Genel kurulda tarikat gerginliği

Çevre Yönetimi Genel Müdürü Lütfi Akça'nın Orman Köyişleri Genel Müdürü Hüseyin Karaosmanoğlu'nun elini öpmesi CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin "Bürokrat bürokratın elini öpüyor. Yaşça büyük değil, tarikat büyüğü mü merak ettim" tepkisine yol açtı.

Yayınlanma: 19.12.2009 - 10:37
Abone Ol google-news

TBMM Genel Kurulu'nda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 2010 yılı bütçelerinin görüşülmesine başlandı.

Meclis Genel Kurulu'nda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı bütçelerinin görüşmelerine devam ediliyor. Görüşmelerin başladığı sırada ise genel kurul'da ilginç bir el öpme sahnesi yaşandı. Bakanlığının bütçe görüşmeleri nedeniyle Genel Kurul salonunda bulunan Çevre Yönetimi Genel Müdürü Lütfi Akça, bakanlığının bir başka genel müdürü olan Orman Köy İşleri Genel Müdürü Hüseyin Karaosmanoğlu'nun elini öptü. Çevre Genel Müdürü'nün kendinden daha genç bir genel müdürün elini öpmesi, CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin gözünden kaçmadı. İnce oturduğu yerden ayağa kalkarak tepkisini "Baktım bürokrat bürokratın elini öpüyor. Yaşça büyük değil, tarikat büyüğü mü merak ettim" sözleriyle ortaya koydu.

Oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Nevzat Pakdil ise İnce'nin tepkisini gülerek karşıladı.

 

"Orman yangınlarında yanlış bilgi veriliyor"

CHP Mersin Milletvekili Vahap Seçer, Çevre ve Orman Bakanlığı bütçesi üzerinde görüşlerini ifade ederken, orman köylülerinin sorunlarına değindi. Son yıllarda AKP iktidarının uyguladığı politikalar nedeniyle orman köylüsünün kente göç etmek zorunda kaldığını söyledi. Seçer, ağaçlandırma faaliyetleri ve ormanlarda yapılacak diğer işlerde önceliğin özel sektöre değil, orman köylüsü ve kooperatiflerine verilmesini istedi.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun Türkiye ile Akdeniz ülkelerindeki orman yangınları sonucu tahrip olan alanla ilgili kıyaslamasının çelişki içerdiğini belirten Seçer, ''Sayın Bakanın Komisyondaki sunuşuna göre Akdeniz ülkelerinde yangınlar sonucu zarar gören alan yüzde 1-5 arasında değişirken, Türkiye'de bu oran, binde 32 olarak sunulmuştur. Bu, büyük bir çelişkidir'' dedi.

Türkiye'de her yıl ortalama 2 bin orman yangını çıktığını hatırlatan Seçer, ''Ancak ne gariptir ki yanan alan azalıyor. Ya bürokratlar Bakan'a yanlış bilgi veriyor ya da sayın Bakan bilerek kamuoyuna yanlış bilgi sunuyor. Meydana gelen orman yangınlarında, yanan alan konusunda Bakanlık tarafından verilen bilgi ile gerçekte yanan alan arasında çok büyük fark var'' diye konuştu.

Seçer, Orman ve Çevre Bakanlığında ''kadrolaşma adı altında kıyım yapıldığını'', özelikle görevde yükselme ve atamalarda yürürlükteki yönetmeliklerin yok sayıldığını söyledi.


''Koruma alanlarında imar planları hala tamamlanmadı''

CHP Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ise Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye'de 14 özel çevre koruma alanı bulunduğunu belirterek, kurumun kuruluşundan beri bu alanlarla ilgili imar planının tamamlanamadığını, bunun da yöre halkını mağdur ettiğini söyledi. Plan olmadığı için özellikle turizm bölgelerindeki yurttaşların mülkiyet hakkını kullanamadığını anlatan Erbatur, ayrıca yapılan planlarda da hatalar olduğunu, bazen aynı belediye içindeki iki bölgeden biri korunurken, diğerinin korunamadığını kaydetti.

Gökova ve Göcek'in yapılaşmaya açılmasının bölgeye büyük zarar vereceğini ifade eden Erbatur, ayrıca Kaz Dağları, Fırtına Vadisi, Hasankeyf gibi çok önemli doğa harikalarında yapılmak istenen bazı faaliyetlerin, ''AKP'nin doğal güzelliklere nasıl baktığını'' gösterdiğini vurguladı.
 

''Bakanlık kriz çıkaran bin anlayışta''

MHP Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay da Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde görüşlerini ifade ederken, tarımda yaşanan sorunların temelinde ''tarım yönetimindeki tutarsızlık ve başarısızlık olduğunu'' belirterek, özellikle GDO konusunda konusunda yaşananların ''Tarım Bakanlığının kriz çözen değil, kriz çıkaran anlayışla çalıştığını'' gösterdiğini söyledi.

 

"Sorumluluklar arttı"

Bakanlığının bütçesinin TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında hükümet adına söz alan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, dünyadaki çevre meselelerinin giderek artmasının toplumlar üzerinde baskılar oluşturmaya başladığını ifade ederek, özellikle küresel ısınma, iklim değişikliği, artan nüfus ve tabii kaynakların azalmasının kurumlara daha fazla sorumluluk yüklediğini belirtti.

Çevre konularının, AB müzakerelerinin en önemli hususlarından birisi olduğunu ifade eden Eroğlu, mevzuat uyum çalışmalarının yanı sıra uygulamaya yönelik çalışmalarının sürdürüldüğünü kaydetti.

Eroğlu, ormanların korunması, atıkların bertaraf edilmesi konularında milletler arası sözleşmelere uyumlu olmaya azami dikkat gösterildiğini belirterek, halka orman sevgisi aşılama yönünde özel tedbirler alındığını söyledi. Eroğlu, ağaçlandırma seferberliği ile ilgili çalışmaların artan bir hız ve hacimde sürdürüldüğünü, özel ağaçlandırmanın önündeki engellerin kaldırıldığını, bu sahadaki çalışmaların teşvik edildiğini, böylece özel ağaçlandırma miktarının 5 kat artırıldığını söyledi.

AB ile müzakerelerde çevre faslının açılması konusundaki çalışmaların tamamlandığını, gerekli belgelerin sunulduğunu belirten Eroğlu, önümüzdeki pazartesi günü çevre faslının açılmasının kararlaştırıldığını bildirdi.

Eroğlu, özel çevre koruma alanlarında ciddi yatırımlar yapıldığını da anlattı.
Meteorolojinin tahmin konusunda, yüzde 90'lık oranı yakaladığını belirten Eroğlu, 2010 yılı içinde ölçümleri yaygınlaştırmak için 200'den fazla otomatik ölçüm istasyonu kurulacağını bildirdi. Eroğlu, 4 yerde meteorolojik radarların kurulduğunu, 6 yerde kurulmaya başlandığını söyledi.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye'nin hidroelektrik potansiyelinin kullanılması bakımından çok büyük adımlar attıklarını da ifade ederek, şöyle devam etti:
''9 Temmuz 2008 tarihinde 61 adet HES'in Hidroelektrik Santrali) temeli atıldı. 24 Kasım 2009 tarihinde de 75 adedinin temeli atıldı. Böylece 136 adet HES inşaatı devam ediyor. Bunların kurulum gücü, Atatürk barajının iki katına denktir. Bu tesislerin yatırım maliyeti 6 milyar dolardır.''

 

"Polemik yaşandı"

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ile Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü bütçelerinin TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında CHP Grubu adına konuşan Bingöl, yüzde 70 oranında katkı payı ödeyerek yurttaşların özel sağlık kuruluşlarının hizmetlerinden yararlanmasının ''hayal'' haline geldiğini söyledi. Sağlıkta ''baskıcı, dayatmacı'' bir anlayışın mevcut olduğunu ileri süren Bingöl, popülist politikalar uygulandığını savundu. Bingöl, ''Katkı payları o popülist politikaların sonucudur'' dedi.

Partisinin domuz gribini siyasi polemik konusu haline getirmediğini, yetkililerin açıklama yapmasını ve kamuoyunu aydınlatmasını beklediğini ifade eden Bingöl, buna karşın Başbakan Erdoğan ile Sağlık Bakanı Akdağ arasında aşı konusunda ''polemik yaşandığını'' söyledi. Bingöl, ''O polemik yaşanmasaydı şu anda hayatta olmayan yurttaşlar aşı olup hayatını kaybetmeyecekti. Bunların sorumlusu kim? Sayın Bakan, insanların kafasını karıştıranlar hakkında suç duyurusunda bulunacak mısınız?'' diye konuştu.

CHP İstanbul Milletvekili Sacit Yıldız, ''Sağlıkta Dönüşüm Projesi'' adı altında özelleştirmelerin yaşandığını savundu. Yıldız, ''katkı payı'' uygulamasını eleştirdi. SGK'nın ''intikam hissiyle'' kepenk kapatan eczanelerin sözleşmelerini fesh ettiğini, bunun sonucu 10 bin eczanenin kapanmayla karşı karşıya olduğunu savunan Yıldız, eczanelerin kapanmasıyla yurttaşın ilaca ulaşımının zorlaşacağını kaydetti. ''Asıl amaç ilaç marketleri oluşturmak mı?'' diye soran Yıldız, domuz gribi konusunda ''yönetim zafiyetinin açık şekilde görüldüğünü'' iddia etti.

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, bütçeden Kültür ve Turizm Bakanlığı'na ayrılan payın binde 39 olduğunu belirterek, miktarının azlığını eleştirdi. Gazanfer Özcan'ın devlete borçlu olarak öldüğünü, ''Sinemaya Destek Yasasınının 'köstek yasası' haline geldiğini, kütüphanelerin kapanmasından söz eder hale gelindiğini'' belirten İnce, ''Sayın Bakan'ın kafası karışık. TRT muhabirini ve valiyi azarlıyor, ama Anadolu Ajansı muhabirini yılbaşında ziyarete gidiyor'' şeklinde imalı konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın her konuda konuştuğunu, ancak ''bakanlığın durumunun perişan olduğunu'' öne süren İnce, Günay'a ait olduğunu belirttiği ve AKP'ye yönelik eleştiriler içeren geçmişteki konuşmalarından örnekler verdi.

İnce, ''Hasan Ali Yücel, sınavda oğlu Can Yücel ile aynı puanı alan Gazi Yaşargil'i yurt dışına gönderdi. Sayın Bakan ne dediğimi anlayacaktır'' sözleriyle imalarını sürdürdü.
İnce, ''Bakanın kafası karışık olduğu için Kültür Bakanlığının sorunlarının çözülemediğini'' ileri sürdü.


Tartışma


CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal da İstanbul 2010 ile ilgili faaliyetleri eleştirdi. ''Gülünç projelere kaynak aktarıldığını'' öne süren Soysal, ''Rezil, kepaze'' durumda olduğunu ileri sürdüğü Bakanlığın ''by pass'' edildiğini de savundu.

AKP sıralarından laf atmalar üzerine rahatsız olduğunu, Tekel işçilerinin eylemi sırasında polis tarafından sıkılan biber gazı nedeniyle konuşamadığını belirten Soysal, 40 derece ateşle konuştuğunu kaydetti.

AKP sıralarından sözlü müdahalelerin sürmesi üzerine oturumu yöneten Başkanvekili Nevzat Pakdil, AKP milletvekillerinden müdahale etmemelerini istedi. Pakdil, ''Söz hakkınız var, cevap verebilirsiniz'' dedi.

AKP Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı'nın Soysal'ın tartışma sırasında kendisine ''kızım'' diye hitap ettiğini söylemesi üzerine Soysal, ''ağzından öyle bir söz çıktıysa özür dilediğini'' belirtti.

MHP Grubu adına konuşan Muğla Milletvekili Metin Ergun ise Kültür Bakanlığının politikalarında ''vizyon eksikliği'' olduğunu öne sürdü. Kürt açılımı konusunda eleştirilerde bulunan Ergun, ''Türk milletinin etnisiteye indirgendiğini'' savundu.
Ergun, ''Bu topraklarda etnisite temelli bir ayrıştırma yapılamaz. Türk milleti buna izin vermez'' diye konuştu.

 

"Rant bölüşümü"

Genel Kurulda, Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşan MHP Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş, sağlıkta dönüşüm projesinin, gerçekte ''rant bölüşümü'' olduğunu ileri sürerek, prim toplamakta zorlanan Hükümetin yeni bütçeyle sağlıktan 3 milyar liralık kesintiye gittiğini ifade etti.

Domuz gribinden ilk ölümün, ancak hasta yaşamını yitirip cenazesi toprağa verildikten sonra anlaşıldığını savunan Durmuş, ''Sağlık Bakanı 'bir kişi daha öldü' diyerek seviniyor. Bakan, her gün ölüm sayısını vererek, ölüm sayıcılığı yapıyor'' dedi.

Hayvanlar üzerinde yapılan denemelerde yan etkileri görülen, daha sonra yapılan kontrollerde bozuk olduğu anlaşılan aşıların imha edilmediğini savunan Durmuş, ''Bu aşılar, Güneydoğu'ya gönderilmek üzere kamyonlara yüklendi. Ben bir televizyon kanalına çıkıp, elimde bilgi ve belgelerin olduğunu söyledim. O zaman kamyonlar geri döndürüldü. Bölgenin sağlığı önemli değil mi? Bu aşılara 240 milyon Avro verildi. Başbakan'ı istifaya davet ediyorum. yurttaşın bozuk aşıyla öldürmeye teşebbüs edilmesi konusunda cumhuriyet savcıları ne yapacak merak ediyorum'' diye konuştu.

Durmuş, sağlık alanında trilyonluk yolsuzluklar yapıldığını, bunları ortaya çıkaran müfettişlerin ya görev yerlerinin değiştirildiğini ya da görevden alındığını iddia etti.

MHP Karaman Milletvekili Hasan Çalış da bakanlık bütçesi üzerinde konuşurken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın domuz gribi aşısı konusunda yaptığı açıklamalarla ''kampanyayı dinamitlediğini'' ileri sürdü. Çalış, ''Bu nedenle hayatını kaybedenlerin müsebbibi, bu durumu yaratanlardır'' dedi.


"Ayrım yapılmadı"

AKP Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydın da bakanlık bütçesi üzerinde konuşurken, bozuk aşıların Güneydoğu'ya gönderileceği iddialarının gerçek olmadığını belirterek, bölgeler arasında bu konuda bir ayrım yapılmadığını, ancak sağlık tesisi ve personeli konusunda geçmiş yıllarda sorun yaşayan illerde bugün daha olumlu bir durumun olduğunu söyledi.

AKP Van Milletvekili İkram Dinçer ise Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Kürt açılımı konusuna değindi. Dinçer, ''Adına ister Kürt sorunu, ister terör, ister şark sorunu deyin, bu konu istismar ve terörize ediliyor, ülke kan kaybına uğruyor. Proje son günlerde sabote edilmek isteniyor. Gelin bu Mecliste, birlik ve beraberlik içinde hareket ederek, Türk-Kürt kardeşliğini bozmak isteyenlere en güzel yanıtı verelim. Hiçbir nifak cephesi, bu kardeşliği bozamayacaktır'' diye konuştu.

AKP Elazığ Milletvekili Fevzi İşbaşaran da Paris'te yapılan tanıtımın başarılı olduğunu ifade ederek, bu nedenle Fransa'dan gelen turist sayısında yüzde 10 artış olduğunu ifade etti. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'in Kral Lear'i oynaması gerektiğini belirten İşbaşaran, bu rolü son olarak Cüneyt Gökçer'in oynadığını hatırlattı.

İşbaşaran, Ankara ve İstanbul'daki AKM binalarının ''gördüğü en çirkin binalar'' olduğunu ve iki büyük kente yakışmadığını söyledi.

 

Bakan Günay

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'nin küresel kriz ve sağlıkla ilgili sıkıntılara rağmen dünyanın ilk 10 turizm ülkesi içindeki yerini koruyarak, gelen turist sayısında geriye gitmeyen tek ülke olmayı başardığını söyledi.
Genel Kurulda bakanlığının bütçesi üzerinde konuşan Günay, her yıl değerli bir sanat, kültür bilim insanına armağan verdiklerini hatırlatarak, daha önce Metin Sözen ve Çetin Altan'a verilen bu ödülün Türk musikisine büyük hizmetler bulunmuş olan Aziz Niyazi Sayın ve Necdet Yaşar'a verilmesinin kararlaştırıldığını söyledi.

Yaşanan küresel krize sağlıkla ilgili sıkıntılar eklenmesine rağmen Türkiye'nin ilk 10 turizm ülkesindeki yerini koruduğunu anlatan Günay, şunları kaydetti:
''Türkiye, gelen turist sayısı itibariyle geriye gitmeyen tek ülke olmayı başardık. ABD'den Çin'e kadar 9 ülke geriledi ama bir tek Türkiye, yüzde 2'nin üzerinde ileride. Gelirde bir parça gerileme oldu. Çünkü kriz sürecinde turistlerin geliş süreleri kısalmaya başladı ve daha ekonomik tercihler yapmaya başladılar. Türkiye, bu yıl gelirdeki azalış itibariyle yine dünya ortalamasına göre iyi durumda. Hedefimiz, Türkiye'de kişi başına geliri de mutlaka artırmaktır. Türkiye, kişi başına gelirde hala dünya ortalamasının altındadır. O nedenle Türkiye'yi bir deniz kıyısı ülkesi, sıcak iklim ülkesi yapmayalım. Türkiye'yi, kültürü, tarihi, müzeleri, sanat yaşamıyla, mutfak ve musiki zenginliğiyle bilinen ve marka değeri yükselen ülke haline getirelim diye uğraşıyoruz. O nedenle kültürü ne kadar turizmin içine katarsak, Türkiye turizminin marka değerinin o kadar artacağı, Türkiye turizminin dünyada o kadar farklılaşıp unutulmaz hale geleceğini düşünüyoruz. O nedenle kültür altyapısını turizm altyapısı kadar önemsiyoruz. ''

Günay, turizm altyapısını önemsediklerini belirterek, Türkiye'nin Mavi Bayrakta Avrupa üçüncüsü olduğunu, bu standardı yukarıya taşımaya çalıştıklarını ifade etti. Günay, ''2004'ten beri ilk kez yeni arazi tahsislerini 48 alanda yaptık. Bunların 32'si termal olmak üzere, Ocak ayı başına kadar başvuranlara tahsis yapmaya hazırız'' dedi.

Siyasi parti ayrımı yapmaksızın turizm altyapısı konusunda hangi bölgenin ihtiyacı varsa ve hangi bölgenin turizm potansiyeli varsa oraya yardım etmeye çalıştıklarını kaydeden Günay, gelen gelirin bir bölgeye değil, Türkiye'ye ait olduğunu vurguladı. Turizmin çok önemli bir sektör olduğunu, aynı zamanda sosyal dönüşüm projesi saydığını anlatan Günay, turizmin gelecek dönemde fonksiyonunun artacağını, ülkeyi ileriye taşıyacak unsurlarından ve gelişme alanlarından biri olacağını belirtti. Günay, turizm altyapısını geliştirerek Türkiye'yi dünyada saygı değer bir yere getirmeye çalıştıklarını ve bu alanda önemli mesafeler alındığını söyledi.

Günay, birkaç yıldan beri tanıtım ihaleleri yaptıklarını, geçmişte bürokrasinin bunları kapalı kapılar arkasında kararlaştırdığını, ancak artık bütün turizm sektörünün bileşenlerinin bir araya gelerek, süreci birlikte izleyip karar verdiklerini anlattı. Günay, bu konuda çok sayıda ödül aldıklarını belirterek, ''Türkiye'nin turizm konusunda yaptıkları ve yaptıklarının marka değeri gittikçe artıyor'' diye konuştu.
 

Dünya miraz alanları

Türkiye'nin dünyaya tanıttığı önemli zenginliklerin başında dünya miras alanlarının geldiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
''Dünya miras alanı olarak Türkiye'de 9 yerimiz var, 18'de dünya miras aday alanımız vardı. 2000'den beri ilk kez geçen yıl 5 yeni dosya verdik. Dünya miras alanı aday listesi için Antalya'da Perge, Aydın'da Afrodisias, Burdur'da Sagalassos, Konya'da Çatalhöyük ve Muğla'dan Antalya kıyılarına kadar Likya kıyıları... Bu 5 dosyamız kabul edildi. Dünya miras alanı aday listesindeki 18 yerden, 23 yere çıktık. Hedefimiz, aday listemizdeki yerimizi çoğaltmak değil, kalıcı listede yerimizi çoğaltmak. Bunun için Edirne Selimiye, Efes, Antalya, Alanya için çalışıyoruz. Şimdilik bunlar için çalışıyoruz ama benim inancım odur ki Türkiye'nin dünya mirasında 9 değil, 30 yerinin olması gerekir. Türkiye, böyle bir ülke... Türkiye'nin bu zenginliği var.''

Müzelere özel önem verdiklerini, bazı yeni müze müdürlükleri kurduklarını, bazı yerlerde yenileme yaptıklarını anlatan Günay, dünyayla yarıştırmak için standartlarının yükselmesi gereken çok yer olduğunu vurguladı.

İstanbul Ayasofya'da bir çalışma yaptıklarını, girişteki Kanuni'den sonra yapılan padişah türbelerinin kapalı olduğunu, bunları türbe olarak değil, ''türbe müze'' olarak açtıklarını anlatan Günay, ''Tarihi dokuyu ortaya çıkarmak konusunda hiçbir dönem ayrımı yapmadan, 'hepsi bize emanettir' diyerek hepsine sahip çıkmaya ve Türkiye'nin kültür varlığı yapmaya, hepsini bizim insanımızla tanıtmaya ve barıştırmaya, dünyaya tanıtmaya çalışıyoruz. İstanbul'da Arkeoloji Müzesinde çalışma yapıyoruz. Dünyada müze olarak yapılan ilk binalardan biridir. Çok bakımsızdı, birkaç yıl içinde dünya çapında bir hale kavuşturulacak'' diye konuştu.

Topkapı'nın bütününde iyileşme çalışması yaptıklarını, ayrıca Ankara ve İzmir'e yeni müze yapılması, Antalya Müzesi'nin yenilenmesi, Van Müzesi'nin geliştirilmesini de içerecek şekilde çok sayıda müzeyi ayağa kaldırmaya çalışacaklarını, ayrıca Gaziantep'te belediye ile birlikte dünyanın en fazla mozaiğinin sergileneceği müzenin bu yıl açılacağını söyledi.
Günay, iş yükü ağır olması nedeniyle yeni koruma kurulları ve rölöve müdürlükleri kurmaya çalıştıklarını belirterek, ''Kazılara 2001 yılında 1 trilyon liralık kaynak ayrılırken, biz bu yılı 25 trilyonla kapattık. Kazılara son derece önem veriyoruz ve hızlandırmaya çalışıyoruz'' dedi.

''Madem devlet kaynak ayırıyor.."

Görev yaptığı dönemde bazı kültür merkezlerinin tamamlanarak hizmete açıldığını, ancak 58 yerde devam ettiğini kaydeden Günay, ''Ne yazık ki geçmişte biraz siyasi tercihlerle, olması gereken yer ihmal edilerek, olması ertelenebilecek yerlerin de öne alınarak Türkiye, bir yatırım mezarlığı haline dönüşmüş. Bunları öncelik sırasına koyarak tamamlamaya çalışıyoruz. İstanbul'da 20 yıllık bir hikaye olan Ayazağa'ya bu yıl kazma vuracağız. AKM, bizden kaynaklanmıyor. Bazı arkadaşlarımızın tutucu davranışları nedeniyle, yargının ortaya çıkardığı bir sorun. Yakında sizi bir açılışa davet etmek istiyorum. Ankara'da Adliyenin yanındaki eski demiryolları bakım istasyonları, Cer Modern adıyla Ankara Kültür ve Sanat Merkezi, Ocak ayının 10-15'i arasında açılacak'' diye konuştu.

Kültür ve sanat etkinliklerinin, her zaman bunlara ulaşabilenlerine değil, ulaşamayanlara da ulaştırılması gerektiğini belirten Günay, ''Madem ki buraya kaynak ayrılıyor, devletin görevi mümkün olduğu kadar bu sanatları halklaştırmak ve kitlelere ulaştırabilmektir'' dedi.

Opera Bale'nin 2006-2007 sezonunda 7 turne yaparken bu yıl sayıyı 43'e çıkardığına işaret eden Günay, şunları söyledi:
''Bazıları, Türkiye'nin kültür ve sanatta geriye gittiğini dillerine pelesenk etmiş. Görev aldığım dönem içinde yeni sahneler açtık. Bu yıl 20'ye yakın tiyatro sahnesini açıyoruz. İddiayla söylüyorum ki Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiçbir döneminde bu kadar hızla kültür ve sanat etkinlikleri Anadolu'ya yayılmamıştır. Devlet tiyatrolarının 60. yılına giriyoruz. Hedefimiz; Anadolu'yu 60 yılda 60 tiyatroya ulaştırmaktır. İstiyorum ki bütün illerde olabilsin. Yıllardır ihmal edilmiş birçok şeyi yapıyoruz. Bundan sonra kültür ve sanat faaliyetlerinin sadece bir elitin yararlanacağı bir iş değil, bütün halkın bileceği, öğreneceği bir iş olsun istiyorum. Halk anlamaz diye bir şey yok. Halka iyi verin, iyi sunun, iyi anlatın, halk sizi başının tacı yapar. Biz de halkın dediğini yapmaya çalışıyoruz.''


"Anlaşmazlığın uzlaşmayla sonuçlanacağından eminim"

Sağlık göstergelerinde 7 yılın sonunda iyileşmeler olduğunu, yurttaşın memnuniyetinin ciddi şekilde arttığını belirten Sağlık Bakanı Recep Akdağ, uygulanan programın insan odaklı olduğunu vurguladı. Akdağ, 7 yıla çok şey sığdırdıklarını ifade ederek, kamuya ait hastanelerin tek çatı altında toplandığını, aile hekimliği uygulamasına geçildiğini, akılcı ilaç kullanımını geliştirdiklerini, genel sağlık sigortasını oluşturduklarını anlattı.

Bakanlığının çalışmalarına ilişkin rakamsal bilgiler veren Akdağ, ''Dönüşüm programını eleştirenler, devri iktidarlarında bunu hayal dahi edemediler'' dedi. Akdağ, Güneydoğu Anadolu'ya bozuk domuz gribi aşısı gönderildiği bilgisinin doğru olmadığını da kaydetti. ''Milletimiz bu hizmetlere susamıştı'' diyen Akdağ, MHP Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş'u eleştirdi.

Akdağ, şöyle konuştu:
''Bugün bu kürsüye her çıktığında, bu kürsüye yakışmayan ifadelerde bulunan bir sayın milletvekili laf atmaya devam ederek, bu tavrını sürdürüyor. Bu kürsü, milletin kürsüsüdür. Siz engellemeye çalışsanız da elbette biz millete gerçekleri söylemeye devam edeceğiz. Burada Güneydoğu ve Doğu'dan bahsedenler rakamları söylediğimizde utanırlar. Göreve geldiğimizde Ağrı'da sadece 20 uzman hekim vardı. Kendi dönemlerinde Doğu ve Güneydoğu'da açılmış bir tane hastane söylesinler. Bu ülkede, insanımız yıllarca muayenehane kapılarında süründürülmüştür.''

Konuşması sık sık laf atmalar ile kesilen Akdağ, ''Bu hazımsızlığı çok görmüyorum. Millet hafızasını kaybetti mi zannediyorsunuz? Yıllar boyunca muayenehaneye gitmeden, önemli bir hastanede tedavi görmeyen, yıllarca SSK hastanelerinin bodrumlarında ilaç için çile çeken bu millet bunları unuttu mu zannediyorsunuz'' diye konuştu.

Akdağ, Türkiye Cumhuriyeti'nin sağlıkta Türk halkının ''ben bu milletin evladı olmaktan gurur duyuyorum'' dediği bir noktaya geldiğini belirtti. Yaptıklarını yeterli görmediklerini söyleyen Akdağ, eksiklikleri önümüzdeki dönemde tamamlayacaklarını kaydetti.


''Katkı payı bir müddet sürecek"

Akdağ, soruları yanıtlarken de, katkı paylarının yüksek rakamlar olmadığını belirterek, ''Bir müddet uygulayacağız. Hastanelere gidişi biraz daha düzenlemek için bunun bir ihtiyaç olduğu düşünüldü. Bir müddet uygulayacağız. Takip edeceğiz. Daha sonra, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız ile birlikte meseleyi değerlendireceğiz'' diye konuştu.

Doktorların büyük kısmının, AKP iktidarından memnun olduğunu ifade eden Akdağ, ''Eczacılar Birliği ile Hükümet arasındaki anlaşmazlığının sonuçta uzlaşmayla sonuçlanacağından eminim. Eğer Birlik, eczacılarımıza, mahalle baskısı yapmak yerine gerçekten ilacı yurttaşa temin etme hususunda sorumluluklarını yerine getirerek, Sosyal Güvenlik Bakanımızla görüşürse bu konu rahatlıkla çözülür diye düşünüyorum'' görüşünü dile getirdi.

Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise aynı zamanda AKPli belediye meclisi üyesi olduğu belirtilen Gaziantep Koruma Kurulu üyesinin, kurul üyeliğinden çekilmesini istediğini bildirdi. Günay, ''Yazısını yazdım. Artık Koruma Kurulu üyesi değildir. Arkadaşımızın şu anda görevi yok'' dedi.



Bakanlıkların bütçeleri kabul edildi

TBMM Genel Kurulunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ile Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünün 2010 yılı bütçeleri kabul edildi.

Genel Kurulda, yapılan konuşmaların ardından kurum bütçelerinin oylanmasına geçildi.
Başkanvekili Nevzat Pakdil, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ile Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünün 2010 yılı bütçeleri ile 2008 yılı kesin hesaplarının kabul edilmesinin ardından, birleşimi yarın saat 11.00'de toplanmak üzere kapattı.

Genel Kurulda, yarın Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi ile 94 devlet üniversitesinin bütçeleri görüşülecek.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler