Danimarka, İstanbul Modern Sinema'da

Danimarka belgeselleri İstanbul'da izleyenleriyle buluşuyor. İstanbul Modern Sinema, Danimarka belgesellerini göstermeye hazırlanıyor...

Yayınlanma: 30.03.2010 - 13:59
Abone Ol google-news

İstanbul Modern Sinema, Danimarka Büyükelçiliği ile işbirliğiyle, 15 Nisan-29 Nisan tarihleri arasında ülkenin son birkaç yılda iz bırakan, en iyi belgesellerinden oluşan “Yaklaşık Gerçek” adlı bir seçki sunuyor. Bu belgeseller Danimarka’nın bugünkü gerçeğine odaklanırken, bir yandan da “gerçek” kavramını sorguluyor.

Yönetmen Phie Ambo,  Mekanik Sevgi başlıklı filminde, insan-robot etkileşimini merkeze alarak, kültürel farklılıklar içinde insanın sevgi arayışını ve sevgiye doyumsuzluğunu sorguluyor. Yönetmen Anders Riis-Hansen’in, önceleri sadece bir grup siyasal eylemci olarak boy gösterirken, ’80’lerde yasadışı eylemler gerçekleştiren bir örgüt haline gelen bir grup genç Danimarkalı’yı konu edinen Görünmez Hücre başlıklı belgeseli, Peter Øvig Knudsen’ın romanına dayanıyor ve bu gençleri anlamayı vaat ediyor.

Yönetmen Jørgen Leth, Haiti. İsimsiz başlıklı belgeselde, tarihi kanla yazılmış, gerçekliğin gerçeküstüne dönüştüğü, hatta kurmacaya benzediği kaotik Karayip ülkesini yansıtıyor.

Yönetmen Ulrik Wivel,  “Danimarka’nın Woodstock’ı” olarak anılan, Avrupa’nın en büyük müzik festivallerinden Roskilde belgeselinde, festival Franz Ferdinand, Placebo, The Streets, Rufus Wainwright, Sonic Youth gibi isimlerin, gönüllülerin, ve sanatçıların gözünden anlatılıyor.

Yönetmenler Mads Kamp Thulstrup ve Carsten Søsted, Danimarka Dinamiti başlıklı belgeselde,  ’70’li yıllardaki amatörlüğünden, başarısızlıklarından sıyrılıp, ’90’larda kahraman haline gelen Danimarka Milli Futbol Takımı’nın büyük başarı hikâyesi anlatılıyor. Dönemin üç önemli teknik direktörünü Nikkelaj Nielsen, Sepp Piontek ve Richard Moller Nielsen’i merkeze alan belgesel, Danimarka’nın bir dönemine tanıklık eden bir evrim ve zafer öyküsünü yine dönemin önemli oyuncularının gözünden anlatıyor.

Yönetmen Mikala Krogh’un, Her Şey Göreceli başlıklı belgeseli, dünyanın dört bir yanından görüntülerle; aşk, mutsuzluk, kaybetmek ve ışık gibi temalar altında, insan olma değerleri ve yaşam koşullarına göre hem değişip hem de aynı kalan kolektif duygularımız üzerine değişken bir yolculuğu içeriyor. Prag Senfoni Orkestrası’nın müzikleri ile eşlik ettiği belgesel, insanların arasındaki bağların duygusal ve görsel bir izdüşümü.

 

Mekanik Sevgi / Mechanical Love, 2007
Yönetmen: Phie Ambo, 79’, Danca, İngilizce, Almanca, İtalyanca, Japonca.

İnsan-robot ilişkisi üzerine bir belgesel olan Mekanik Sevgi, bu ikili etkileşimi merkeze alarak insanın sevgi arayışını ve sevgiye doyumsuzluğunu sorguluyor. Yüksek robot teknolojisinin ötesinde, belki de insan hayatıyla ilgili en önemli ya da en tetikleyici unsurları ele alan Phie Ambo, kamerasıyla farklı kültürlere, Tokyo, Japonya, Almanya, İtalya ve Danimarka’ya konuk oluyor. Filmi boyunca duygusallık-robot eksenini, kültürel farklılıklar çerçevesinde gözlemliyor.

 

Haiti. İsimsiz / Haiti. Untitled, 1996
Yönetmen: Jørgen Leth, 78’, İngilizce, Fransızca, Haitice.

Yönetmen, tarihi kanla yazılmış, gerçekliğin gerçeküstüne dönüştüğü, hatta kurmacaya benzediği bu kaotik Karayip ülkesini anlamaya çalışıyor. Siyasetin büyücüler tarafından yönetildiği, ölüm ve dehşetin günlük alışkanlık haline geldiği bu topraklarda beş yıl boyunca yaşananları, şehvet ve güzellik kareleriyle birlikte veriyor. Bazen tropik yağmur, bazen siyah bir kadın bedeninin erotik görüntüsü de bu destansı ve kişisel belgesele dram ve görsel bir coşkunluk katıyor.

 

Her Şey Göreceli / Everything Is Relative, 2008
Yönetmen: Mikala Krogh, 75’, Danca, İngilizce, Hintçe, Japonca, Portekizce.

Hepimizde aynı çağrışımları olan duygular; nefret, aşk, hüzün ve mutluluk, hepimiz için aynı anlamları mı taşır? Ölümcül bir hastalıkla savaşan genç bir kadının hüznü ile köyünü selde kaybeden ailenin hüznü, isimleri bir olmaktan öte, tamamen aynı olabilir mi? Ya da, modern kölelik yapan Bangladeşli bir işçi ile savaşa giden Amerikalı bir askerin korkuları bir midir? Değerlerimiz, umutlarımız ve tutkularımız, sadece hayatımızın akışında değişik görüntüler alıp, aslında aynı olabilirler mi? Her Şey Göreceli, dünyanın dört bir yanından görüntülerin; aşk, mutsuzluk, kaybetmek ve ışık gibi temalar altında toplandığı değişken bir yolculuk. Bu yolculuk, insan olma değerleri ve yaşam koşullarına göre hem değişip hem de aynı kalan kolektif duygularımız hakkında. Prag Senfoni Orkestrası’nın müzikleri ile eşlik ettiği belgesel, insanların arasındaki bağların duygusal ve görsel bir izdüşümü.

 

Görünmez Hücre / The Invisible Cell,  2009
Yönetmen: Anders Riis-Hansen, 104’, Danca.

Görünmez Hücre, bir grup Danimarkalı genç hakkında bir hikâye. Filistin Halk Kurtuluş Örgütü tarafından eğitilen bu gençler, önceleri sadece bir grup siyasal eylemci olarak boy gösterirken, ’80’lerde yasadışı eylemler gerçekleştiren bir örgüt haline geliyor. Zaman içinde iki olgu; değerleri koruma ısrarı ile daha büyük bir amaç olan Filistin için hem kendi hem de başkalarının hayatlarını riske atma fedakârlığı çatışmaya başlıyor. Grubun açığa çıkması ise, bu çatışmanın en tepe noktasında, 1989’daki büyük soygunları sırasında 22 yaşındaki bir polis memurunun öldürülmesi ile oluyor. Peter Øvig Knudsen’ın romanına dayanan bu belgesel, romanın da ötesine geçerek, bütün tarafların içten anlatımlarına yer verip, bu gençleri anlamayı vaat ediyor.

 

Roskilde, 2008
Yönetmen: Ulrik Wivel, 99’, Danca, İngilizce.

“Danimarka’nın Woodstock’ı” olarak anılan, Avrupa’nın en büyük müzik festivallerinden Roskilde, her yıl coşkunun doruğa ulaştığı, efsanelerin sahne aldığı, her kuşaktan insanların içlerindeki müzik canavarını ortaya çıkardığı, 40 yaşını aşkın bir efsane.

Belgeselin tanıklık ettiği senesinde Franz Ferdinand, Placebo, The Streets, Rufus Wainwright, Sonic Youth gibi isimleri konuk eden festival, gönüllüleri, sanatçıları ve konuklarının gözünden anlatılıyor.

 

Danimarka Dinamiti / Danish Dynamite, 2008

Yönetmenler: Mads Kamp Thulstrup, Carsten Søsted, 107’, Danca, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca.

’70’li yıllardaki amatörlüğünden, başarısızlıklarından sıyrılıp, ’90’larda kahraman haline gelen Danimarka Milli Futbol Takımı’nın büyük başarı hikâyesini anlatan belgesel, dönemin üç önemli teknik direktörünü merkeze alırken, hikâyesini yine dönemin önemli oyuncularının gözünden anlatıyor. Nikkelaj Nielsen’ın takımdan 1979’daki ayrılışıyla başlayıp, bir sonraki genç teknik direktör Sepp Piontek ile süren ve takımı 1992’de Avrupa Şampiyonluğu’na taşıyan Richard Moller Nielsen ile noktalanan film, Danimarka’nın bir dönemine tanıklık eden bir evrim ve zafer öyküsü.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler