Altın madeniyle ilgili Danıştay’ın, yerel mahkeme kararına uymaması tepki çekti

Kayyım tarafından işletilen İzmir’in Dikili ilçesi Çukuralan bölgesindeki altın madeniyle ilgili Danıştay’ın verdiği son iptal kararı çevrecilerin tepkisini çekti.

Yayınlanma: 30.05.2019 - 21:42
Abone Ol google-news

Çukuralan Mahallesi’nde Koza Altın İşletmeleri tarafından yapılması planlanan Çukuralan Altın Madeni 3. Kapasite Artırımı Projesi’yle ilgili 2 Ekim 2017 tarihinde verilen ÇED olumlu kararı, İzmir 6. İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Ancak Danıştay, davacıların yargıya başvurma hakkı olmadığı gibi gerekçelerle iptal kararını bozdu.

Bergama’ya 20, Dikili’ye 15 kilometre uzaklıktaki Kozak Yaylası’nda yer alan altın madeninin ömrü, son Danıştay kararıyla 13 yıl daha uzatılmış oldu. Ege Çevre ve Kültür Platformu’nun (EGEÇEP) avukatı Arif Ali Cangı, bozma kararıyla ilgili şu yorumu yaptı:

‘Hukuk yok sayıldı’

“Görüyoruz ki Danıştay 14. Dairesi çevre hukukunun genel ilkelerini yok sayarak iptal kararını bozmuş. Danıştay’ın burada atlamış olduğu bir husus var. Çevre davalarında ihtiyat ilkesi vardır. İhtiyat ilkesine göre bilimsel belirsizlik varsa, doğa ve insan açısından risk olabilir şeklinde değerlendirme yapılır. Çevrenin bozulması ile dönüşü olmayan sonuçlar doğurması mümkün ise yorum çevrenin lehine yapılır. İdare mahkemesi de çevre hukuku da bunu dikkate alarak bilirkişi heyetinden birinin raporunu dikkate alarak bozma kararı vermiştir. 6. İdare Mahkemesi heyeti bölgede keşif duruşması yaparak doğanın ne hale getirildiğini görmüştür. Danıştay’ın vermiş olduğu bozma kararı biçimseldir, ihtiyat ilkesi dikkate alınmamıştır. Bu davadan önce Çukuralan’da iki kez kapasite artırılarak doğaya karşı büyük ve ağır suçlar işlendi. Oradan çıkan cevher ile Ovacık Altın Madeni onca yargı kararına rağmen çalıştırıldı. Elde edilen altınların 15 Temmuz darbe kalkışmasını yapan terör örgütüne gittiğine dair iddialarla ilgili açılan davalar devam ediyor. Şirketin patronunun terör sanığı olarak gri bültenle arama ve yakalaması var.”

Bergama’nın önceki dönem Belediye Başkanı Mehmet Gönenç de, Kozak Yaylası’nın sadece Bergama’nın değil Türkiye’nin en önemli fıstık çamı üretim alanlarından biri olduğunu, değil madencilik faaliyetlerine açılmak, özel yasalar ile korunması gereken bir alan olduğunu belirtti. Gönenç; “Sadece Altın madenciliği değil, giderek büyüyen ve kapasite artışlarıyla yayılan taşocakları da Kozak’ı hızla yok ediyor. Bu gidişle yakında Kozak diye bir yer kalmayacak. Devletin ve resmi kurumların duyarsızlığına korkarım önümüzdeki süreçte Bergama Belediyesi’nin duyarsızlığı da eklenecek. Burada iş başa düşüyor. Kozak’ı kurtaracak bölge insanının mücadelesi ve onlara destek olacak ekoloji örgütlerinin kararlılığı olacak. Bizler Kozak için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

‘30 BİN AĞAÇ KESİLDİ’

En son yapılan keşifte içler acısı bir manzaraya tanık olduklarını ve Çukuralan’da yaklaşık 30 bin ağaç kesildiğini belirten Bergama Çevre Platformu Başkanı Erol Engel de, kararın siyasi dayatmayla alınmış olduğunu ileri sürdü. Engel, “İçme suyu kaynaklarının bu kadar değer kazandığı günümüzde Madra İçme Suyu Barajı’nın bundan zarar göreceği bilirkişi raporunda belirtilmesine rağmen yine de Danıştay yerel mahkemenin kararını bozdu. Şu ana kadar birinci ve ikinci kapasite artırımlarında 30 bine yakın ağaç kesildi. Maden fıstık çamı orman sınırına da dayanmış. Üçüncü kapasite süreci bitmeden dördüncünün hazırlıkları içerisindeler. Bölgedeki köylüler de tedirgin durumdalar, çam fıstığının da sonunu getirecek bir durum söz konusu” dedi.

Engel, “Siyasi iktidarın Kozak Yaylası’nı gözden çıkardığını düşünüyorum. Kozak’ın en büyük çamfıstığı üretim bölgesi olan Kaplan ve Aşağıbey köylerimizin arazileri de tehlike altına girmiştir. Bundan sonraki kapasite artırımı bu bölgeye yönelecektir. Bu kapasite artırımları bitmeyecek arkası gelecektir” dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler