Kadının sesi hep gür çıkar

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer kadınların kentte hep öncü olduğunu söyledi.

Yayınlanma: 13.06.2019 - 21:06
Abone Ol google-news

Sanatla, edebiyatla, tiyatro ile iç içe... Öyle ki; eşi ile 30 yıllık yol arkadaşlığı bir tiyatro kulübünde başlamış. “Tutkum” dediği siyasete girince evlilik yoldaşlığa dönüşmüş aynı zamanda. İzmir’in kucak açtığı Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer örnek aile fotoğrafı, entelektüel birikimi ve acil proje paketleri ile Cumhuriyet Ege’de konuğum oldu.

Sayın Başkan İzmir için dişi bir kent derler, siz nasıl tanımlarsınız? İzmir’in sizde nasıl bir anlamı var?

İzmir, adını tarihin ilk örgütlü kadın hareketi olan Amazonların kraliçesinden alıyor. Smyrna, bir Amazon kraliçesi. 1828 yılında İzmir’de Vali Hasan Paşa ekmeğin fiyatını artırdığında, zammın geri çekilmesi kadınların sokaklara dökülmesiyle gerçekleşiyor. Yine 1923’te ilk kez İzmir’de düzenlenen “İktisat Kongresi’’nde işçi ve çiftçi kadınların da olduğunu görüyoruz. Kongrede işçi kadınları temsilen konuşma yapan İzmirli Rukiye Hanım, Türkiye’de memleket işlerine kadınların da iştirak etmesinin ilk kez vuku bulduğuna dikkat çekiyor ve bu konuda memnuniyetini dile getiriyor. İzmir tarihi, böyle örneklerle dolu. Yani İzmir’de kadınların sesi hep gür çıkmış. Bugün de yine önder ve öncü konumdalar.

Daha önce de birçok defa anlattım. Seferihisar Belediye Başkanlığı görevim sırasında, kurduğumuz ilk kadın kooperatifinde sadece 8 kadın vardı. Sonra 90 kadına ulaştık. O 90 kadın, önce 8-10 tezgâhla yola çıktılar, sonra lokanta açtılar, ardından internet üzerinden ürünlerini satmaya başladılar ve pekmez imalat tesisi kurdular. Kadınların ekonomik hayattaki yeri güçlendikçe, bulundukları semtte, mahallede, köyde, nerede olurlarsa olsunlar hayatı da değiştiriyorlar. Bu, çok önemli bir şey. Refahın İzmir’in tüm semtlerinde, mahallelerinde ve köylerinde eşitlenmesinden söz ederken, burada kadınların rolü de belirleyici olacak. Bu nedenle kadınların hayatın her alanındaki ve ekonomideki yerinin güçlendirilmesi için çalışacağız. Kadın kooperatiflerinin kuruluşunu ve gelişimini teşvik edeceğiz. İzmir, kadınların özgürce yaşadığı bir kent olmakla beraber, ekonomik özgürlüklerini kazandığı, daha çok işgücüne katıldıkları ve eşitlik olgusunun yerleştiği bir kent olarak daha da güçlenecek.

İzmir’de otobüslerin direksiyonunda kadın şoförlerin bulunması yönünde başlattığımız çalışmamız da aynı düşüncenin ürünüdür.

İzmir’in caddelerinde dolaşıyorum, her yerde karşıma çıkıyor; “Aşkla İzmir” sloganı... İzmir’e de yakıştı doğrusu.

İzmir, tarihi boyunca ilklerin öncüsü olmuş bir kent. Batının en doğusu, doğunun da en batısı olarak Türkiye’nin kalbi olmuş adeta. 200 yıl önce Doğu Akdeniz çanağının en büyük ticaret limanı kenti. Böyle bir kent için canla, başla çalışmanın heyecanı o kadar yüksek ki, o yüzden “Aşkla İzmir” dedik. Bu şehir, içinde yaşayan herkesi kucaklarken, tarihi, kültürü, doğası, coğrafyası ve yaşam kültürüyle adeta aşkla kendine bağlıyor. Sadece bu şehirde doğmuş olanlar değil, zaman içinde gelip yerleşmiş olanlar da aşkla, tutkuyla bu şehre bağlanıyorlar.

En çok taksicilerle konuşuyorum. Sorunumuz trafik diyorlar. Önceliğiniz ne olacak?
İzmir’in trafiğini rahatlatmak en temel önceliklerimiz arasında. Raylı sistem ağını iki kat artırma hedefimiz var. Bugün 180 kilometreye ulaşan raylı sistem ağını ilk etapta 340 kilometreye çıkaracağız. 2022 yılı başında tamamlanması hedeflenen Narlıdere Metrosu devreye girdiğinde sadece hat üzerinde değil, durak çıkışlarına yapılacak otoparklarla da kent içindeki trafikte rahatlama sağlanacak. Buca Üçyol Metrosu ve Çiğli Tramvayı’nın plan ve bütçeleri hazır. Ankara’dan onay gelir gelmez hemen başlayacağız. Trafiği üç ayrı noktada yeraltına alacağız. Alsancak Garı önü, Basmane Garı, Karşıyaka Vapur İskelesi önü. 111 noktada kavşak düzenlemeleri yapmak ve akıllı trafik sistemini daha etkin hale getirmek de önceliklerimiz arasında. Ayrıca havaray sistemini Türkiye’ye getirmeyi hedefliyoruz. Trafiği rahatlatmak üzere yeni iskele ve gemilerle deniz ulaşımını da güçlendireceğiz. Bisiklet ve yaya ulaşımını da artırarak kent içinde çevreci ve sağlıklı alternatifleri teşvik edeceğiz.

Seferihisar’da hayata geçirdiğiniz çocuk meclisi çok konuşuldu. İzmir’in kadınları ve çocuklarına, dar gelirli ailelerine yönelik bir girişiminiz var mı?

Bir şehir, halihazırda içinde yaşayanlara “iyi bir ruh hali” verebiliyorsa, bunu artırmak, çoğaltmak ve yükseltmek, daha da önemlisi bu iyi ruh halini, kentin kılcallarına, tüm kesimlerine yaymak pekâlâ mümkün. Herkesin yaşamaktan mutlu olduğu bir kentten söz ettiğimizde ise, “keyifli şehir” vurgusunun ötesine geçiyoruz.

Bu, “tarımla uğraşanların en çok mutlu olduğu şehir İzmir olacak” demek. Kooperatifleri desteklemek ve üreticiyi teşvik etmekle ilgili çabamız bu vizyonun altında saçaklanıyor.
Bu, aynı zamanda “kadınların en çok mutlu olduğu şehir İzmir olacak” demek. O zaman, kadınların sadece özgürce yaşadığı bir kentten değil, ekonomik özgürlüklerini kazandığı, daha çok işgücüne katıldıkları ve eşitlik olgusunun yerleştiği bir kentten söz etmiş oluyoruz.
Bu, aynı zamanda “engelli ve yaşlıların, genç ve çocukların en çok mutlu olduğu şehir İzmir olacak” demek. Engellilere yönelik desteklerin artırılması, genç işsizliğin azaltılması için kentteki istihdam olanaklarının geliştirilmesi, Çocuk Belediyesi ve Çocuk Köyleri gibi projelerimiz de bu fikirden güç alıyor.

İzmir, pekâlâ dünyada “insanların mutlu olarak yaşadığı kent” olarak tanınabilir. Çünkü refahın artırılması ve kentte bu refahın eşitlenmesinden bahsederken, böyle bir ortak başarı hikâyesinin yazılabileceğine inanıyoruz.

Örneğin Seferihisar’da başlattığımız Masal Evi projesini İzmir’in ilçelerine yayacağız. Şimdi bu projeyi İzmir’e taşıyacağız. İzmir’de de farklı bölgelerde Masal Evi açacağız. Türkiye’de ilk olan Çocuk Belediyesi’ni de İzmir’de ilçelere yayacağız.

Dar gelirli vatandaşlarımızı rahatlatmak zaten önceliklerimizin başında geliyor. İzmirlilerin 06.00-07.00 ile 19.00-20.00 saatleri arasında toplu ulaşımdan yüzde 50 indirimli yararlanmasını sağlayan “Halk Taşıt” uygulaması başladı. Ayrıca 1 Temmuz 2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, konutlarda uygulanan 2 kademeli (0-20 metreküp, 20 metreküp ve üstü) tarife, vatandaşlarımızın lehine düzenlenerek üç kademeli (0-13 metreküp, 14-20 metreküp ve 21 metreküp ve üstü) tarifeye geçecek.

Bugünden baktığınızda 5 yıl sonraki İzmir’i nerede görüyorsunuz? Neler değişmiş olacak?
Hedefimiz, 5 yıl sonra sadece İzmir’de değil, Türkiye’de değişim yaratmak. Çünkü İzmir’de yazacağımız bu hikâyenin tüm Türkiye’ye önderlik edeceğine, yol göstereceğine inanıyoruz. Bu 5 yıl içinde yerelden ve tabandan yükselen bir sesin dalga dalga nasıl yayılabileceğine tanık olacağımıza inanıyorum. Bunu yapabileceğiniz yegâne şehirlerden biri İzmir. Bu kent, uzlaşma ve bir arada yaşama kültürünün, bir ekonomik kalkınma modelinin örneği olarak Türkiye’ye umut verecek. Çatışma kültüründen uzlaşma kültürüne geçişin önündeki en büyük engel refah eşitsizliğidir. Artan refah ve eşit yaşam kalitesi, bireysel toleransı yükseltir. İzmir’den Türkiye’ye umut olmak derken, aynı zamanda bir zihniyet değişimine, kendi kendini yeniden üretecek, gelişerek yayılacak yeni bir anlayışa işaret ediyoruz.

Ege’de Muğla ve Aydın gibi iki önemli Büyükşehir ile temastasınız... Birlikte tüm bölgeye yönelik bir plan ya da işbirliği düşünceniz var mı? Ege’yi bir bütün olarak değerlendirmeye, kentler arasında kültür ve turizm başta olmak üzere işbirliğini geliştirmeye ihtiyaç var.
Bizim önceliklerimizden bir tanesi de yerel, bölgesel, uluslararası işbirlikleri ve ittifakları artırmak olacak. Sadece Muğla ve Aydın değil, Ege bölgesindeki diğer şehirlerle, hatta Türkiye’de farklı kentlerle ortak projeler geliştireceğiz. Küresel sorunlara yerel çözümler üretebilecek iş birliği çabası yükseliyor. Örneğin İstanbul, İzmir ve Ankara’da ortak projeleri hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bizim Masal Evi projemizi İstanbul ve Ankara’nın da yapmasını istiyoruz. İstanbul’da Ekrem Bey’in sunduğu Kent Enstitüsü projesi de Ankara’da, İzmir’de hayata geçsin istiyoruz. Kooperatiflerden aldığımız ürünleri de sadece İzmir’de değil, Ankara’da ve İstanbul’da da doğrudan doğruya tüketicilerle buluşturacağız.

Seçim sürecinde sizin önünüzü kesmek için etik dışı girişimlere hatta iftiralara tanık olduk. Siz son derece kibar bir insansınız. O süreci de dikkat ve özenle yönettiniz. Bugün baktığınızda kırgınlıklarınız var mı?
Kırgınlığım yok diyemem. Ancak bunun beni aşağıya çektiğini de söyleyemem. Çünkü eninde sonunda yazacağımız ortak başarı hikâyesine herkesin dahil olacağına inanıyorum. Hepimiz aynı gökyüzünün altındayız ve bizi birleştiren çok şey var. Bir arada olursak, o kadar çok şeyi başarabiliriz ki. Neden daha iyi bir hayatı beraber inşa etmeyelim? Neden ötekileştiren, kutuplaştıran siyaset diline mâhkum olalım? Bunu değiştirme gücüne sahibiz.
Özellikle yerel yönetimde, siyasette bu gibi ayrışmaların kimseye bir faydası dokunmuyor. Çünkü farklı geleneklere, eğitim seviyelerine ve siyasal tercihlere sahip insanları bir araya getirerek, özünde eşitlik idealini ve özgürlüğün ana felsefesini barındıran kentler, öncelikle bu yapıları gereği merkezdeki siyasetin ötesine geçen bir anlayışa sahip olmak zorunda. O nedenle hep “ortak akıl” diyoruz. İzmir’de ekmeğimizi hep beraber büyüteceğiz derken de bunu kastediyoruz.

Eşiniz Seferihisar’da özellikle kooperatifçilik alanında yaptığı çalışmalarla gündemdeydi. Size siyaseten de büyük destek oluyordu. Hanımefendi Büyükşehir’de neler yapıyor, yeni projeler var mı?
Neptün Hanım, Seferihisar’da kadınların bir kooperatif çatısı altında örgütlenmesi başta olmak üzere tarımsal kalkınma konusunda çok önemli çalışmalar yaptı. Bugün de İzmir Köy Koop Yönetim Kurulu Başkanı olarak tarım ve kooperatif örgütlenmesinin yaygınlaşması, bu konuda kadınların rolünün artması için çalışıyor. Bu kapsamda yeni projeler elbette var ama bu konuda kendisinin konuşması daha doğru olur diye düşünüyorum.

Başkan seçildikten sonra çok yoğun bir görüşme/ziyaret trafiğiniz oldu. “Hayırlı olsun” ziyaretleri hâlâ bitmedi ve ciddi zaman alıyor. Kızlarınız durumdan şikâyetçi değil mi?
Ne eşim ne de kızlarım şikâyetçi. Elbette birlikte daha fazla zaman geçirmek istiyorlar; ancak onlar da en az benim kadar heyecanlılar. Daha gençlik yıllarımda, 40 yaşına gelince siyasete atılmayı ve bu memleket için çalışmayı bir ideal olarak önüme koymuştum. Çünkü, hayatı dönüştürmek için elinizi taşın altına koymanız gerekiyor. Ben bunun için siyaset yaptığımı her fırsatta dile getiriyorum. Üstelik bunu İzmir’de yapmak o kadar motive edici, heyecan verici ki. Ailem de benimle aynı hisleri paylaşıyor. O yüzden çok mutluyum.

Bir kelime, bir cümle

Sizinle birkaç sözcük paylaşacağım; tek kelime ya da cümle ile ne ifade ettiğini söyler misiniz?

Göztepe?

İZMİR’İN EN ÖNEMLİ. SEMBOLLERİNDEN BİRİ.

23 Haziran?

DEMOKRASİ ZAFERİ.

Seferihisar?

BAŞARI HİKÂYESİ.

Aşk?

İZMİR.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler