Güneydoğu’da bir Akdenizli

Güney Doğu Anadolu bölgemizde yer alan Kilis, Büyük Sözlükte “Cyrrhus”, Kiris olarak söyleniyor ve “efendi” anlamına geliyor. 8. yüzyılda bölgeye gelen Türkmenler Kiris’i “Kilis” olarak söylemişler. Gaziantep’ten bindiğimiz aracımızla Kilis’e yaklaştığımız 58 kilometrelik yolun sonuna doğru farklı bir doğa ve dünyayı saran susuzluğa rağmen yemyeşil, verimli zeytin ve meyve ağaçları, üzüm bağları, sebze bahçeleri ile karşılaşıyoruz.

Yayınlanma: 24.09.2008 - 10:28
Abone Ol google-news

Kilis, tarihsel süreç içerisinde Babillilere, Hititlere, Aramilere, Asurlara, Perslere Makedonyalılara, Romalılara, Osmanlılara kadar pek çok kavme ev sahipliği yapmış. Oylum Höyük’te sürdürülen kazı çalışmalarından çıkan sonuçlarla, yörenin tarihi milattan önce 3500-3000’e kadar dayanıyor. 1890’larda yaşamış Fransız gezgin Vitali Cuinet 19. yüzyılın sonlarında Kilis’in sanayi, ticaret ve kültür kenti olduğunu söylüyor. Güney Doğu Anadolu bölgemizde yer alan Kilis, Büyük Sözlükte “Cyrrhus”, Kiris olarak söyleniyor ve “efendi” anlamına geliyor. 8. yüzyılda bölgeye gelen Türkmenler Kiris’i “Kilis” olarak söylemişler.

Gaziantep’ten bindiğimiz aracımızla Kilis’e yaklaştığımız 58 kilometrelik yolun sonuna doğru farklı bir doğa ve dünyayı saran susuzluğa rağmen yemyeşil, verimli zeytin ve meyve ağaçları, üzüm bağları, sebze bahçeleri ile karşılaşıyoruz.

1995’te özlemini duyduğu il olma isteğine kavuşan Kilis’in Elbeyli, Musabeyli ve Polateli olmak üzere üç ilçesi bulunuyor. Ama adının anlamına yakışır bir ağırlığı var. İnsanların tarzı, Güney Doğu Anadolu’daki diğer şehirlerdeki insanlarınkinden daha farklı, şehirde hakim olan Akdeniz ikliminin etkisiyle onlar sanki daha bir Akdenizli.

Kilis’e gitmeden önce okuduğum Kilis bilgilerinde; “doğal güzellikleri ile ünlü Kilis’in mesire yerlerini gezmeden, pekmez kültürü olan Kilis’te Kilis pekmezinin ve yöresel kebap çeşitlerinin tadına bakmadan, tarihi höyükleri, camileri ve Ravanda Kalesi’ni görmeden dönmeyin” diyordu.

Kısıtlı zamanımızda tavsiye edildiği gibi yaptık, her şey çok güzeldi ve il ekonomisinin en büyük gelir kaynağı olan zeytin ağaçları, üzüm bağları arasında dolaştığımızda da, Güney Doğu Anadolu bölgesinde Akdenizli bir şehri hissettirdi bizlere Kilis.

Sokak aralarında huzurlu bir sessizliğin içinde dolaşırken, aralanan kapılardan baktığımızda yaşamın “havus” denilen avlularda olduğunu fark ediyoruz.

Tekrar Gaziantep’teki otelimize dönmeden önce Ortadoğu’nun Türkiye’ye açılan, Türkiye’nin de Ortadoğu’ya açılan kapısında yer alan Kilis merkeze, 10 dakika mesafedeki Suriye sınırındaki, Öncüpınar sınır kapsına kadar gitme fırsatını yakaladık.

Öncü pınar sınır kapısına gidiş ve dönüşlerimizde, arada bir yolda dinlenmek için durup aracımızdan indiğimizde bir taraftan da dalından fıstık, incir yemenin tadına varıyorduk.

Kilisliler Kilis’i çok seviyor ve “Bereketli Hilal” diye adlandırdıkları dağın eteğinde yer yer aldıklarını söylüyorlar. Şöyle bir ileriye doğru bakıp “Siz bir de Şahin Tepesi’ne gece çıkıp şöyle bir Kilis’i gecedeki ışıklarla beraber izlerseniz, bayılırsınız. Bir zamanlar nasıl Beyrut Ortadoğu’nun Paris’i ise Kilis’ de Türkiye’nin Paris’i idi” diyorlar.

Benim tavsiyem oralara gidip de mis kokulu kakulili (hint baharatı) Arap kahvesi içmeden hatta yanınıza alıp gelmeden dönmeyin. (Otogar: 0. 348. 813 28 33, Gaziantep Havaalanı Kilis’e 40 kilometre mesafede.)

[email protected]


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler