle atılan Çin Sazanı, gölü istila etti, endemik balıkları azalttı. Hiçbir ekonomik değeri de yok. İlk atılırken ‘hepiniz çok para kazanacaksınız’ denmişti...”

‘Çevre katliamı var’

Beyşehir Birliği Göl Çevre Doğayı Koruma Derneği Başkanı Bekir Sami Tan ise gölün çevresindeki 350 yerleşim yerinin tüm kanalizason atıklarının gölü kirlettiğine dikkat çekiyor. Tan “DSİ gölden zamasız ve çok su alıyor. Sulama ihtiyacı olmasa bile... Böyle olunca sazlıklardaki balık yumurtaları yok ediliyor. Burada çok büyük bir balık ve çevre katliamı var” diyor.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler