Öymen ve Elekdağ'ın açıklamaları

CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ ile birlikte, partinin Brüksel temsilciliğinde basın toplantısı düzenleyen, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, AB üyeliğini desteklediklerini fakat AB'nin Türkiye'ye yapacağı haksızlıklara karşı çıkmaya devam edeceklerini söyledi. Öymen konuşmasında "medyayı boykot" çağrısına da atıfta bulundu. Elekdağ ise, yaptığı konuşmada "AB laikliğin teminatı" dedi.

Yayınlanma: 23.09.2008 - 14:40
Abone Ol google-news

CHP Brüksel temsilciliğinde basın toplantısı düzenleyen, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen konuşmasında, AB'ye girmek istiyorsa Türkiye'nin gerçek bir hukuk devleti özelliklerini taşıması gerektiğini belirterek "Herhangi bir demokratik ülke biliyor musunuz Başbakan'ın basına boykot çağrısı yaptığı?" diye sordu.

Öymen,

"Türkiye AB'ye girmek istiyorsa gerçek bir hukuk devletinin özelliklerini taşımalıdır. Bu ne demek? Öncelikle ifade ve basın hürriyetine saygı göstermelidir. Gazete patronlarına baskı yaparak veya gazetelere boykot ilan ederek basın hürriyetinden bahsedemezsiniz. Uluslararası basın örgütlerine de tavır alamazsınız. Çağdaş demokrasilerde bu yok. Herhangi bir demokratik ülke biliyor musunuz Başbakan'ın basına boykot çağrısı yaptığı?"

şeklinde konuştu.


Deniz Feneri davası

Almanya'daki "Deniz Feneri" derneğine yönelik davanın sonuçlandığını belirten Öymen, Türkiye'deki sorumlular hakkında henüz herhangi bir işlemin başlatılmadığını dile getirdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, "En önemlisi de Frankfurt kriminal polisinin Başkanı basına diyor ki "Türk polisinden yardım istedik, hatta İnterpol vasıtasıyla bir televizyon kanalına ortak operasyon yapacaktık. Türk polisi bunu reddetti." Siz diyorsunuz ki, İçişleri Bakanı diyor ki "Hayır bizden hiç yardım istenmedi." Yani "adam yalan söylüyor" diyorsunuz. Can alıcı nokta şu: Uluslararası ilişkilerde bir ülkenin politikasına itiraz edebilirsiniz hatta çatışmaya girebilirsiniz. Ama bir ülkeye "yalancı" demek örneği çok görülmüş bir olay değil. Başka bir ülkenin makamlarına "yalancı" diyorsanız güven bunalımı doğar. Bu çok ciddi bir gelişme" dedi.

Aydın Doğan'ın rafineri yatırımı için hükümetten talepte bulunduğunu ve bunun için Başbakan'la görüştüğünü fakat "Bunu size veremeyiz. Başka bir gruba söz verdik. İşin içinde Berlusconi var, Putin var" cevabını aldığını açıkladığını ve bunun tekzip edilmediğini anlatan Öymen, şunları kaydetti:

"Bu ne demek oluyor? Siz Türkiye'de ihaleleri şirketlerin yeteneklerine ve tekliflerin niteliğine göre mi değerlendiriyorsunuz yoksa yabancı devlet adamları o işin içinde mi ve ona göre mi değerlendiriyorsunuz? O zaman adil bir yaklaşımdan söz edilebilir mi? İhaleleri yabancı eşlerinizin dostlarınızın tavsiyesine göre veriyorsanız sizin çağdaş bir devlet olduğunuzdan söz edilebilir mi? O zaman diğer firmalar ne yapsın? Yabancı devlet adamlarının himayesini mi istesinler?"

Brüksel'de görüştüğü yabancı basın mensuplarının CHP'nin Ulusal Program konusunda Dışişleri Bakanı Ali Babacan'a neden randevu vermediğini sorması üzerine şaşırdığını anlatan Öymen, "Böyle bir şey söz konusu değil. Programı yoğun olduğu için Genel Başkanımız beni görevlendirdi. Bunun için İstanbul'dan Ankara'ya gittim. Babacan gelip gelmeyeceği konusunda son ana kadar telefon etmedi" diye konuştu.

"Bunların CHP'de Genel Başkan haricinde görüşebilecekleri kimse yok mu?" diye soran Öymen, Ulusal Program'ı bürokratlarla görüşmeleri halinde siyasi sorulara cevap alamadıklarını anlattı. Öymen "Desem ki 'Ulusal Program'ın içinde neden dokunulmazlıkların kaldırılması yok? Neden Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısının değiştirilmesi yok?' bana 'bunlar siyasi konular, giremeyiz' şeklinde cevap veriyorlar. O zaman ben ne konuşayım?" dedi.

Öymen, Ulusal Program'ı TBMM'de geciktirip geciktirmeyeceklerinin sorulması üzerine ''Türkiye'nin menfaatine olan hiçbir şeyi engellememiz söz konusu olamaz. Ne zaman böyle yaptık? TBMM'ye geldiğinde tabii ki görüşlerimizi söyleyeceğiz'' şeklinde konuştu.

Onur Öymen, CHP'ye ''halka inmediği'' şeklinde yapılan eleştirilerin gerçeği yansıtmadığını belirterek ''Halk aşağıda bir yerde mi? Halka inilmez, çıkılır. Biz sürekli halkın içindeyiz'' dedi.

 

 

Şükrü Elekdağ: "AB laikliğin teminatı"

CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ ise ''AB üyeliğini Türkiye'de laikliğin teminatı'' olarak gördüklerini vurgulayarak Türkiye'de modernleşme süreci açısından uygun koşulları yarattığı ve insan hakları alanında eksikliklerin tamamlanması imkanı sağladığı için AB üyeliğini desteklediklerini vurguladı.

TBMM'de AB reformları kapsamında geçen 8 pakete 1-2 istisna dışında TBMM'de destek verdiklerini ve AKP'nin 2004 öncesinde Türkiye'deki iç dengeler açısından TBMM'de geçirmekte endişe ettiği reformların kabul edilmesine öncülük ettiklerini anlatan Elekdağ, AB'nin Türkiye'nin tam üyelik hedefinin sulandırmasına ve Kıbrıs sorununa tek tarafın taviziyle çözüm için Türkiye'ye baskı yapmasına karşı çıkacaklarını kaydetti.

 

 

Jakoben laiklik eleştirisi

Elekdağ, bir konuya açıklık getirmek istediğini belirterek şunları söyledi:

''Partimiz hakkında jakoben bir görüş sahibi olduğumuz, despotik laiklik yaklaşımını desteklediğimiz, bir nevi laiklik ideolojisini din haline getirip insanlara empoze edilmesinden bahsediliyor. (AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel) Barroso bir ara söyledi. Demokratik laiklikten bahsetti.

Bizim dinimizde bilhassa çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde, İslam devletle sivil hayat arasında bir ayrım yapmıyor. Getirdiği prensipler, ilkeler bütün toplumu kavrayacak nitelikte. Onun için eğer bir ülkede devlet idaresi laiklik prensibini tam olarak kabul etmediyse 'o ülke demokratik olmaz' diyorum. Çünkü birincisi kadın-erkek eşitliği olmaz. İkincisi BM İnsan Hakları Bildirisi'ne uygun bir insan hakları hukuku gelişteremezsiniz, mümkün değil. Laiklik prensibini kabul etmemişseniz çoğunluğu Müslüman ülkede bir medeni kanunu evrensel hukuk ilkelerine uygun uygulayamazsınız. Aynı şekilde pozitivist eğitim sistemi getiremezsiniz. Karşımdakine soruyorum 'Bunlar olmadan demokratik olabilir mi bir ülke' diye, 'Olamaz' diyorlar. O zaman neden kulaktan dolma bilgilerle bize nasihat vermeye kalkıyorsunuz?''

Elekdağ, "Partimizi destekleyen yaklaşık 7 milyonun 5-5 buçuk milyonu mutekittir, (inançlı) ne olduğunu, kim olduğunu bilirler. Biz de öyleyiz" dedi.

Türkiye'nin "dünyada şeriat hukukunu kaldıran tek ülke olduğunu" ve bunun "büyük bir devrim niteliği taşıdığını" kaydeden Elekdağ, "Lakilikle demokrasiyi bağdaştıramazsak hiçbir yere gidemeyiz. Avrupa da bizi almaz. Onun için her zaman söylüyorum, AB sürecini laikliğin güvencesi olarak görüyoruz" şeklinde konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler