Gençler salgın yorgunu ama hedefleri belli: Onurlu ve ilkeli yaşam

Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver: “Diplomanın ülkemizde kültürel bir anlamı var, altın bileziktir. Bir meslek elbette ki önemli ancak üniversitenin gençlerin yaşamındaki yerini buna indirgersek evrensel felsefesini dışlamış oluruz. Üniversite bireyin yaşam bagajını doldurduğu, kendisini, sınırlarını test edebildiği eşsiz bir ortamdır. Lisede yaşamda varlığımızı sorgulamayı, üniversitede yaşamda varlık göstermeyi öğreniriz. Daha büyük bir kazanım olamaz.”

Yayınlanma: 05.04.2022 - 04:00
Gençler salgın yorgunu ama hedefleri belli: Onurlu ve ilkeli yaşam
Abone Ol google-news

Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver ve üniversite rektörü Prof. Dr. Hanife Öztürk Akkartal ile gençlerin kendilerini nasıl hissettikleri, üniversite hayatını mutlu geçirme yolları, üniversite yönetim kademelerinde kadın öğretim üyelerinin azlığı gibi konuları konuştuk. 

Dr. Bahar Akıngüç Günver: 

- Üniversitelerde yönetim kademesinde kadın öğretim üyeleri neden daha az? Kadınlar mı tercih etmiyor? Yoksa görünür görünmez engeller mi var önlerinde? 

Akademisyenlik zihinsel, fiziksel ve psikolojik efor gerektiren uzun bir yolculuk. Bu yolculukta kadınlar bir şekilde, iş ve yaşam dengesinde bir tercih yapmak durumunda bırakılıyorlar ya da henüz tercihlerini yapamadan “zaten” etiketiyle sistemin dışına çıkıyorlar. Cam tavan çok keskin ve sert bir gerçek. Yalnızca akademide değil tüm alanlarda var. Kimse size çalışma demez, işe gitme, terfi edemezsin cümlesini açıkça kurmaz ama duygusal baskılarla, etiketlerle, imalarla dolaylı olarak hissettirir ki en zoru da bu.

- Üniversite okumaya dair ihtiyacın özellikle gençler arasında sorgulandığı bir dönem. Bu konuda yorumlarınız neler? 

“Üniversiteye ayıracağım zaman ve maddiyatla şunu yaparım” şeklinde bir bakış açısı var. Üniversite eğitiminin kişiye katkısı elbette sorgulanabilir, tercih edilir veya edilmez ancak bir girişim mi açsam üniversite mi okusam, üniversite okumak yerine biriktirip ev mi alsam?.. Bu tür sorular gündemdeyse üniversitenin anlamı zaten yeterince içselleşmemiş demektir. Üniversite bir zorunluluk değildir, özgür irade ile yetişkin bireyin yaptığı bir tercihtir.

- Üniversite yaşamının öğrenciler üzerindeki etkileri nelerdir? 

Diplomanın ülkemizde kültürel bir anlamı var, altın bileziktir. Bir meslek elbette ki önemli ancak üniversitenin gençlerin yaşamındaki yerini buna indirgersek evrensel felsefesini dışlamış oluruz. Üniversite bireyin yaşam bagajını doldurduğu, kendisini, sınırlarını test edebildiği eşsiz bir ortamdır. Lisede yaşamda varlığımızı sorgulamayı, üniversitede yaşamda varlık göstermeyi öğreniriz. Daha büyük bir kazanım olamaz. 

- Pandemi ile pek çok alanda var olan eşitsizlikler derinleşti. Üniversitelerin başta toplumsal cinsiyet olmak üzere eşitsizliklerin kaldırılmasında rolü ne olmalı? 

Üniversite aykırıyı düşünme yeridir. Üniversite vizyonu ile düşünen, emeğe her şeyden çok kıymet veren, dünyaya ve çevresine eleştirel bakabilen bir yaklaşım sergilemelidir. Eşitsizlik bizim coğrafyamızda özellikle çok yaygın. Toplumsal cinsiyet rolleri ortaçağdan kalma erkek egemen görüşleri benimsiyor. Bize düşen, gençlerin cesaretini kırmamak ve onlara fırsat yaratmak, onurlu ve ilkeli yaşamaları için gereken imkânı sağlamak...

"YAŞAMA KARŞI DAHA ESNEKLER"

Prof. Dr. Hanife Öztürk Akkartal:

- Öğrencilerin iyi hali ve mutlulukları açısından salgın öncesi ve sonrasında farklılık var mı?

Pandeminin ve yan etkilerinin yarattığı bir yorgunluk elbette var. Ancak üniversiteye dönüşün genel olarak kısıtlamalar karşısında bağımsızlığın, yüz yüze ilişkilerin değerini öğrendiler. İlk karşılaştığımızda hepsinin ortak duygusu özlemdi. Kampuslarını, arkadaşlarını, derslerini özlemişlerdi. Bu yıl en küçük bir sorumluluğu bile müthiş bir mutluluk ve coşkuyla yaptıklarını görüyorum. Değerler hiyerarşisi değişti. 

- Öğrenciler öncelikleri davranışları vb. açılarından değişmiş mi? Hayata, geleceğe dair umutları, beklentileri ne durumda? 

Yaşama karşı daha esnek ve çevikler. Kriz ve risk yönetmeyi öğrendiler. Bu tavır değişikliği davranışlarına da yansıyor. Daha bilinçliler. Eylem ve önlem çağında olduklarına dair kavrayışları çok yüksek. Z kuşağı zaten, duyarlılığıyla, dijital yetkinlikleriyle öne çıkan bir kuşaktı. Bu donanımlarının üstüne ekonomik kriz, savaş, pandemi gibi hayat dersi niteliğinde gerçeklerle yüzleştiler ve bu yüzleşme onları ciddi ölçüde olgunlaştırdı diyebilirim. 

- Daha mutlu bir üniversite hayatı için neler yapılabilir? Sizin bu konuda çalışmanız, öneriniz var mı?

Bu tercihlerle başlıyor. Öğrenci idealindeki bölümü güçlü bir akademik kadronun desteğiyle okuyabiliyorsa mutlu üniversite yaşamının temelleri atılıyor. Ancak bu iyilik, mutluluk halinin sürdürülebilmesi öğrenci ve üniversitenin ortak eforuyla mümkün. Öğrencilerini dinleyen ve ihtiyaçlarını dikkate alan üniversitelerde gençler kendilerini ifade edebilmenin güvenini yaşıyorlar. Güven, mutlulukta bir kriter. Üniversitesine güvenen öğrenciler mutlu oluyor. Üniversitelerin önceliği öğrencisinin güvenini kazanmak olmalı. Duygusal, ruhsal, zihinsel dünyasına hitap eden bir iklim oluşturmalı. 

- Meslek seçimlerinde toplumsal cinsiyet rollerinin etkili olduğu bir gerçek. Bu konuda düşünceleriniz ve önerileriniz neler?

Toplumsal cinsiyete ilişkin önyargılar bölüm tercihlerinden kariyer sürecine kadar gençlerin tüm yaşamını etkiliyor. Bu nedenle mesleklerde cinsiyet temelli önyargıları kırmak adına bir platform kurduk: “Dengeni Koru”. Amacımız meslekleri cinsiyet rollerinin kuşatmasından kurtarmak.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler