Festival doludizgin

30 Mayıs 2018 Çarşamba

46. İstanbul Festivali geçen hafta üst düzey sanatçıların enerji yüklü konserleriyle doludizgin başladı. İlk üç orkestra konseriyle dünyanın tepesindeki solistler İstanbul’u çınlattı. Açılışta Sascha Gotzel yönetimindeki BİFO’nun solisti, 15. Van Cliburn yarışmasını kazanan Güney Koreli piyanist Yekwon Sunwoo Rachmaninof’un 3. konçertosuyla piyanonun tuşlarındaki hâkimiyetini ve olağanüstü konsantrasyonunu nefesimizi tutarak izledik. Goetzel ve BİFO’nun başarılı eşliğini de ayrıca alkışlamak gerek. İkinci konserde 32 yaşındaki İngiliz kemancı Charlie Siem’in Çaykovski keman konçertosundaki enerjisine ve ajilitesine (çevikliğine) bir kez daha hayran olduk. Varlıklı ve kültürlü bir ailenin çocuğu, nice ünlü markanın reklamlardaki yüzü; üstündeki konser giysilerini bile kendisi çizen çok yönlü bir kemancı. Aziz Shokhokimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni orkestrası, belki kurulduğundan bu yana en can alıcı konserini verdi. Rachmaninof’un Senfonik Dansları ve konçertonun eşliği son derece dengeliydi. Ayrıca halen Avrupa’da seslerini duyuran iki sanatçımızdan konsertmeister Hande Küden ve birinci viyolonselde Nil Kocamangil’in varlığı da topluluğa güç verdi.
La Scala’nın orkestrası, Filarmonica Della Scala, konuk İngiliz şefleri Daniel Harding’in itinalı yönetimiyle, halen dünyanın en ünlü piyanistlerinden birisine, 26 yaşındaki Daniil Trifonov’a eşlik etti. Prokofiyef’in 3. piyano konçertosu kadar, Beethoven’in Eroica senfonisi de dinleyiciyi etkiledi. Trifonov’u ilk günlerinden beri izleyen bir hayranı olarak onu son kez Lucern Festivalinde Chopin programıyla dinlemiştim. Onun konserlerinden sonra dinleyici bir süre bu fani dünyaya dönmekte zorluk çekiyor!
İstanbul Festivali’nin yeni projesi genç kadın müzisyenlere destek fonu yaratmak. Yeşim Gürel Oymak öncülüğündeki jürinin seçtiği gençlere eğitimlerine devam için destek verilecek. “Yarının Kadın Yıldızları”ndan birkaç tanesini İdil Biret’in de katıldığı bir konserle Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’de tanıdık. İdil Biret, bizim harika çocuğumuz, harika kadınımız, harika insanımız Rachmaninof’un Corelli teması üzerine Çeşitlemeler’ini çalarak gençlere cesaret verdi.

Yekta Kara’ya Onur Ödülü
Festivalin bu yılki Onur Ödülü, alabildiğine geniş imge gücüyle opera kültürümüzü zenginleştiren rejisör ve dramaturg Yekta Kara’ya verildi. 1978’de Münih Devlet Müzik Akademisinin Opera rejisörlüğü bölümünü bitirmişti. Ünlü tiyatrocu, merhum Ali Taygun ile evliydi, zaman zaman sahne sanatlarına eşiyle birlikte de katkılar yapmıştı. 1992-2000 arasında İDOB’un genel sanat yönetmenliğini yaptı. Halen kurumun başrejisörü. Yekta’nın sahnelediği nice operayı veya sahne projesini yıllar içinde, yaratıcılığına övgülerle bu sütunlara taşımışımdır. Küçücük sahnelere devasa görüntüler kazandırır. Eserlerin tekdüzeliğini yenmek için sahneye dans eden, mim yapan veya baş oyunculara gölge oluşturan figürler ekler. Rejisörlüğü derin deneyim ve bilgisinin ürünlerini sergiler. İlk kez başlattığı İstanbul Opera Festivali, bugün 9 yaşında. Daha nice üretimlerine.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları