Cumhuriyet öğretmeni: Atatürk’ün yaptıklarını yeni görüyoruz

Öğretmenlerinin genç cumhuriyet için mücadelesinden etkilenerek kendisi de öğretmen olan Tangil, 42 yıl boyunca binlerce öğrencisine aktardığı Atatürk sevgisini ve anılarını anlattı.

Yayınlanma: 10.11.2018 - 21:18
Abone Ol google-news

 

1923 yılında Cumhuriyet ile birlikte doğan, harf devriminin ardından okula ilk giden çocuklardan ve yeni Türkiye’nin yetiştirdiği ilk öğretmenlerden Mebrure İnal Tangil, tanıklık ettiği tarihi Cumhuriyet’e anlattı. Atatürk'ü o yıllarda tanımadan sevdiklerini, O’nu karşılamaya gittiklerinde ilk görüşünü aktaran Tangil, 10 Kasım 1938'e ilişkin “Hiç unutamıyorum. Ilık bir sonbahar günüydü. Öğretmenler ve arkadaşlarımla okula gidiyorduk. O yolda birden Ata’nın öldüğü haberi geldi. Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim” diyerek anlattı. Öğretmenlerinin genç cumhuriyet için mücadelesinden etkilenerek kendisi de öğretmen olan Tangil, 42 yıl boyunca binlerce öğrencisine aktardığı Atatürk sevgisini ve anılarını anlattı.

Atatürk’ü karşılamaya gittik’

Subay babasının 5 çocuğundan 3.’sü olarak 1923’de Bitlis’de dünyaya gelen Tangil, Harf Devrimi’nin ardından babasının görev yaptığı Düzce’de okula başladı. Yeni Türk Alfabesi’nin ilk kuşak öğrencilerinden olan Tangil, 90 yıl öncesine ilişkin Atatürk ile ilk tanışmasını “İlkokulda bütün öğretmenlerimizle bizi Düzce’de Bolu Caddesi’ne götürdüler. Meğer Atatürk Bolu’dan İstanbul’a gidiyormuş ve onu karşılamaya gidiyormuşuz. Ben kim olduğunu da bilmiyordum. Atatürk’ü ilk olarak orada gördüm. İlkokulun son sınıfındayken, okulun büyük bir salonunda Atatürk, Atatürk’ün yaptığı büyük olaylar, savaşların olduğu bir sergi vardı. O aylarca durdu ve hiç kaldırılmadı. Oradan her geçişimde çok iyi izlediğimi hatırlıyorum. Sonra 5. sınıfta da okulun salonunda bütün çocuklar toplanmıştık ve 10. Yıl Marşı’nı öğrendiğimizi hatırlıyorum” diyerek anlattı.

 

 

10 Kasım 1938, ılık bir sonbahar günü’

Tangil, “En acılı günümüz” dediği 10 Kasım 1938’ü şöyle anlattı:

Ortaokulumuz Düzce’ye 2 kilometre uzaktaydı. Öğretmenlerle birlikte herkesle 2 kilometreyi birlikte yürür gider ve gelirdik. Fakat bir sonbahar günüydü. Hiç ama hiç unutmuyorum. Okula gelirken, ‘Mustafa Kemal Paşa ölmüş’ dediler. Hepimiz orada öğrendik. Çok ılık bir sonbahar günüydü. Okula geldik. Okulda bir yas havası. O’nun yaptığı işleri henüz yeni yeni görüyoruz ve tam tanımıyoruz. Fakat içime bir sancı girdi. Çok üzülmüştüm o gün. Okulda öğretmenlerimiz bize Paşa’yı anlattılar. İstiklal Savaşı’nı ve memleketimizin kurtuluşunu. Diğer yıllarda ise o günü bir yas günü gibi değil, Atatürk’ün yaptıkları ile andık hep.”

Öğretmenlerimiz bilinçli yetiştirirdi’

Ortaokulun ardından İstanbul Çapa Kız Öğretmen Okulu’na giden Tangil, o döneme ilişkin “O yıllarda Çapa’da ülkenin hep savaşa girme ihtimali ve okulun erken tatil edilme durumu konuşuluyordu. 2. Dünya Savaşı. Öğretmenlerimiz bizi daha bilinçli olarak yetiştirmeye çalışıyorlardı. Onları çok daha dikkatli dinledik o dönem. Bizi milli bayramlarda Fenerbahçe Stadı’na götürüyorlardı merasimlere katılıyorduk. Orada Atatürk ve Cumhuriyet hakkında çok büyük konuşmalar yapılıyor ve O yaşatılıyordu” dedi.

 

Öğretmenlik çok önemliydi’

Atatürk’e inanan binlerce öğrenci yetiştiren Tangil, öğretmenlik mesleğini seçmesi hakkında “O yıllarda öğretmenlik çok önemli bir işti. Cumhuriyet’in ilanından sonra öğretmenlik çok konuşulan bir meslekti. Hasan Ali Yücel’in bakan olduğu zamandı. Biz Düzce’de oturuyorduk. Babamı da kaybetmiştik ama annemin ‘devam edeceksin okula’ isteğiyle okudum. Oturduğumuz evin çevresinde hep öğretmenler otururdu. Bütün öğretmenlerimiz harika insanlardı” ifadelerini kullandı.

Atatürk’ün devrimlerini yaşadık’

Tangil, o zor yıllara ilişkin ise “Çapa’da öğretmenlerimiz bize Atatürk’ün sevgisini, başarılarını ve mücadelesini daha çok anlattılar. Atatürk’e karşı muazzam bir sevgimiz vardı içimizde. Atatürk çok büyük bir insan ve ulaşılamaz bir insandı. Atatürk’ün bütün devrimlerini yaşadık biz. Çağdaş bir Türkiye yarattığına şimdi çok daha fazla inanıyorum. İcap eden herşeyi yaptı Atatürk ve bunları 15 seneye sığdırmasına inanamıyorum” diye konuştu.

Türkiye’yi yoktan var etti’

Öğrendiği Atatürk’e ilişkin Tangil, “Atatürk’ü anlatamayacağım kadar çok sevdim. Vücudumun her zerresinin Atatürk olduğuna inanıyorum. Türkiye’yi yoktan var etti. Padişahlar devrini hep okuduk, anlattık da çocuklarımıza. Muazzam bir adam. Türkiye’yi bu hale getiren o yüksek duygusuna ve sevgisine inandığım için Atatürk’ü çok seviyorum. Ülkenin bugünkü durumuna çok üzülüyorum o yüzden” dedi.

Atatürk aydınlattı’

Cumhuriyet ile yetişen ilk kuşağın öğretmenlerinden Tangil, 21 yaşında başladığı öğretmenlik mesleğinden emekli olduğu 1986 yılına kadar çeşitli illerde binlerce öğrenciye Atatürk sevgisini aşıladı. Tangil inançlı bir genç olarak göreve başkadığı ilk öğretmenlik yıllarını şöyle anlattı:

Çapa’dan mezun olduğum sene öğretmenlere köy mecburiyeti kanununlaştı. Ben köye gitmek zorunda kaldım. Manisa’nın Eşme kazasının İnay köyüne gittim. Tren yolu üzerindeki istasyondan inince, biraz engebeli bir yoldan giderek sağ tarafta köyün dışında bir okuldu. Eski bir zeybek köyüydü. Yunanlılar’ın kaçarken yaktığı evler ve yıkıntıları halen duruyordu. Okulda göreve geldikten sonra bayram geldi. Okula bayraklar astım. Öğrencileri topladım. Veliler de merak edip geldiler. Atatürk’ü anlattım onlara. Ondan sonra akşamında da çocuklara da palamut dallarından meşaleler yaptık. Çocukların ellerine verdim. Köy de engebeli bir alandaydı. Köyün bir başından diğer başına fener alayı yaptık. Köylü hayran kaldı. Köyün bütün gençleriyle davul zurnalı bir şekilde zeybekler oynadık. O gece köyü yeniden Atatürk aydınlattı. 5 sene görev yaptığım o yerde, her sene milli bayramları çocuklarımla kutladım. Köylülere Atatürk’ü anlattım. ”

 

 

10 Kasım 1953...

Son yolculuğunu radyodan dinledik’

Atatürk’ün naaşının İstanbul’dan Ankara’ya taşındığı son yolculuğunu öğrencilere nasıl anlattığına ilişkin Tangil, “Atatürk’ün çok genç öldüğüne inanıyorum. Fakat yaptığı çalışmalara göre yine de nasıl yaşadığına şaşırıyorum. 10 Kasım Türk milletinin en acılı günü. O zamanlar herkez üzülür ağlardı. 1953 yılında Soma’da görev yaparken, Atatürk’ün İstanbul’dan Ankara’ya Anıtkabir’e nasıl taşındığı gün bütün okulun çocuklarımı sınıfta topladım. Madendeki okulda Atatürk’ü anlattım onlara. Atatürk’ün mücadelesini hissettirdim çocuklara. Bugün artık Atatürk artık ebedi olarak yatacağı, Türk Milleti’nin kalbi olan yere Ankara’ya taşındığını anlattım. Atatürk’ün taşındığı günü radyodan dillettim. Elimden geldiği kadar 10 Kasım’ı anlattım. Atatürk bedenen yok olsa da her Türk’ün kalbinde yaşaması gerektiğine inanıyorum. Atatürk’ü silmeye çalışanlar da yok olup gidecekler, buna yürekten inanıyorum...” ifadelerini kullandı.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler