Depreme karşı savaşın her taşında var

Mete Akalın’ın, İTÜ öğrenciliğiyle başlayan, deprem yıkımlarına odaklı Oda Başkanlığına, sol siyasal, kültürün her alanına uzanan toplumsal yaşamından...

Yayınlanma: 28.12.2019 - 02:00
Depreme karşı savaşın her taşında var
Abone Ol google-news

Mete Akalın, Köy Enstitülerinin içinden çıkan çocukluğundan kazandığı değerlerle, inşaat mühendisliği, depreme karşı savaşımda, TMMOB örgütlülüğü çatısı altında her görevi üslenmekle yetinmemiş. TİP’in kuruluşundan, ülkenin akla gelebilecek çevresinde ulaşabildiği her toplumsal, kültürel, meslek örgütlenmelerinde, eylemlerde etkin rol almayı seçmiş. Toplumsal sorumlulukla, insan haklarına, her tür güzelliğe, hak hukuka karşı duruşu görev bilmiş..

Mete Akalın ile karşılaşmalarımız aslında Harun Karadeniz’in 1968 İTÜ Öğrenci Birliği Başanlığı yıllarına uzanır. Ama o yıllardan günümüze Mete Akalın’ın, inşaat mühendisliği uzmanlık çalışmaları, en çok da o günlerden bugünlere, şube yöneticiliği, en genç seçilmiş İnşaat Mühendisleri Odası Başkanlığı da içinde.. Yine bilinen her ölçekte o tarihlerden günümüze yaşanmış küçüklü büyüklü depremlerimiz, İstanbul yoğunlukları da olmak üzere, tümünü kapsayan meslek örgütlerinin ortak bilimsel çalışmaları, rapor hazırlanmaları, tartışmalarının da odağında yer aldığı için elbet depremlere dönük önceliğimiz olmalı değil mi?

Ülkemizin deprem gerçeklerini yüzümüze çarpan söz konusu raporları raflar almaz. Ben bile kimilerinde TMMOB çatısı altında deprem sonrası inşaat başta ilgili mühendislik uzmanlık alanlarından heyetlerin, büyük depremler sonrası yaptıkları, bölge bölge, bina bina taramalara kaç kez katıldığımı, birinci ağızdan ilk değerlendirmelerine kulak misafiri olduklarımın haberleri üzerinden, sonrasında sonuç raporarlar üzerinden de, gazeteye yansıttığım özetin özeti yazı dizilerinin sayısını sayamam..

Bir söyeşiye sığdırılabilecek, özetin özeti sonuç değerlendirmeler için Mete Akalın’dan öncelikli notlarını rica ettim.. Mayıs 2018 İnşaat Mühendisleri Odası genel kurulunda yaptığı konuşmanın içeriği dikkatimi çekti. “İtiraf ediyorum ülkemin bugünlere gelişinin sorumlusu benim Neden mi?”başlıklı, çarpıcı konuşmasından yine kimi satırbaşlarını ancak paylaşabileceğim..

Akalın, 2014 genel kurul konuşmasında ülkemizi düze çıkaracak düşlerini anlatmış.. “Mühendisliğin gereği geleceğe yönelik düş görmek değildir” vurgulamasını yapmış. Düşlerine, gerçeğin gereklerinin yapılması halinde, bir altı yıl sonra, 2020’li yıllarda ulaşılmış olması gerekli, deprem güvenliği ortamını, kentsel ve kırsal insanca gelişmiş olması beklenen yaşam koşullarını, katmış.. 2018’de tam tersine gidişin, deprem riski tehdit boyutlarının katlanması gerçekleriyle yüzleşmiş olarak da sorumlu mühendislik alanları adına, düş görmüş omaktan geri adım atarak sorumluluk sorgulamasına geçiş yapmış..

“Gerçeği, ama yarının kucağındaki gerçeği görüp de yeterince anlatamadığım için./ Düşlerimi gerçekleştirme örnekleri vermek üzere harekete geçemediğim için./ TMMOB’nin kuruluş amacının (o günün iktidarının geleceğe yönelik niyeti ne olursa olsun) ‘Ülkeyi planlamak’ olduğunu sıkça hatırlatmama karşın, bunun küçük bir modelini oluşturamadığım için./ Yedi yıldır sözünü etmeme karşın bir Anadolu köyünde üretim ve eğitim kooperatifi kurup üretimi kentlerdeki tüketim kooperatiflerine yönlendiremediğim için..

Biz solcular biraz tuhafızdır. Kendi dışımızdakiler olumlu bir iş yapınca abartarak seviniriz... Oysa bazı sağcılar düşmanca bakar kendi dışındakilerin olumlu adımlarına...”

İSTANBUL VE DEPREM

Akalın, zorunlu olarak bir kez daha doğrudan, meslek, örgüt sorumlulukları gereği yıllardır yapılmış bilimsel çalışmaların en anlamlıları, sayısız çalışma ve raporların satırbaşlarını, kitaplaşmış kaynakları sıralıyor.. “İstanbul ve deprem konusu, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminden beri gündemden düşmüyor. Ülkemizin herhangi bir yerindeki depremin ardından ürküntüye kapılıyoruz ama bir süre sonra unutuyor ve oturacağımız kontumuzun gene banyo seramiğini, yer döşemesini, kapı doğramasını ön plana çıkarıveriyoruz.

17 Ağustos 1999 depreminin ertesi günü odamızda toplanıp ne yapabileceğimizi konuşmuştuk. Önce İstanbul’daki yapı envanterinin çıkarılması, İstanbul’un bölgelere ayrılması, inşaat evanterinin çıkarılması, gerekirse ön gözlem konusunda hızlı eğitimden geçirilmiş inşaat mühedisliği ve mimarlık öğrencilerinin de katılmasıyla hızlı atama yapılması zorunluluğundan söz etmiştik. Belediyeler, üniversiteler, meslek örgütlerimiz bu konuda seferber edilmeliydi. Teknik seferberlik yurttaşlık dayanışmasını da yükseltecekti. Aradan geçen yıllarda bunlar başaramadı. Kentsel dönüşüm projeleri genelde rantsal bölüşüm projelerine dönüştü..

Geçmiş depremler sonrası taramalarımız, raporlara yansıyan saptamalarımız yeterince öğretici, ders verici. Doğanın darbesi, betonarme yapılaşmalarda yapılmış hataları çok çıplak ortalığa saçıyordu. Benzer sorunları katlayan hatalara izin verilmemesinden başka gerçekçi çözüm olabilir mi?

Kamu yararı adına, insan odaklı planlama çok ama çok gerçekçi. Habitat raporunu hazırlayan ekibin içinde olduğumuz için, oradaki tezimizi yinelemekte yarar var. Kentlere akının tersine dönüştürülmesi. Doğru bir kırsal kentleşme planlamasına yönelme önceliklerimiz. Yolları, köprüleri, altyapı tesislerini, siloları, soğuk hava depolarını, sanayi yapılarını doğru yapabilmek inşaat sektörü için de yeni ve sağlıklı iş alanları yaratabilmek demektir.

İstanbul’da beklenen depreme dönersek, hâlâ, katlanmış deprem tehdidi gerçeğinde sağlıklı yapı envanterinden işe başlamak noktasındayız. Bina güçlendirmelerinde geçmişte çok yanlış yapılmış işlerden de dersler çıkarmış olmalıyız. Hiçbir şey yapılmadan ayakta kalabilecek bir binada ‘yumuşak kat’ olarak bilinen yapılmış hatalar, kaçak, ranta dönük işlerin sonlandırılması kaçınılmazdır.. Kuşkusuz tümü birden gerçek bir demokrasiye geçişi kaçınılmaz kılıyor..”

TEKNİK GÜÇ DERGİSİ YILLARI

Teknik Güç Dergisi İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası’nın depreme dönük tarihi çalışmalarına katkı vermek üzere yayın yaşamına sokuldu. Ben de ilk 6 ayında, Cumhuriyet’e geri dönüşüme kadar, kuşkusuz toplumsal destek amaçlı sorumlu müdür ve röportajların yazarı olarak görev almıştım. Genel sekreter Ersin Arıoğlu ünlü dayanıklı beton araştırmaları çalışmalarının başında, depremlerde yıkımlara yol açan bir yaranın kapanmasında çok etkili rol oynayan bilimsel çabaları için, inşaatların önünde yanlış betonarme harcı çakılmasından, inşaat betonlarının kırılmasına uzanan yoldaki verilerin peşinde gece gündüz koştururken, Mete Akalın, daha sonra uzun sürecek yöneticilik görevleri de içinde, mühendisliği, haklarını hedef alan inşaat patronları, sermaye kültürüne karşı savaşımda öncülük yapıyordu. Teknik Güç’te yayımlanmış birkaç çarpıcı karikatürü ile, darbe ortamından alan güç sermayenin, mühendisleri nasıl da bilime aykırı çalıştırma koşullarına çekmek için savaştıklarının eleştirisini okuyabilirsiniz..

ELİNİN UZANDIĞI HER YERDE VAR

Görüldüğü üzere Mete Akalın’ın, Harun Karadeniz ile birlikte başlayan inşaat mühendisliği öğrencilik, devrimcilik yıllarından, 1965’te ilk oy kullanırken, TİP’e oy vermesi sürpriz olabilir mi? Üstelik hem TİP üyesi, hem de sandık görevlisi.15 milletvekili çıkarma başarısının coşkusu. Urfa’da Harran Ovasında köylülerle hem sohbet ediyor hem de fotoğraf ve flim çekiyorlar. Bir köylü dayanamıyor; “Nefes tüketmeyin arkadaşlar. Ağanın silahlı adamlarını sandık başından çekebilirseniz, biz biliriz kime oy vereceğimizi..” diyor.

Yeri geldiği için Mete Akalın, hemen baştan sonuna içinde toplumsal sorumluluklarıyla var olup katkılar yaptığı Gezi günlerine, 29 Mart seçim sonuçlarına ulaşan geçişler yapıyor. Sandık başlarının tutabildiği seçim sonuçları ile tulamayanlar arasındaki çarpıcı kıyaslama sonuçlarından aktarımlarını paylaşıyor. Gece 01.00 civarında sandık sonuçlarına bakıp seçim kazanmış olduklarının güveni içinde evlerine gidenlerin düştükleri tuzaklardan örnekler veriyor. Kadınlar ve gençlerin örgütlülüğünün sabah ve sonraki itiraz süreçlerinde sıkı tutulduğu bölgelerdeki soldan yana başarılı sonuçlarla karşılaştırıyor..

İnşaat Mühendisleri Odası’na en genç yaşta seçilme rekoru da var. 1971 yılı mart ayında 27 yaşında oda başkanı oluyor. Sonrasında çok sıkı mühendislik çalışmaları, 1979’da başlayan Libya macerası var. Büyük şirketler ya da arkadaşlarıyla birlikte kurdukları mühendislik şirketleri eliyle uzun soluklu, inişli çıkışı, elbette çok zorlu çalışma koşulları içinde geçiyor. 2004’ten sonra Marmararay projesinde tasarım müdürü oluyor. Tüm dönemlerde meslek örgütlenmelerinin içinde hep üstüne düşenleri yapmanın peşinde. Son tanıklıklarımın içinde Gezi eylemleri ve sonrası parklardaki sosyal etkinliklerde birikimlerinin katkılarıyla üstlendiği roller de var ki.. Belki anılarını, zenginliklerini kitapla paylaşır da daha çok yararlanabiliriz. Her ne kadar şimdilerde emekliliğin keyfini çıkardığını iddia ediyorsa da, doğru olmadığı toplumsal sorumluluklarıyla doğrudan içinde olduğu eylemlerle kanıtlanıyor.

SON SÖZ NİYETİNE

Akalın, İstanbulumuza ihanet edildiği gerçeğinin tepedeki yetkili tarafından itiraz edilmiş olduğunu anımsatıyor. Tartışmalara nokta koyarken de:

“‘Kanal İstanbul’ adı verilen ‘çılgın ihanet projesi’” için söylenebilecek her şey TMMOB’ye bağlı odalarımız ve gerçek bilim insanları tarafından tüm ayrıntılarıyla söylendi. İstanbul Belediye Başkanımız da bu çılgınlığı doğru değerlendirerek kesin karşı çıkışını ortaya koydu. Yaratacağı felaketi önlemek halkımızın örgütlü tepkisine bağlıdır diye düşünüyorum. Ben de TMMOB koordinasyon kurulumuzun hazırladığı dilekçeye imza vermeye gidiyorum..” diyor.



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler