Cünayetlerin faili meçhul kalmadığı...

Şükran Güldal Mumcu

Yayınlanma: 29.10.2014 - 12:02
Abone Ol google-news

Herkesin insanca, uygarca yaşamasını, sömürülmeden, cinayet gibi kazalarda ölmeden
çalışmasını sağlayacak bir işinin ve gelirinin olduğu… Gelirin adaletli dağılıp verginin adil toplandığı…
Sağlığın, eğitimin herkesin kolayca ulaşabileceği, ticarileşmemiş bir sosyal devlet hizmeti olduğu… Dokuz yaşındaki kız çocuklarının “yetişkin” değil çocuksayıldığı, ezberletmeyen, itaate zorlamayan, düşündüren, merak ettiren, sorduran, sorun çözdüren, ara eleman değil, hurafelerle bağını tamamen koparmış, çağdaş ve modern düşünceli “mucit”, bilgin, sanatçı yetiştiren bir eğitimin
verildiği… En azından kendine yetecek modern, üretken, verimli
tarımı, sanayisi, ekonomisi olan… Parlamentonun, her konunun, her sorunun özgürce ve olgunca tartışılıp incelendiği ve gerçekten tamamen kendi kurumsal ve anayasal iradesiyle “yasa koyan” bir organ olduğu… Yürütme organının, hukuki tanımına uygun olarak sadece devleti ve ülkeyi idare ettiği…
“Yürütmediği…”
Yurtsever aydınların suikasta uğramadığı, cinayetlerinin faili meçhul kalmadığı…
Yargının, herkesin, “Ankara’da yargıçlar var” demekte tereddüt etmediği gerçek bir adaleti
dağıttığı… Suç işleyenin mutlaka cezalandırıldığı, masum olanın da makul şüpheli sayılma
endişesiyle değil, hukuka ve yargıya güvenerek yaşadığı…
Yargıçların sadece “Türk milleti” adına karar verdiklerini hiç unutmadığı… Kimseden de
korkmadığı…
Ve yasama, yürütme, yargıdan hiçbirinin diğerine üstün değil birbirine eşit olduğu; birbirini
denetleyip dengeleyerek otoriterliğe geçit vermediği…
Halkın kaynaklarını harcama durumunda olanların, harcadıklarının halka ait olduğunu hiç
unutmadan alçakgönüllülüğü ve hesap verebilmeyi temel ilke edindiği…
Kadınların hor görülmediği, aşağılanmadığı ve sadece doğurganlığıyla ön plana çıkarılmadığı,
dört duvar arasında tutulmadığı, ilkel, yabani duygularla acımasızca öldürülmediği…
Yurttaşlarıyla barışık olan, yurttaşların da birbiriyle barışık olduğu… Eşitliğin, demokrasinin,
özgürlüğün, özgür düşüncenin ayrımsız egemen olduğu… Herkesin kendi kafasının
içindekini rahatça, korkmadan ifade edebildiği…
Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinin hiç unutulmadığı, kimsenin emir ve
talimat vermeye, hele aşağılamaya cüret edemediği…
Türkiye’yi bir vazo gibi parçalayıp paylaşmak isteyenlere Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ni kurarak, Kurtuluş Savaşı’nı kazanarak, Lozan Antlaşması’nı imzalayarak,
Cumhuriyeti ilan edip devrimleri yaparak cevap veren kurucularına minnet ve saygı
duyan, onları hiçbir zaman unutmayan ve unutturmayan, onlardan öğrendiği yurt
sevgisi, laiklik ve tam bağımsızlık bilincini asla yitirmeyen…
Bütün dünyanın saygı duyduğu, uygar, onurlu, itibarlı bir cumhuriyet…
Biz böyle bir ülkede, böyle bir cumhuriyetin içine doğmuştuk; ona sahip çıkmayı, geliştirerek
21’inci yüzyılın cumhuriyeti haline getirmeyi de çok iyi biliriz. Bundan kuşku duyulmasın…
İçimizdeki Cumhuriyet Bayramı coşkusunu kimsenin söndüremeyeceğini, kutlamalarımıza
kimsenin engel olamayacağını, yurttaş olarak en iyi siz bilirsiniz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hepimize kutlu olsun.
                                                                                    İzmir Milletvekili/TBMM Başkanvekili


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler