'Cebime kağıdı polisler koydu'

Albay E.Y.B., "Bulunan pusula bana ait değildir. O ana kadar üzerimde böyle bir not yoktu. Polisler bizi arabadan çıkarttığında, ellerimi arkadan kelepçelediler. Üst araması da yaptılar. Kanaatimce polisler ihbarın devamında soruşturmayı derinleştirebilmek için cebime bunu koydular" dedi.

Yayınlanma: 31.12.2009 - 11:33
Abone Ol google-news

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast planladıkları gerekçesiyle “silahlı örgüt kurmak” ve “halkı hükümete karşı isyana tahrik” suçlarından tutuklanmaları talep edilen ancak mahkeme tarafından delil yetersizliğinden serbest bırakılan Albay E.Y.B. ve Binbaşı İ.G., ifadelerinde polisi suçladı.

Albay E.Y.B., 1 yıldır bir albayı izlediklerini, olay günü de saat 14.00’e kadar bu izlemeyi sürdürdüklerini belirtirken, cebinden çıktığı öne sürülen, üzerinde Arınç’ın oturduğu apartmanın isminin yazılı olduğu kâğıt için, “Bulunan pusula bana ait değildir. O ana kadar üzerimde böyle bir not yoktu. Polisler bizi arabadan çıkarttığında, ellerimi arkadan kelepçelediler. Üst araması da yaptılar. Kanaatimce polisler ihbarın devamında soruşturmayı derinleştirebilmek için cebime bunu koydular” dedi.

Binbaşı İ.G. de aynı kâğıt için, “Bizi araca koydular. Şoför polis araçtan inince, tutanak tutmak üzere getirilen kâğıtların altına baktığımda, E. albaydan çıktığı söylenen adresin aynısının bir A 5 kâğıdına yazılı olduğunu gördüm” diye konuştu.

Milliyet, Çukurambar’da yakalanan Albay E.Y.B. ve Binbaşı İ.G.’nin, önceki gün tutuklanma talebiyle sevk edildiği Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki savunmalarına ulaştı.
Albay E.Y.B.’nin ifadesi

‘Cebime kağıdı polisler koydu’

“Albay Y.A.’nın şifahi emri ile izlemeye başladık. 10.15’te kiralık araçlardan biriyle, izlediğimiz kişinin evine gittik. 11.15’e kadar bekledim. İzlediğimiz kişi 3 bayan ile hareket etti. Ben de takibe başladım. Bir süre sonra araç durunca ben de önüne geçip 200 metre ileride durdum. İzlediğim araçtan 2 bayan indi. Takibe devam ettim. İzleme ile görevli Binbaşı İ.G.’ye de haber verdim. Amacım, İ.G.’nin takip için hazır olmasını sağlamaktı. Gençlik Parkı’na geldiğimizde ikinci kez aradım ve çağırdım. Önümüzdeki şahıs AnkaMall’a gitti. 14.00’te de evine döndü. Aracını kapalı otoparka çekti. AnkaMall’da Sabri Özel mağazasından alışveriş yaptı. MyFish adlı yerde yemek yedi. Bu, kamera kayıtlarından tespit edilebilir. İzlediğimiz kişinin ve benim cep telefonlarımdan da tespit edilebilir. 14.00’te kapalı garaja girince izlemeyi kestik. İ.G. ile pastaneye gidip çay içtik. Çaydan sonra TOKİ konutlarındaki dairemin aidatını görüşmek için tek arabayla buraya gittim. Kiralık arabayı bulunduğu yerde bıraktık. Saat 17.00 gibi kiralık aracın yanına geldiğimizde polisleri gördük. 

Olay yerinde başım üşüdüğünden cebimden beremi çıkarttım. Çıkartırken üzerinde “1424. cadde Feza A.” yazan not düştü. Not, beremi cebimden alırken yere düştü. Hava karanlık olduğundan kâğıtta ne yazdığını göremedim. Düştüğü için alıp cebime koydum. Ben eğilirken, polis de benimle birlikte eğildi. Yerden kâğıdı alıp notu da polise gösterdim. Elim cebimdeyken, elimi çıkarttığımda kâğıt da elimdeydi. Su içmek için kapağı açtım. Kapakla kâğıt sağ elimdeydi. Polis ‘aç elini’ dedi. ‘Yutacak’ diyerek üzerime atladılar. Bulunan pusula bana ait değildir. Kime ait olduğunu da bilmiyorum. Montumun sağ yan cebine nasıl girdiğimi bilmiyorum. O ana kadar üzerimde böyle bir not yoktu. Polisler bizi arabadan çıkarttığında, ellerimi arkadan kelepçelediler. O anda üst araması da yaptılar. Kanaatimce polisler ihbarın devamında soruşturmayı derinleştirebilmek için cebime bunu koydular.

1 yıldır o bölgede görev yapıyorum. Aynı kişiyi izliyorum. İzlediğim albayın evini biliyorum. Böyle bir adresi taşımama gerek yok. Pusuladaki adreste kimin oturduğunu ve adresin neresi olduğunu ise bilmiyorum. Basın kartını kayınbiraderim bana 15 yıl önce verdi. Maçlara serbest girebilmem için verdi ama hiç kullanmadım. Cüzdanımda olduğunu bile unutmuştum.

Araçtan çıkan krokiden aramaya kadar haberim olmadı. Bilgisayar tamiri için Astsubay M.U.’nun askere çizdiği kroki olduğunu öğrendim. Ajandamda Abdullah Gül ile başlayan yazı bana ait değildir. Oğluma aittir. Oğlum 16 yaşındadır. Musa’nın Gülü ve Musa’nın Çocukları kitabından bana özet çıkardığını söylemiştir. Zaten hepsi 1 sayfadır. Konya Karapınar’daki birliğin listesini, yeğenim buraya askere gideceği için tanıdığım kimse var mı diye çıkarttım. Belirtilen telefonlar bana aittir. İkisini birlikte taşırım. Diğer numara ise oğluma aittir. Sinyal bilgilerinin Çukurambar göstermesinin nedeni, bazen oraya alışverişe gitmemizdendir.

Olay günü, izlediğimiz albay, eve girmeden önce evinin yanında bulunan marketten alışveriş yaptı. Saati de 13.00-14.00 arasındadır. Varsa kamera kayıtları da bunu kanıtlayacaktır. Apartman kamera kayıtları da bizi görüntülemiş olabilir. 2007’den bu yana Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndayım. O tarihten bu yana 6 bilgisayarımız olmuştur. Hiçbir zaman 19 bilgisayarımız olmadı. Çünkü biz zaten 8 kişiyiz.

Ben ilk defa izleme yaptım. 1 yıl bu görevi devam ettirdik. Ama 1 yıl boyunca bilgi sızdırdığını tespit edemedik. Görevin sonlandırılması için arkadaşlarımızla konuştuk. Teklifimizi Y. albaya ilettik. Temmuz ayıydı. Y. albay da kabul etti. Ekim ayına kadar bu izlemeye son verdik. Ekim ayında üstlerinden aldığı emir gereğince Y. yeniden göreve devam edeceğimizi söyledi. Evrak imha işlemine katılmadım. Evrak imha edildiğini biliyorum. Bunlar emirle yapılmaktadır.


Binbaşı İ.G.’nin ifadesi

Bir albayı izliyorduk. Hüdaverdi Pastanesi’ne geldik. Ben yolun karşısına, E. albay pastanenin önüne park etti. İzlediğimiz kişinin evden çıkmayacağını anladığımız için özel işlerimiz için TOKİ’ye gittik. Döndüğümüzde E. albay arabadan inmeye çalışırken, her iki taraftan polisler gelerek bizi araçtan çıkarmaya çalıştı. Biri kolumdan biri başımdan tuttu. Asker olduğumu söylediğim halde çıkarmaya çalışıyorlardı. Kollarımı arabaya dayatarak üst araması yaptılar. Kimliğimi görünce beni bıraktılar. E. albayın yanına gittiğimde elleri arkadan kelepçeliydi. Araması bitince polis kelepçeyi çıkardı. Arama kararı istediğimizde bize bir fotokopi ve genel amaçlı bir arama kararı gösterildi.

Merkez Komutanlığı’nda görevli albay gelmeden önce polisler E. albayın elini tuttular. Elinde bir şey var diye birisi bağırdı. Elini açıp birşey aldılar. Albay bu şeyi yemeye çalışmadı. Bizi polis aracına aldılar. Şoför polis, araçtan inince, tutanak tutmak üzere getirilen kâğıtların altına baktığımda, Erkan albaydan çıktığı söylenen adresin aynısının bir A5 kâğıdına yazılı olduğunu gördüm. Alt tarafında dairesel şekilde karalamalar vardı. Tutanak tutulurken bu adresin, minübüs içerisinde bulunan tutanak kâğıtlarının altında yazılı olduğunu söylemeyi aklıma getiremedim. Bunu sonra hatırladım. Hafta sonları izlediğimiz albayın oturduğu adrese birçok kez gitmiştimdir.

Neyle suçlandılar?

Savcılığın, 3 subayın TCK’nın 314. maddesinde düzenlenen “silahlı örgüt kurmak”, “silahlı örgüte üye olmak” ve 313. maddesinde düzenlenen “Örgüt faaliyeti çerçevesinde halkı, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik” suçlarından tutuklanmasını istediği öğrenildi. Savcılık, subayların ayrıca, Terörle Mücadele Yasası’nın 7. maddesi uyarınca, “terör örgütü kurmak, yönetmek ve propagandasını yapmak” suçlarından tutuklanmasını talep etti. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi ise, “Bu suçları işledikleri konusunda kuvvetli şüphenin varlığını gösteren olgu ve tutuklama nedeni bulunmadığından, tutuklama talebinin reddine” karar verdi. (Milliyet: Türker Karapınar- Gökçer Tahincioğlu)


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler