Anımsayabildiğim ilk bayram, diğerleri ve sonuncusu...

Anımsayabildiğim ilk bayram, diğerleri ve sonuncusu...

Yayınlanma: 22.04.2015 - 16:47
Abone Ol google-news

Sahne1: Altı yaşında olmalıyım. Evde, yemek masasının üzerine çıkmışım, annem bu bayram için özel dikilen mavi organze tuvaletimin eteklerine kumaşın artıklarından yaptığı gülleri iğneliyor. Kıpırdandıkça toplu iğneler bacağıma batıyor. Ben bağırıyorum, annem kızıyor.

Sahne 2: Üstümde, etekleri yerlere kadar mavi organze tuvaletim var. Mutfakta, ocağın önündeyim. Annem elindeki demir saç maşasını ocağın üzerinde ısıtıp, uzun saçlarıma bukleler yapıyor. Kıpırdandıkça, kızgın maşa kulağıma değiyor, ben bağırıyorum, annem kızıyor.

Sahne 3: Aynanın önündeyim. Başımın iki tarafından sigara börekleri sallanıyor. Tam tepemde başım kadar büyük bir fiyonk var. “Melek gibi oldun”, diyor annem. Ben sigara böreği saçlarım bozulmasın diye başımı oynatmaya korktuğum için, kendimi melek değil, azapta bir şeytan gibi hissediyorum. Sahne 4: Okul bahçesine bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. Çamura belenerek okuldan içeri giriyor, çocuk balosunun yapıldığı yemekhaneye gidiyoruz annemle. Anneler limonata ve kuru pastayla donanmış masalarda otururken, biz çocuklar azıyoruz. Saklambaç, kurtarmaca ve yerlere oturup Yağ Satarım/ Bal Satarım oynuyoruz. Biri eteğime basıyor. Cart diye bir ses. Mavi organze etek, belden sökülmüş, sarkıyor. Ama ben ebeyim ya, mendil koyma sırası bende. Sökülen eteği evde dikilmiş patiska donumun paça lastiğine sıkıştırıp koşuyorum. Ayağım kayıyor, bir seksen yerdeyim. Annem beni çekiştirerek eve götürüyor. 23 Nisan, fiyasko!

Sahne 5: Ertesi gün okula gitmeden önce, annem her zamanki gibi saçımı örmek istiyor ama sigara böreklerini tarayabilmek ne mümkün! Sonunda pes ediyor.

Bir yıl sonraki 23 Nisan: Okul avlusunda trampet çalıp, marşlar söylüyoruz. Ben trampetçiyim. Öyle bir şevkle indiriyorum ki değnekleri trampete, trampet patlıyor. Evde babam, “Seneye trampetçi olmayacaksın, diyor “Bu patlattığın üçüncü trampet!”

23 Nisana dair sondan 1 evvelki sahne: Yıllardan 1969, aylardan Nisan. Klinikteyim. Bu kez kesinlikle kız olacağına inandığım dördüncü oğlum, az önce doğmuş. Babamın baş ucuma bıraktığı transistörlü radyoda sürekli aynı şarkı çalıyor: 23 Nisan kutlu olsun/ 23 Nisan mutlu olsun/ En güzel bayram bu bayram herkese kutlu olsun! Haydi çocuklar, hep beraber söyleyelim. Ve tekrar. Ve tekrar. Ve tekrar. Ben gözlerimi yumup, bir 23 Nisan armağanı olarak, doktorun içimde unuttuğuna inandığım ikizin diğer tekinin, kız olarak doğduğunu hayal ediyorum. Hayal gerçekleşmiyor. Hüsran!

23 Nisana dair Son Sahne: Yıl 2015, aylardan Nisan. Atatürk’ün armağanı Çocuk Bayramı yaklaşıyor. Tüm dini günler, (Ramazan ayı, kandiller, dini bayramlar) Hicri takvime göre ayarlanır ve dolayısıyla her yıl tarihleri değiştirirken, en kutsal gün olması gereken Kutlu Doğum Haftasının, Miladi takvime göre 24 Nisan olarak saptamasından endişeliyim. Bir sonraki kutsal günün kutlamalarında, TBMM’nin önemi ve çocukların bayramı güme gitmesin istiyorum. Ülkemde hep fikri hür, vicdanı hür çocukların yetişmesi için, 23 Nisanlarda trampetler patlatmak istiyorum. Bir gün sonraki Kutsal Doğum Günü’nde, Yüce Allah’ın Atatürk aracılığı ile bana bağışladığı değerlerin kadrini bilemediğim, onları koruyamadığım için beni affetmesi; 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim ruhunu milletime yeniden bağışlaması için Allah’ıma gün boyunca yakarmaya söz veriyorum!

Ayşe Kuli


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon