Bebekler de birer insan

Bir umut vardı. Bu yıl kadın yönetmenlerin yaptıkları filmler en az bir kadın yönetmene Oscar adaylığı getirmeli diye düşünülüyordu. Daha önce ödüle aday olan Jane Campion, LEAVE NO TRACE filmindeki başarısından dolayı Debra Granik’in dikkate alınması için bir mektup bile yazmıştı.

Yayınlanma: 08.02.2019 - 22:16
Abone Ol google-news

Lynne Ramsay, Chloe Zhao, Marielle Heller, Lucrecia Martel ve Alice Rohrwacher de bu yıl Oscar ödülüne aday olmayı hak ettiler. Eleştirmenler bu yönetmenleri son ana kadar desteklediler. Desteklenen bir başka yönetmen ise Netflix için yaptığı PRIVATE LIFE filmiyle Kathryn Hahn, Paul Giamatti ve Kayli Carter’dan müthiş performanslar alan usta yönetmen Tamara Jenkins idi.
Senaryosunu da Jenkins’in yazdığı film New York’ta yaşayan ve bebek sahibi olmak için çabalayan bir çifti konu alan ve zaman zaman güldüren, zaman zaman duygulandıran bir film. Çocuk sahibi olmak için verilen çabaların anlatıldıkları filmlere neredeyse hiçbir zaman sevgi göstermemiş olan akademi bu film ve yönetmenini de, diğer kadın yönetmenleri de unuttu bu yıl. Amerikan akademisinin kadınlara önyargısında değişen bir şey yok...

Amerikan Akademisi’nden bir gün sonra Fransız akademisi de 2019 Cesar ödül adaylarını açıkladı. Güzel sürpriz buradan geldi. PUPILLE (GÖZBEBEĞİ) filmiyle en iyi yönetmen dalında Cesar adayı olan Jeanne Herry 40 yaşında. 2015 yılında 2 Cesar ödülüne aday olan ilk filmi ELLE L’ADORE’la tanınmıştı.

7 Cesar adaylığı
PUPILLE aynı zamanda Elodie Bouchez ve Sandrine Kiberlaine’e en iyi kadın oyuncu, Gilles Lellouche’a en iyi erkek oyuncu, Pascal Sangla’ya en iyi film müziği, Jeanne Herry’e ise en iyi senaryo, en iyi yönetmen ve en iyi film dallarında toplam 7 Cesar adaylığı getiren ve 800 bin Fransızı mest eden bir film.

Birkaç hafta önce seyrettiğim film bu yıl beni en çok etkileyen Fransız filmi. Bir gerilim filmi olmamasına rağmen büyük bir heyecanla seyredilen filmde daha ilk anda ekrandaki karakterlerle bir kader birliği yapıyoruz. PUPILLE Fransa’da genç bir annenin doğuracağı bebeği evlatlık vermek istemesi ve bebeğin doğru yuvayı, doğru anneyi bulma serüvenini anlatıyor.

Filmin ilk sahnesinde Elodie Bouchez’nin canlandırdığı kararlı, kırılgan anne adayı Alice, Miou-Miou’nun canlandırdığı Irene’in odasına giriyor. 8 yıllık bir mücadelenin son anını izliyoruz ilk önce. Alice yıllardır arzuladığı çocuğu evlat edinebileceğinden şüpheli. Son görüştüğü sosyal çalışanların işi ne kadar yokuşa koştuklarının bilincinde. İşin başlarında Lydie (başarılı karakter oyuncusu Olivia Cote) anlayışlıydı ama ondan sonra gelen çalışanlar da, 41 yaşındaki Alice de ilerleyen yaşıyla evlat edinmeye çok uzak olduğu konusunda hemfikirler. Film Fransa’da evlat edinme yaşının 43’le sınırlandırdığını hatırlatıyor.

Lydie Alice’e kendisinin 2 aylık bir bebeğe, Theo’ya anne olması için seçildiğini söylediği zaman Alice kulaklarına inanamıyor. O an bütün ekranı kaplayan yüzünde gördüğümüz duygu seliyle Bouchez ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.

PUPILLE Fransa’da bir evlat edinme serüveninin aşamalarını tek tek, sürükleyici bir dille anlatıyor. Bir genç kadın doğacak olan çocuğunu evlatlık vermek istediğini söyleyince bir sosyal görevli genç kadına haklarını açıklıyor. Görevli bebeğin doğduktan 2 ay sonrasına kadar geçici bir aileye verileceğini ve 2 aylık süre geçene kadar annenin, çocuğunu geri isteme hakkını koruyacağını söylüyor.

Theo iki ay bakması için Jean’a veriliyor. Kendi ailesi de olan Jean’ın bebeğe olan düşkünlüğü, bebeğin üzerine titremesi filmin en güzel sahnelerinden. Fransız sinemasında komedi ve macera filmlerindeki maço rolleriyle tanınan Gilles Lellouche ekim ayında çıkan ilk yönetmenlik denemesi LE GRAND BAIN’le Fransa’da 4 milyon seyirciye ulaştı ve bu komedi filmi 10 dalda Cesar ödülüne aday oldu.

Lellouche’un bence en büyük başarısı ise en iyi erkek oyuncu Cesar’ına aday olduğu PUPILLE filmindeki performansı. Oyuncunun en büyük hayranları için bile büyük bir sürpriz olan bu rolle Lellouche anne şefkatinden yoksun bir bebeğin sağlığı için çabalayan geçici baba rolüyle hayatının performansını veriyor.

Performanslarıyla yüreklere dokunan Elodie Bouchez ve Gilles Lellouche’un yanı sıra bir başka sosyal çalışan Karine rolündeki iki Cesar ödüllü Sandrine Kiberlaine de duygusal hayatındaki uçurumları ustalıkla oynuyor.

PUPILLE filminde oynayan bütün oyuncular rollerinde kusursuzlar. Film bir Hollywood filmi olmadığı için müzikle duygu sömürüsü yapılmıyor. Yönetmen sadece başarılı senaryosu ve mükemmel yönetimiyle izleyicileri her sahnede büyük bir gerilimin uç noktalarına götürüyor.
Fransa’da sosyal çalışanlar filme tam not verirken, yaptıkları işi taçlandıran filmden gururla bahsediyorlar. Bir bebeğin hangi aileye verileceği tartışıldığı zaman kusursuz aday değil, doğru insanların seçilmesine uğraşılıyor. Bebek düşüncesi aday ailede geçen zamanla zenginleşen bir kavram mı, yoksa yıllar süren bekleyiş adaylarda ekşi bir tat mı bırakıyor?
Bir bebek, anne adayıyla ilk baş başa kaldığı an neler hissedilecek, neler yaşanacak? Sosyal çalışanlar kapıyı kapattıktan sonra kulaklarını kapıya dayayıp dinliyorlar, heyecanla... Alice’in bebeğiyle baş başa kaldığı sahne gözyaşlarını getiriyor.

En fazla bir saat
Film çekimleri için duyarlı yönetmen Jeanne Herry bebeklerin günde en fazla bir saat sette bulunmalarına karar vermiş. PUPILLE’in kurgusu usta işi, hem annenin, hem sosyal görevlilerin, hem de bebeğin kaderi mükemmel bir paralellikle anlatılıyor.

Her şeye rağmen PUPILLE bir dokümanter değil. Fransa’daki evlat edinme sisteminin limitlerini ve çalışanların özverilerini anlatan film, çocuklara verilen değeri de, çocukların daha güzel hayatlara layık olduğu gerçeğini de başarıyla vurguluyor. Fransız sinemasında ilk kez PUPILLE filmiyle bebeklerin de birer insan olduklarının altı çiziliyor. Bebeklere, çocuklara verilen değer göz yaşartıyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon