15. Klimatoloji Komisyonu Toplantısı

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) Genel Sekreteri Michel Jarraud, ''Sera gazı yayılımları, emisyonları bu yüzyıl içinde dünya tarihinde olmadığı kadar fazla miktara ulaşmıştır'' dedi.

Yayınlanma: 19.02.2010 - 11:23
Abone Ol google-news

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet Çağlar, WMO Genel Sekreteri Michel Jarraud ve Klimatoloji Komisyonu Başkanı Pierre Bessemoulin, Antalya Belek'te düzenlenen 15. Klimatoloji Komisyonu Toplantısı'nın açılış bölümünün ardından basın toplantısı düzenledi. Çağlar, yaptığı konuşmada, toplantıda ağırlıklı olarak küresel iklim değişikliğinin konuşulduğunu vurguladı. İklimlerde geçmişte de değişiklik olduğunu ancak 1980'lerden sonra insan faktörünün devreye girdiğini belirten Mehmet Çağlar, özellikle fosil yakıt kullanımı, ormansızlaştırma, bataklıkların kurutulmasının bunda etkisi olduğuna işaret etti.

Türkiye'de küresel iklim değişikliklerine paralel olarak yağışlarda mevsim ve bölgelere bağlı olarak değişiklikler meydana geldiğine değinen Çağlar, şöyle konuştu: ''Ülkemiz Akdeniz kuşağında olduğu için düzenli yağış rejimine sahip değil. Bazen fazla, ertesi yıl az. 2006-2007'de Türkiye meteorolojik kuraklık yaşadı. 2008-2009'dan itibaren ve 2010'da yağışlar mevsim normallerinin üzerine çıktı. 1 Ekim 2009'dan günümüze uzun yıllar ortalamasına göre ülke genelindeki yağışlarda yüzde 28'lik artış var. Burada yapılması gereken, yağışlardaki düzensiz duruma bağlı olarak suyu depolamak. Bentler arkasında toplayarak ihtiyaç duyulan yerlere aktarmak.''

Türkiye'nin bunu düzenli bir şekilde yaptığını anlatan DMİ Genel Müdürü Çağlar, ''BakanlıK olarak ülkenin 40 yıllık sulama ve içme suyu planlanmış durumda. Türkiye açısından bu çalışmalar sonuçlandığı sürece bir sorun olmayacağını düşünüyorum'' diye konuştu. Mehmet Çağlar, Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığını da vurgulayarak, var olan kaynakların iyi kullanılması ve kirletilmemesi gerektiğini kaydetti.
 

Felaket senaryoları gerçek mi?

WMO Genel Sekreteri Michel Jarraud da, uluslararası iklim hizmetlerinin yardımlaşma olmadan yürütülemeyeceğine dikkati çekti. Jarraud, bir gazetecinin internet üzerinde geleceğe dair felaket senaryolarına yer verildiği yönündeki sözleri üzerine de, internetin vazgeçilmez bir kaynak olduğunu ancak zaman zaman olumsuz etkiler de yapabildiğini vurguladı. Bilim adamlarının özellikle kutuplardaki buzullar üzerinde ciddi araştırmalar yaptığını anlatan Jarraud, şöyle konuştu: ''Söz gelimi Antarktika'daki araştırmalarmızda, oradaki buzullardaki incelemelerimizde sera gazı ölçümleri yaptık. Bu ölçümlerde buzulların 800 bin yıllık tarihçesini görebilmekteyiz. Sera gazı yayılımları, emisyonları bu yüzyıl içinde dünya tarihinde olmadığı kadar fazla miktara ulaşmıştır. Bütün bunları bugün bilimsel olarak ölçüp ortaya koyabiliyoruz. Nitekim uğraştığımız şeyler de fizik kanunlarını, öğrenmek istediğimiz bilgilere uygulamaktan başka birşey değil.''

Jarraud, bilim adamlarının, bu değişikliklerin ülkeler ve okyanuslar üzerinde ne tür etkileri olacağı konusunda kaygı duyduklarına dikkati çekerek, ülkeleri uyardıklarını anlattı. Birçok ülkenin ciddi adımlar atmaya başladıklarını vurgulayan Jarraud, şöyle devam etti: ''Bütün ülkeleri teşvik ediyoruz. Bunlar önemli. Hepimizin bildiği üzere geçtiğimiz yüzyıl içinde deniz seviyesindeki artış 10 yılda bir 1 milimetre beklenirken, son 10 yılda 3 milimetrelik artış gözlemlemekteyiz. Bunlar kuşkusuz kamuoyunu korkuya sevk edecek senaryolar. Alanlarında uzman binlerce bilim insanı komisyonlarımızda bir araya gelmekte, teknolojik imkanları kullanmakta ve bize geleceğe ilişkin kestirimler sunmaktalar. Bu bilgiler ışığında maalesef su baskısı, ülkelerin üzerinde artarak devam edecek.''
 

Deniz seviyesindeki yükseliş

Michel Jarraud, 20. yüzyılda deniz seviyesinde dünya genelinde 20-60 santimlik yükseliş olacağına ilişkin bilim adamlarının aralıklar verdiklerini ancak bunun kesinlikle 60 santim olacağı anlamına gelmediğini vurguladı. ''Bilim adamları insanları dehşete sevk edecek senaryoların altına imza atmak yerine temkinli hareket edip olasılık aralıklarını bize takdim etmektedir'' diyen Jarraud, bu verilerin de bilim adamlarının özellikle buzullarda yaptıkları çalışmalarla ortaya çıktığını hatırlattı. Grönland'da yapılan çalışmaları örnek gösteren Jarraud, ''Bu veriler bize nereden geliyor? Örneğin Grönland'a gidiyorsunuz, buradaki buz dağlarındaki değişimi görüyorsunuz. Bugün bu değişimin çok daha hızlı boyutlarda gelişeceğini görüyoruz'' diye konuştu.
 

Su sorunu

Jarraud, bir gazetecinin, gelecekte ülkeler arasında su savaşları yaşanıp yaşanmayacağına ilişkin soruya da, ''Bizim kullandığımız su kime ait?'' sorusuyla yanıt verdi. Suyun bir döngü halinde yeryüzündeki insanlara ulaştığını hatırlatan Jarraud, ''Türkiye'de kullandığımız suyun molekülleri dünyanın neresinde buharlaştı ve Türkiye şu anda nerenin suyunu kullanıyor, gezegenin neresinden geldi bunu söyleyemiyoruz ama bu konuda gelecekte olası tatsızlıklar çıkması imkansız değil'' dedi.
 

Klimatoloji Komisyonu Başkanı Bessemoulin

Klimatoloji Komisyonu Başkanı Pierre Bessemoulin de, komisyonun, iklim verilerini hazırlama, yönetme ve izleme konusunda çalışmalar yaptığını anlattı. Komisyonun değişik ülkelerle işbirliği yaptığını belirten Bessemoulin, bilim adamlarının iklim değişikliğinin farkına 1970'lerde değil, 1950'lerde vardıklarının belirlendiğine dikkati çekti. Bessemoulin, ülkeler arasında veri paylaşımının daha kolay hale getirilmesi için yeni bir yapılanma içinde olduklarını belirterek, iklimlerdeki değişikliklerin bilinmesinin enerjiden turizme kadar pek çok sektöre yararının olduğunu sözlerine ekledi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler