Çizme sağa kaydı

Avrupa’da aşırı sağcı-popülist, göçmen ve AB karşıtı siyasetin yükselişi İtalya’da da devam etti. Parlamento seçimlerinde sağcı, AB karşıtı söyleme sahip partiler sandıktan güçlenerek çıktı.

Yayınlanma: 05.03.2018 - 23:26
Abone Ol google-news

Katılımın yüzde 73 olarak açıklandığı seçimde Berlusconi liderliğindeki sağ ittifak yüzde 36 oy aldı. Sağ ittifakta en çok oy ise yüzde 17.5’le Salvini (üstte) liderliğindeki ırkçı Birlik’in. Salvini’nin teşekkürlerini sunduğu Fransız aşırı sağcı lider Marine Le Pen’den “AB kötü bir akşam geçirdi” mesajı geldi. Fransa Avrupa İşleri Bakanı ise “Büyük göç akını ile karşı karşıya kalan İtalya, AB tarafından terk edilmiş hissediyor. Avrupa’da geleneksel partiler yorgun” dedi.

ABD Başkanı Trump’ın aşırı sağ ve köktenci Katolik görüşleriyle bilinen eski başdanışmanı Steve Bannon, seçim günü Roma’daydı. İtalyan gazetecilerin “Neden buradasınız” sorusuna “Çizmede Trump zaferi öncesinin havasını alıyorum” yanıtını veren Trump’ın eski sağ kolu, sözüne “İtalya şu anda dünyada popülizmin en önde giden ülkesi” diyerek devam etti ve ekledi: “İtalya’da bu seçimler küresel popülist hareket için kilit önemde. Çizme popülizmlerin lider ülkesi. Popülist partilerin (5 Yıldız-5*- Hareketi, Birlik/ Lega Partisi, İtalya’nın Biraderleri ve Berlusconi’nin ‘Forza Italia’sı) oyları kamuoyu yoklamalarında yüzde 65’e varıyor. Hepsi de düzen karşıtlığının temsilciliğini yapıyorlar. Şu ara Avrupa’da uzun bir süre kalıp ‘popülist enternasyonal’in temellerini atmak istiyorum.”

Avrupa’nın kâbusu

Birlik/Lega lideri Matteo Salvini ile yakın ilişkileri olan Bannon hedefi tam 12’den vurdu. Dün sabaha karşı açıklanan sonuçlar, Bannon’un en cömert öngörülerini de arkada bıraktı. İtalya da popülist partilerin toplam oy oranı yüzde 68.3’e ulaştı. Berluconi’nin partisi “Forza Italia” dışında, “Bannon barajı”nı aşan partilerin hepsi ezcümle Avrupa, küreselleşme ve statüko karşıtı. Popülizmlerin kayıtsız şartsız zaferi bu nedenle Avrupa ve ülkedeki kurulu düzen aktörleri için kâbus oldu.

‘Milli Cephe’nin zaferi

Başlı başına 5*’ın, parti olarak kaydettiği zafer, kâbusu katmerliyor. 2013’te katıldığı ilk seçimde İtalyanların dörtte birinin oyunu almayı başaran 5*, parlamentonun alt kanadında sağladığı yüzde 33’lük oyla artık her 3 İtalyan’dan birinin oyunu alıyor. Böylece siyasetin temel sütununa dönüşüyor. Kendisini ne sağda, ne solda tanımlayan, biraz oradan, biraz buradan bir karma popülizm örneği olan ve tam ne olduğu anlaşılmayan 5*, seçimin bu itibarla bir numaralı kazananı. İkinci kazanan beri tarafta, yüzde 17.5 oy oranıyla Matteo Salvini’nin aşırı sağ Birlik/Lega partisi oluyor. Beş yıl önce yüzde 4’te kalan Le Pen ve Orban (Macaristan Başbakanı) çizgisindeki partinin oylarını astronomik bir yükselişle 4 mislinden fazla katladığı görülüyor.

Salvini’nin “ruh ikizi” Giorgia Meloni’nin, ulusal kimlik değerlerini savunan göçmen karşıtı “İtalya’nın Biraderleri” partisi de keza beş yıl önceki yüzde 1.95’lik marjinal oy oranından bugün yüzde 4.3’e sıçrıyor. Popülistler içinde en “sistem yanlısı” olan Berlusconi’nin “Forza Italia” partisi ise geçmişteki hâkim konumundan yüzde 14’e düşüyor.

Berlusconi’nin ‘son kullanımı bitti’

Berlusconi’nin oy kullandığı sandıkta liderin önünü keserek, üzerinde “Senin son kullanma tarihin bitti!” yazan çıplak göğüsleriyle olay olan FEMEN aktivistinin öngörüsü böylece doğrulanmış oluyor. İtalya bu seçimle “Berlusconi yıllarını” geriye dönüşsüz biçimde arkada bırakıyor. Geçen seçimde “Özgürlük Evi” adı altındaki bir oluşumla yarışa damga vuran medya patronu, başından geçen tüm skandallara rağmen hep İtalyan siyasetini şartlayan başat konumunu muhafaza etti. Bugün durum tersine döndü. Türk siyaset jargonuyla tam, “milli cephe” olarak adlandırılabilecek İtalyan sağının en güçlü ve başat partisi bundan böyle Berlusconi değil, Salvini. Salvini liderliğindeki cephenin (Birlik/Lega, Forza Italia, İtalya’nın Biraderleri) toplam oyları yaklaşık yüzde 36’ya erişiyor. “Kazanan parti” 5* olurken, “kazanan ittifak” da böylece “İtalyan usulü milli cephe” oluyor. İtalya’da siyasetin tüm referansları değişti. Ama sandıktan hiçbir hükümet formülü çıkmadı. Hiçbir parti ve ittifak sonuçta tek başına çoğunluk sağlamadı. Olası tüm koalisyon formülleri ise ortada ve tartışmalı.

RENZİ GİDİYOR

Popülistlerin zaferi beri taraftan karşıtını, seçimin tek geleneksel partisi “Demokrat Parti/Partito Democratico (PD)”nin hezimetinde buluyor. Geçen dönemde 4 İtalyan’dan 1’inin oyunu alan PD, 5 puanlık gerilemeyle yüzde 19’a düşüyor. Bu hezimetin çeşitli nedenleri var. Avrupa’nın tüm sosyal demokratları krizde. Ayrıca çok genç yaşta başbakan olan Matteo Renzi’nin “buldumcuk olması” ve “aşırı kibir” sergilemesi, başarısızlığın önemli bir nedeni. Ama en büyük neden “hizipleşme” ve “liderler arası çekişme”. Seçime aylar kala, Renzi muhaliflerinin PD’den koparak “Özgür ve Eşitler/Liberi e eguali” adı altında yeni bir parti kurması, tabuta çakılan son çivi oldu. Muhalifler bu hamleyle sandıkta yüzde 10’u bulmayı beklerken, yüzde 3’te kaldılar ve bu “hayaller ve gerçekler” tablosu sonunda sağ-popülist tsunami altına gömüldüler. Meteor hızıyla yükselen Renzi’nin liderliğinin sonu da gene meteor hızıyla geldi. Sabık merkez sol Başbakan yaşanan bozgun nedeniyle PD’nin kaptan köşkünü bırakıyor. Hükümetin kurulması ardından yapılacak önseçimlerde parti yeni genel sekreteri belirleyecek.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler