AB'nin anti-damping vergisine tepki

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), AB'nin Türkiye menşeli ürünlere uyguladığı anti-damping vergisi konusunda, Türkiye için, herhangi bir üçüncü ülke konumundaki ülkelerle aynı kategoride ele alındığını, bu durumun Gümrük Birliği içinde olan ve tam üyelik müzakerelerine başlayan bir ülkeye karşı kabul edilebilir tutum olmadığını bildirdi.

Yayınlanma: 25.09.2008 - 15:05
Abone Ol google-news

İktisadi Kalkınma Vakfı'nın (İKV), AB'nin Türkiye menşeli ürünlere uyguladığı anti-damping vergisi hakkındaki duyurusunda, Gümrük Birliğine rağmen AB'nin haksız olarak Türkiye menşeli bazı ürünlere karşı anti-damping vergisi uygulamaya devam ettiği belirtildi. Duyuruda, şöyle denildi:

"Bu uygulamalar, 1996 yılında ülkemiz ile AB arasında gerçekleştirilen Gümrük Birliğinin gerek lafzına ve ruhuna, gerekse Türkiye-AB ortaklık anlaşmalarında dampinge karşı uygulanacak önlemlerin alınmasına ilişkin öngörülen usul ve esaslara aykırıdır. Öncelikle Gümrük Birliği, taraflar arasında gümrük vergileri ve eş etkili her türlü tedbirin kaldırıldığı, ortak gümrük tarifesinin uygulandığı, Türkiye'nin AB'nin ortak ticaret politikasına ve malların serbest dolaşımı ile ilgili tüm teknik mevzuatına uyum sağlamayı üstlendiği bir ekonomik entegrasyonu ifade etmektedir."

AB'nin halen Türkiye menşeli ürünlerde damping yapıldığı iddiası var ise, buna karşı önlemleri ortaklık anlaşmalarında öngörülen usule göre alması gerektiği kaydedilen duyuruda, bu hükümlerin tatbikatına ilişkin usullerin belirlenmesi konusunun, hükümetler tarafından Gümrük Birliği sonrasında sık sık gündeme getirildiği, fakat bugüne kadar somut bir ilerleme sağlanamadığına dikkat çekildi.

Türk şirketlerinin, bugün gelinin noktada, Türkiye-AB Gümrük Birliği ve ortaklık anlaşmalarına rağmen damping konusunda AB için herhangi bir üçüncü ülke konumundaki ülkelerle aynı kategoride ele alındığı ve aynı prosedürlere göre yaptırıma tabi tutulduğu görüşünün aktarıldığı duyuruda, şunlar kaydedildi: "Bu durum, Gümrük Birliği içinde olan ve tam üyelik müzakerelerine başlamış bir ülkeye karşı kabul edilebilir bir tutum olmaktan uzaktır. Bu itibarla, AB'nin en kısa zamanda Türk menşeli ürünlere karşı anti-damping uygulamalarına son vermesi ve konunun Ortaklık Konseyinde çözüme kavuşturulması, Türkiye-AB ilişkilerinin sağlıklı ve hukuki gereklerine uygun olarak yürümesi ve aynı zamanda ülkemizin AB'ye ihracatı bakımından önem arz etmektedir. Aynı şekilde Türkiye'nin de, bu alanda müzakere sürecinde üstlendiği eksik kalan yükümlülüklerini bir an önce yerine getirmesi gerekmektedir."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler