Bütçe kabul edildi

TBMM Genel Kurulu 2010 mali yılı bütçesini kabul etti. Oylamaya 437 milletvekili katılırken 335 kabul, 102 ret oyu kullanıldı. Bütçe giderleri 286 milyar 981 milyon lira, gelirleri 236 milyar 794 milyon lira, açık ise 50 milyar 187 milyon lira olarak öngörüldü.

Yayınlanma: 25.12.2009 - 12:04
Abone Ol google-news

TBMM Genel Kurulu'nda, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı kabul edildi. Kanuna göre, yeni yılda kamuya açıktan atama yoluyla 32 bin yeni memur alınacak. Kamu idare, kurum ve kuruluşları serbest memur kadrolarına; 2009'da emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde 25'ini geçmeyecek şekilde açıktan ya da diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarından nakil suretiyle atama yapabilecek.

Söz konusu sınırlar içinde memur ihtiyacını karşılayamayacak idare, kurum ve kuruluşlardan yükseköğretim kurumları için ilave 4 bin, diğerleri için de ilave 21 bin atama izni verilebilecek.

Yükseköğretim kurumlarında, öğretim üyesi dışındaki boş öğretim elemanı kadrolarına, çeşitli nedenlerle kurumlarından ayrılan öğretim elemanı sayısının yüzde 50'sini geçmeyecek şekilde açıktan veya naklen atama yapılabilecek.

Ayrıca, Maliye ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıkları, Gelir İdaresi Başkanlığı ve SGK'nin ilgili mevzuatları uyarınca, vergi ve sosyal güvenlik alanlarında münhasıran teftiş, denetim ve soruşturma görevlerini yerine getirmek amacıyla ihdas edilmiş kadrolardan; yardımcı ve stajyer kadrolarına yapılacak atamalar da sınırlamaya tabi olmayacak.

Bu arada, hakimlik ve savcılık meslekleri ile bu meslekten sayılan görevlere ve Tıpta Uzmanlık Tüzüğü uyarınca asistan kadroları, TSK Personel Kanunu kapsamında veya diğer ilgili mevzuata göre gerçekleştirilecek askeri personel atamaları, emniyet hizmetleri sınıfında bulunan kadrolara ve SHÇEK Kanunu uyarınca yapılacak atamalar ile Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun uyarınca gerçekleştirilecek personel nakilleri, emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılanlara ilişkin yüzde 25'lik sınıra tabi olmayacak.


Memurlara yapılacak zam

2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'na göre, 1 Ocak 2010-30 Haziran 2010 döneminde aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlar ile ek gösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık katsayı 0,057314, memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylığı katsayısı 0,76177, yan ödeme katsayısı 0,018172 olacak. Sözleşmeli personelin ücret tavanı da 1 Ocak 2010-30 Haziran 2010 döneminde 3.008 lira olarak belirlendi. Buna göre, memur maaşlarına ocak ayında yüzde 2,5; Temmuz ayında da yüzde 2,5 artış yapılacak.

2010 yılında, Hazine garantili imkan ve dış borcun ikrazı limiti 3 milyar doları aşamayacak. Başlangıç ödeneklerinin yüzde 1'ine kadar ikrazen özel tertip devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebilecek.

Hazine Müsteşarlığı'nca belirlenecek koşullar çerçevesinde ve elde edilecek kaynaklar, Hazineye aktarılacak şekilde kamu kurum ve kuruluşlarınca ihraç edilecek sertifika, senet ve benzeri finansman enstrümanlarına sağlanacak garanti tutarı, 2 milyar doları aşamayacak. Bakanlar Kurulu, bu tutarı bir katına kadar artırabilecek. Emekli personele 500 lira olarak ödenmekte olan tazminat tutarı, 750 lira olacak.


Anadolu Üniversitesi'nin 250 milyon lirası diğer üniversitelere

Anadolu Üniversitesi Döner Sermaye işletmesinin 31 Aralık 2009 tarihi itibariyle uzaktan eğitim uygulayan iktisat, işletme ve açıköğretim fakültesine ait hesaplarda yer alan kasa ve banka hesabı bakiyesinin 250 milyon lirası genel bütçeye gelir kaydedilecek.
2010 yılı şubat ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığı merkez muhasebe birimi hesabına aktarılacak tutar, yeni kurulan üniversitelerin yatırım projelerinde ve öğretim elemanı ve üyesi yetiştirmede kullanılacak.

Bu arada Genel Kurulda 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı da oylanarak kabul edildi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2010 Mali Yılı Bütçesi'nin TBMM Genel Kurulu'nda kabulünün ardından kürsüye gelerek milletvekilerine teşekkür etti.

Gerek Plan ve Bütçe Komisyonu'nda gerekse Genel Kurul'da haftalardır yoğun bir çalışma gerçekleştirildiğini belirten Başbakan Erdoğan "Bu müzakerelerle birlikte, 2010 ve daha sonrasına yönelik Hükümet olarak yapacağımız çalışmalara katkısı olacak düşünceler için şahsım ve milletine adına çok teşekkür ediyorum. Ülkemiz milletimiz için bu bütçenin hayırlara vesile olmasını Allah'tan temenni ediyorum" dedi.

 

Görüşmeler

AKP iktidarları döneminde yapılan tüm bütçelerde başlangıçta ne öngörüldüyse, onun gerçekleştiğini belirten Canikli, ''Sadece 2009 yılı bütçesinde 10 milyar olarak tahmin edilen bütçe açığının 62 milyar dolar olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Oysa, 1980'den 2002 yılına kadar yapılan tüm bütçelerde kesintisiz sapma olmuş, hiçbir rakam tutmamış, ek bütçe kanunları gelmiş'' diye konuştu.

Türkiye'nin bugüne kadar ikisi kendi dönemlerinde olmak üzere IMF ile 19 anlaşma yaptığını hatırlatan Canikli, ancak kendileri dönemlerindekiler hariç olmak üzere, diğerlerinde başarı sağlanamadığını ve sonucun yıkım olduğunu ileri sürdü.

Canikli, yaşanan krizin Türkiye orijinli olmadığını, bunda Hükümet uygulamalarının etkisi bulunmadığını kaydetti. ''Bu krizin oluşmasında Türkiye'nin en ufak bir katkısı yoktur'' diyen Canikli, krizin merkez üssünün finans sektörü olduğunu, ABD'de 160 bankanın battığını ve bunların kurtarılması için ciddi kaynakların aktarıldığına işaret etti.

Krizin sadece ABD'de değil, dünya genelinde bankacılık sektöründe ciddi sıkıntı yaratırken, Türkiye'de bankacılık sektöründe sorun yaşanmadığını dikkati çeken Canikli, bu alanda bir sorun yaşanmaması için zamanında gerekli önlemlerin alındığını savundu.
 

''Rahatsız olmayın''

AKP iktidarlarının yönetimi devraldığı 2002 yılında Türkiye Halk Bankasının toplam kredilerinin yüzde 95'inin batık olduğunu ifade eden Canikli'ye, Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç oturduğu yerden laf atarak itiraz etti. Birleşimi yöneten Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, Genç'i uyararak, ''Böyle bir usulümüz var mı? Başkanlıkça söz verilmeyen hiçbir milletvekilinin konuşamayacağını siz bilmiyor musunuz?, lütfen susar mısınız'' dedi.

Konuşmasına, ''Bu rakamları duyunca bazı arkadaşlar rahatsız oluyor'' diyerek sürdüren Cankli, devletin resmi rakamlarını ifade ettiğini vurguladı. Canikli, 2001 yılı krizinde bankaların krizi tetikleyen etkisi olduğunu savunarak, ''2001 krizinde tek sorumlu 57. Hükümet mi? Büyük sorumluluğu var ama 1978 yılından beri gelen tüm hükümetlerin 2002 sonu itibarıyla kamu bankalarının neredeyse batırılma noktasına gelmesinde sorumluluğu var'' görüşünü ifade etti.

Canikli, CHP'nin iktidarda bulunduğu 1978 yılında Halkban'ın takipteki kredilerinde artış oranının yüzde 293 olduğunu ifade etti. CHP'lilerin kendisine laf atması üzerine Canikli, ''Bundan rahatsız olmayalım. Ama bu rakamları bulmakta zorlandım. CHP'nin iktidar dönemi olmadığı için mecburen geriye gitmek zorunda kaldım. Dün önemli. Gelecekte ne yapmak istediğinizin, ne yapacağınızın da göstergesi. Dün ne yaptığınızın, ne yapamadığınızın ortaya konulması lazım. Bundan rahatsız olmayın lütfen'' dedi.

1999 yılında Halkbank kredilerinin batık oranındaki artışın yüzde 183, 2000'de ise yüzde 150, 2001'de yüzde 286 olduğunu ifade eden Canikli, ''Hala diyorsunuz ki 'biz iktidara talibiz. Siz iktidar olduğunuzda millet sizin ne yaptığınızı, ne yapamadığınızı bilmesi gerekiyor'' diye konuştu.

Halkbank'ın takibe alınmış kredilerinin toplam krediye oranının bugün yüzde 5 olduğuna işaret eden Canikli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bunu varın siz, varın milletimiz değerlendirsin. İki yönetim arasındaki farkı ve samimiyeti... Halkbank'ı birileri gelmiş batırmış, kredi verilmiş ama geriye gelmemiş. Kredilerinin yüzde 95'i batmış. Ama sonra AK Parti gelmiş, eski batıkları da tahsil etmiş ve bu oranı yüzde 5'e düşürmüş. Daha ilginç olanı, Halkbank'ın 2003'ten itibaren verdiği kredilerin geri dönmeme oranı sadece yüzde 1. Aradaki fark bu. Bunun takdir edilmesi gerekmez mi, bu tabloyu sağlayan Hükümete teşekkür edilmesi gerekmez mi? Bankaların batmaması tesadüfi değil. Bankaların ABD ve Avrupa'da batmasındaki en önemli faktörlerden biri, aktiflerindeki zayıf, riskli kağıtlar. Biz bu dönemde buna ve açık pozisyona izin vermedik. İzin vermediğimiz için bankalar batmadı. Bankacılık sektörü üzerinde en ufak bir tahribat olumsuzluk yapmadan bunu atlattık.''

''Esas sıkıntı ihracattaki düşüş...''

Krizin reel sektör üzerindeki etkisinin dolaylı olduğunu belirten Canikli, iç talebe yönelik olumsuz işareteler ortaya çıkar çıkmaz KEY ödemeleri, yan ödeme alamayan memurlara yapılan ödeme gibi önlemleri alındığını, bugüne kadar 5 paketin devlete maliyetinin 40 milyar liranın üzerinde olduğunu söyledi. Canikli, sıkıntının kaynağının bu olmadığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
''Bizi esas sıkıntıya sokan bunlar değil, ihracattaki düşüştür. İhracatımız 130 milyar dolardan, 100 milyara düştü. Özellikle AB ülkelerine yapılan ihracat düştü. Kriz nedeniyle Alman, İngiliz, Fransız vatandaşın satın alma gücü düştü, harcamalarını sıktı. Bununla Türk mallarına olan talep azaldı. Buna Türk Hükümetinin kısa dönemde yapacağı bir şey yok. Bizim bunu durdurmamız için İngiliz vatandaşına kaynak aktarmamız lazım. Böyle bir şey mümkün değil. Hızlı bir şekilde krizden etkilenmeyen, kapalı ekonomilere, Asya ve Afrika ülkelerine ihracat seferberliği başlatmak, yapılacak tek mantıklı şeydi. Hükümetimiz de bunu yapıyor ve başarılı da oluyor. Nitekim düşüşü yaşayan ihracata rakamları, artışa geçmeye başladı.''

Yaşanan krizleri, geçmişteki krizlerle karşılaştırmanın anlamlı olduğuna işaret eden Canikli, Canikli, şunları kaydetti:
''1994 ve 2001 krizleri tamamen içeriden kaynaklanıyor. Bütün krizlerde en çok dikkat çeken Merkez Bankasının döviz politikalarıdır. 1994 krizinde Merkez Bankası, Türk parasının yüzde 78 değer kaybetmeden bir gün önce, 1 milyar dolar döviz bankalara sattı. Türkiye o gün, 500-600 milyon dolar kaybetti. 2001 yılında tablo daha vahim. Dövizin patlayacağı bekleniyor. 3,5 milyar dolar döviz satıldı. 10, 20 yıl da geçse bunların unutulmaması lazım, ibreti alem olarak her zaman hatırlanması ve ders kitaplarında okutulması, doktora tezlerinde konu olması gerekir.''

Canikli'nin ardından konuşan AKP Manisa Milletvekili Recai Berber, Hükümetin kriz sürecinde aldığı tedbirlere değinerek, Türkiye'nin bu sürecin ortasında bile kredi notunun 2 derece yükseldiğini belirtti.

 

"Bu yaklaşım gaflet yaklaşımıdır"

CHP Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, Hükümeti eleştirerek, ''Sizlerin yakından bildiğine inandığım, Nakşi mahfillerinde de çok söylenen, benim de çok sevdiğim ilahiyi hatırlatıyorum: Uyan ey gözlerim gafletten uyan/Uyan uykusu çok gözlerim uyan/Azrailin kastı canadır uyan/Uyan ey gözlerim gafletten uyan'' diye konuştu. İlahiyi, ''ikazen'' okuduğunu ifade eden Kesici, ''Bu yaklaşım gaflet yaklaşımıdır. Bundan hem kendiniz hem aziz milletimiz için uyanmak lazımdır'' dedi.

Kesici, faiz konusunda değerlendirmeler yaparak, geçmişle karşılaştırmalar yaptı. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetleri döneminde, 7 yılda 260 milyar doların faiz olarak uçup, gittiğini belirten Kesici, ''Bu, Türkiye'nin iliğinin, kemiğinin sömürülmesidir'' dedi.

''Açılım'' konusuna ekonomik açıdan değerlendirmeler yapan Kesici, yanında ekonomik bir proje desteği olmayan hiçbir projenin ciddiyetinin olamayacağını vurguladı.
Kesici, özetle şu değerlendirmeleri yaptı:
'Bu açılım projesinin, 'ekonomik projesi budur' diye elimizde bir sayfalık bir kağıt var mı? Yok. Eğer bu hükümet, sayın Başbakan böyle bir açılım yapacaksa illa da bir ekonomik modelle bu işin desteklenmesi lazım. Şu ana kadar böyle bir modeli görmüş değiliz. Benim bir tavsiyem var: GAP'ı yapın. Ilısu Barajı'nı yapın. Atatürk Barajı, Sayın Özal'ın, Türkiye'nin iftihar projelerindendir. Sayın Başbakan, seçim posterlerinde resmini Sayın Özal ile birlikte koyuyor. Bu, iyi. Ama bu resmi hak edebilir olmak için Ilısu Barajı'nı yapın.''

İlhan Kesici, 7 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde GAP'ın enerji bölümüne 180 milyon, sulama projelerine ise 1 milyar 300 milyon dolar harcandığını, bunun yılda ortalama 200 milyon dolar yatırım anlamına geldiğini belirtti. GAP'ın geride kalan bölümünün 16 milyar dolar olduğunu söyleyen Kesici, ''Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarda kalırsa bu proje 75 senede biter.'' dedi.


"ABD'den korktuğunuz kadar Allah'tan korksaydınız"

AKP iktidarları döneminde 721 adet özelleştirme yapıldığını ancak tek bir fabrikanın bile yapılmadığını söyleyen CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, "Biz CHP olarak Tekel işçilerinin sorunlarını dinlerken siz oturduğunuz yerde milletin telefonlarını dinlediniz. Habur'da teröriste kibar, Ankara'da işçiye gaddar oldunuz" dedi. Hükümeti 'mirasyedi' olmakla suçlayan İnce, "Bu yüzde 10 barajını düşürün. Bu barajı düşürmezseniz önümüzdeki dönem bu parlamentoya gelemeyeceksiniz" diye konuştu. Hükümetin 'Türkiye zenginleşti' dediğini belirten İnce, "10 milyon yeşil kartlı, 9 milyon emekli, 6 milyon işsiz var. Bunlar mı zenginleşti, ürünü tarlada kalan çiftçi mi zenginleşti?" diye sordu. Muharrem İnce AKP'lilere "ABD'den korktuğunuz kadar Allah'tan korksaydınız bu memleketi bu hale getirmezdiniz" diye seslenirken, AKP'liler ve birleşimi yöneten Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin tepki gösterdi. Şahin, İnce'ye birkaç kez "O son cümleniz hiç uygun olmadı" dedi ancak İnce konuşmasını sürdürdü.

"Sizin işiniz zor sayın Genel Başkanım"

İnce konuşmasında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a hitaben de, "35 yıldır siyasettesiniz, bir tane yolsuzluk dosyanız yok. Oğlunuzun gemisi yok. Çocuklarınıza burs verecek iş adamı arkadaşlarınız da yok. Sizin işiniz zor'" dedi. İnce, AKP milletvekillerinin sık sık laf atması üzerine "Meclisin önüne Yüce Divana gitmek üzere otobüsler yanaşana kadar bağırın ondan sonra bağıramayacaksınız" dedi.
 

"HUKUK DEVLETİNE VURULMUŞ BİR DARBEDİR"


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler