"Minderden kaçarak siyaset yapılmaz"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, Başbakan'ın Baykal'ın davetiyle ilgili olarak ''Tartışalım da size prim mi verelim?" sözüne karşılık "Yani baştan kabul etmiş yenileceğini. Bunun adına minderden kaçmak derler. Minderden kaçarak siyaset yapamazsınız. Doğru işi yaptığınıza inanıyorsanız o zaman minderde hazır olacaksınız'' dedi.

Yayınlanma: 03.10.2008 - 13:35
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, partisinin il binasında düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin her tarafından yolsuzluklarla ilgili haberler geldiğini, konuyla ilgili olarak arkadaşlarının da çok sayıda belgeyi açıkladıklarını söyledi.

İktidarın, yolsuzluk konusunda çok kötü duruma düştüğünü, kendini savunamayacak hale geldiğini savunan Öymen, genel başkanları Deniz Baykal tarafından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ''Yolsuzluk, mal beyanları vesaire konuları beraber televizyonda tartışma'' teklifinin kabul edilmediğini söyledi.

Onur Öymen, Başbakan'ın konuyla ilgili olarak ''Tartışalım da size prim mi verelim?'' dediğini dile getirerek, ''Yani baştan kabul etmiş yenileceğini, başarılı olamayacağını. Bunun adına minderden kaçmak derler. Minderden kaçarak siyaset yapamazsınız. Haklılığınıza inanıyorsanız, doğru işi yaptığınıza inanıyorsanız o zaman minderde hazır olacaksınız. Bu iktidar öyle anlaşılıyor ki yolsuzluklar konusunda kendini savunacak durumda bile değildir. Bunun çeşitli somut örneklerini biz ortaya koyduk. Daha çok örnek var'' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Türkiye'nin Uluslararası Şeffaflık Örgütü listesinde 72. sıradan 58. sıraya indiği ve iyileşme kaydettiği yönünde bir konuşmasının olduğuna da değinen Öymen, Başbakan'ın da bu gelişmeyi çok sevindirici bulduğunu ifade etti.

 

''Danışmanları daha sıkı kontrol etsinler"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, bu listeyi kendilerinin de okuduklarını ve incelemelerde bulunduklarını belirterek, şöyle konuştu:

''Bu konuda kendilerine bilgi veren danışmanları daha sıkı kontrol etsinler. Türkiye, o listede geçen sene 72. sırada değil, 64. sıradaydı ve iki ülke ile birlikte bu sırayı paylaşıyordu. Türkiye bu sene de 58. sırayı iki ülke ile paylaşmaktadır. Konuyla ilgili olarak 'yolsuzluklarla o kadar iyi mücadele ettik ki o yüzden ilerliyoruz' diye düşünenler olabilir. Peki hangi ülkeleri geçtik? Samoa, Namibya, Küba, Tunus, Bulgaristan, Hırvatistan. Dünyada şu anda 57 ülkede yolsuzluk bizdekinden daha az. Üstelik, bu liste yapıldığında Türkiye'deki son yolsuzluk olayları ortaya çıkmamıştı. Buna dikkat etmek lazım. Önümüzdeki yılki listede nereye geleceğimizi bile düşünmek istemiyorum. Barbados, Şili, Uruguay, Dominik Cumhuriyeti bizden önce yer alıyorlar. Müslüman ülkeler içinde, 6 tanesinin yolsuzluk dosyası bizden daha iyi. Biz, halkı Müslüman olan ülkeler arasında 7. sırada yer alıyoruz. Tabloyu doğru görelim, doğru konuşalım. Yanlış izlenim vermeyelim.''

 

''İddialar ayyuka çıktı''

Yolsuzluğun Türkiye'nin her yanında kanayan bir yara haline geldiğini ve konunun peşini CHP olarak bırakmayacaklarını dile getiren Öymen, demokratik toplumlarda bir yolsuzluk iddiası ortaya atıldığı zaman, bunun o ülkenin en önemli konusu haline geldiğini kaydetti.
Onur Öymen, bu konuda en son örneğin Romanya'da yaşandığını ve adı yolsuzluğa karışan bir bakanın doğrudan doğruya cumhurbaşkanı tarafından görevden alındığını belirterek, şöyle devam etti:

''Bizde ise dokunulmazlığı kaldırma kararı alınmıyor. Görevinden istifa etse bile bazı insanlar, onlar hakkında mahkemeye gidip aklanma fırsatı verilmiyor. Bu büyük bir yanlıştır, büyük bir hatadır. Bu hatadan mutlaka dönmek lazım. 'Biz yolsuzlukları desteklemeyiz' diyorlar. 'En küçük bir olay görürsek üzerine gideriz' diyorlar, öyleyse RTÜK Başkanı hakkındaki iddialar ayyuka çıktı. Meclis Başkanı bile bu kişinin görevden ayrılmasının uygun olacağını münasip bir dille söyledi. Ne yazık ki Cumhurbaşkanı'nın konuşmasında buna benzer bir şey göremedik. Bunlar, Türkiye'nin itibarını zedelemektedir. Yolsuzluğa karşı hoşgörümüz sıfırdır. Hiç bu kadar tartışmalara bile gerek yoktu. Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi milletvekilleri Türkiye'de adi suçlara karşı dokunulmazlık zırhıyla korunmasaydı, böyle suçlar hiç karşımızı çıkmayacaktı. Aleyhinizde bir iddia mı var, gideceksiniz yargıya. Bu gibi konularda kararı mahkeme verir? Kim suçlu, kim suçsuz. Bence burada kamuoyunun vicdanına mahkum oldular. Ama önemli olan mahkemede mahkum olmaları.''

 


''Nasıl 'Bana ne' diyebilirsiniz?"

Deniz Feneri davasında Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in ''Bana ne?'' şeklinde bir tavır sergilediğini ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, şu görüşleri dile getirdi:
''Adalet Bakanı olarak böyle bir şeyi nasıl söylersiniz? Yargılananlar Türk, dava konusu Türkiye ile ilgili, mahkeme kararına göre davanın uzantıları Türkiye'de, kuryeler Türk, davanın siyasi bağlantıları olduğu söyleniyor. Adalet Bakanı olarak siz nasıl 'Bana ne' diyebilirsiniz? Böyle bir şeyi diyebilecek insan Türkiye'de her şey olabilir, ama adalet bakanı olamaz. Adalet Bakanı'nın 'Bana ne' demeye hakkı yoktur, yetkisi yoktur. Adalet Bakanı'nın bu sözlerini büyük bir talihsizlik olarak nitelendiriyoruz. Türkiye'nin her yerinden yağmur gibi yolsuzluk iddiaları akıyor. Bu işin peşini bırakmayacağız. Türkiye, sahipsiz değildir. Bundan hiç kuşkunuz olmasın.''

Avrupa Konseyi'ne bağlı Yolsuzluklarla Mücadele Komitesinin Türkiye hakkında hazırladığı yolsuzluk raporunun da kamuoyuna açıklanmasının Hükümet tarafından engellendiğini iddia eden Öymen, komitenin, her sene çeşitli ülkeler hakkında raporlar yayımladığını, son olarak da 31 Mart-4 Nisan tarihleri arasında Türkiye'deki yolsuzluklarla ilgili bir rapor hazırladığını kaydetti.

Öymen, bu raporla ilgili olarak ''Başbakan'ın danışmanları kendisine iletmemiş olabilir. Biz söyleyelim. Raporda, komite, 'Türk hükümetinden rica ediyoruz, izin versin raporu kamuoyuna açıklayalım' diyor. Ancak izin verilmedi'' dedi.


''Çifte standartlara tahammül edemeyiz"

Türkiye'de son derece önemli gelişmeler yaşanırken, Avrupa Parlamentosundan hiçbir bir tepkinin gelmediğini ileri süren Öymen, Türkiye'de yaprak kıpırdasa ayağa kalkan bu kesimin, son zamanlardaki gelişmeler karşısında ''ağızlarını bıçak açmadığını'' söyledi.
Onur Öymen, ülkede gazeteciler, sanatçılar, televizyon sahiplerinin gözaltına alındıklarını, kitle halinde tutuklandıklarını belirterek, buna tepkisiz kalanların, ''daha önce hiç kimse tutuklanmadığı halde destekledikleri 1-2 yazar hakkında dava açıldı diye mangalda kül bırakmadıklarını'' ifade etti. Öymen, şöyle devam etti:

''Avrupalıların yapacakları en büyük hata, Türkiye'de iç politikada taraf olmaktır. Yolsuzluk, tutuklamalar ortada. Bütün bunlar yaşanırken neden Avrupa'dan ses çıkmıyor. Dedikleri şey, 'Merak etmeyin çok yakından izliyoruz'. Anayasa Mahkemesinde görülen AKP davasıyla ilgili olarak bizim hukukumuza müdahale etmekte hiçbir tereddüt etmediler. En söylenmeyecek sözleri söylediler. Şimdi de 'Hukuka müdahale etsinler' demiyoruz, ama kendi kendileriyle tutarlı olmak için bir görüş ifade etmelerini bekliyoruz. Dünya Gazeteciler Örgütü, Uluslararası Basın Enstitüsü üst üste açıklamalar yaptılar. Sayın Başbakan'ın Doğan Grubu'na karşı tavrını eleştiren, gazetecilere boykot kararını eleştiren beyanatları oldu. Avrupa Parlamentosu üyeleri olarak siz niye yapmıyorsunuz?''

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 1 Ekim tarihinde TBMM'nin açılışında yaptığı konuşmasındaki Kıbrıs ve Irak konularına ilişkin açıklamalarına da değinerek, Cumhurbaşkan'ın, bu konulara ''yarım cümle'' ile değindiğini, söyleyeceklerinin bundan ibaret olmaması gerektiğini sözlerine ekledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler