''Süreç meyvesini vermeye başladı"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu ile yaptıkları ortak basın toplantısında, ''Bugün, yüz yıla yaklaşan bir süre içerisinde iki ülke için gerçekten bir dönemeç, böyle bir dönemece girdiğimizi buradan duyurmak istiyorum'' dedi.

Yayınlanma: 14.05.2010 - 17:30
Abone Ol google-news

Başbakan Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı'nın ardından Yunanistan Başbakanı Papandreu ile ortak basın toplantısı düzenledi.

Erdoğan, Atina'ya gerçekleştirdikleri ziyaretten dolayı duyduğu memnuniyeti ifade ederek, şunları söyledi:
''Bugün yaklaşık 320 kişi ile buradayız. Gerek şahsım, bakan arkadaşlarım, teknokrat, bürokratlar tüm iş adamlarımız olmak üzere, bu gerçekten tarihi bir an. Bu gelişle tarihe bir kayıt düşeceğiz. Bugün yapılan anlaşmalarla -ki Yüksek Düzeyli İş Konseyi oluşturuldu ve 22 anlaşmayı imzalamış durumdayız- birlikte geleceğe çok daha farklı bir adımı atmış oluyoruz. Bugün, yüz yıla yaklaşan bir süre içerisinde iki ülke için gerçekten bir dönemeç, böyle bir dönemece girdiğimizi buradan duyurmak istiyorum. Kadim bir dostluk, iki komşu ve toprağı, denizi ve ekmeği paylaşan iki eski halk olarak, bu ilişkimizin tüm dünyaya... önce kendimiz yaşayacağız ve yaşatmak suretiyle örnek olmasını diliyorum. Aslında biz birimizi çok iyi tanıyoruz, biliyoruz.


''Süreç meyvesini vermeye başladı"

''Şu veya bu nedenlerle bazı sıkıntıları ne yazık ki hep yaşadık'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Tabii değerli dostum Yorgo'nun ilk ziyaretini son dönemde Başbakan olduktan sonra Türkiye'ye gerçekleştirmiş olması ve İstanbul'da başbaşa yaptığımız görüşme çok manidardı. Tekrar ben bundan dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Ardından kendilerine yazmış olduğum mektup ve bu mektuba aldığım cevapla başlayan bu süreç meyvesini vermeye başladı. Tabii iki eski medeniyetin ve tarihin iki güçlü aktörünün el ele yeni bir barış ve huzur destanı yazmaya kararlı olduğunu bilmelerini isterim. Az önce değerli dostum da zaten her iki taraf da bu siyasi iradenin mevcut olduğunu ifade ettiler. Aynı ifadeleri ben de altını çizerek söylüyorum. Türk ve Yunan halklarının Türkiye ve Yunanistan'ın şehirlerinde geçirdikleri, tarihin mutlu günlerini yeniden yaşamaları için azimle kararlılıkla çalışacağımızdan emin olmalarını isterim.''

 

"Türkiye'nin Schengen içerisine dahil edilmesi gerekir''

''Bakınız şu anda bir adım atıldı, bu adım hususi pasaportlarla ilgili vize şartı artık ortadan kalktı. En kısa zamanda temennim odur ki inşallah bu da olacak, buna inanıyorum. Biz bu noktada mavi pasaportlar içerisinde de zaman içinde bunu da daha geliştirilmiş şekilde -ki bu konuda ben kendi desteklerine de inanıyorum. Yani şu anda Schengen olayı içerisinde Sırbistan'a uygulananın Türkiye'ye uygulanmasını ben burada AB üyesi ülkelere duyuruyorum. Kendileriyle de oturup bunları konuşacağız. Yani Sırbistan nasıl Schengen olayından istifade ediyorsa Schengen'e kabul edildiyse Türkiye'nin da aynı şekilde bu Schengen içerisine dahil edilmesi gerekir. Sırbistan müzakereci bir ülke değil, ama Türkiye müzakereci bir ülke, dolayısıyla dahil edilmesi gerekir farklı şeyler olabilir. İnanıyorum ki burada Yunanistan da bu konuda gerekli desteği Türkiye'ye verecektir. Bu adımları da atmamaz lazım.''

 

Yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, ''Ege'nin barış denizi olması konusunda silahlanmanın aza indirgenmesi yolunda herhangi bir adım atıldı mı?'' sorusuna şu yanıtı verdi.
''Ege'de uçakların adeta bir bombardıman uçağı olarak bombaları muhafaza şeklinde uçmasını biz artık istemiyoruz. Bunlar bağlı olmasın, diyoruz. Eğer tatbikat yapılacaksa bunlarsız uçsunlar diyoruz. Dolayısıyla bunlar barışın adeta bir simgesi olsun. Zaman içerisinde bunlar hiç uçmasın. Bu hale geliyoruz. Bunu başaralım.

Savunma sanayiine yönelik karşılıklı olarak atılan bu adımların hepsi bizi farklı alanlarda yapacağımız yatırımlardan alıkoyuyor. Yani birimiz yapalım, birimiz yapmayalım diye bir şey olmuyor. Bu gerçekleri ben çok açık net konuşmayı severim, açık konuşuyorum. Oralara yapılan bu yatırımlar eğitime, sağlığa yapılabilir. Bu yatırımlar ülkede kişi başına milli gelir olarak yoksul insanlara aktarılabilir.
Bunun yanında önemli olan bir diğer adım, ülkemizde Lozan ile bağlantılı olan adımlar var biliyorsunuz. Sensinot Meclisi olayımız var. Bu konuyla ilgili attığımız adımlar var. Ben bunu değerli dostuma, meslektaşıma da söyledim. Kendilerinin de bu noktada bir girişimi oldu. Sensinot Meclisi'nin Türk vatandaşlarından oluşması lazım. Ama şu anda tabii Türk vatandaşlarından oluşmuyor. Dolayısıyla 'Türk vatandaşlığına müracaatla biz bu sorunu çözelim' dedik. Şu anda müracaatları aldık. Öyle zannediyorum ki önümüzdeki bir iki hafta içinde bu sorunu çözmüş oluruz. Dolayısıyla Lozan'ın gereği olan noktaya da gelmiş oluruz.

Aynı şekilde Batı Trakya'da da seçilmiş müftü yok. Atanmış müftü var. Burada seçilmiş olan müftü olması lazım. Bu konuda biz özellikle Yunanistan'ın aynı şekilde yaklaşımını bekliyoruz. Diyoruz ki seçilmiş olan müftüyü Yunanistan Hükümeti onasın. Ve bu şekilde de oradaki vatandaşlarımız huzur içinde olsunlar. Eğer bazı sıkıntılar varsa bunların da zaten oturulup konuşularak giderilmesi mümkündür.
Şu bir gerçek, nasıl ki patriği seçme hakkını kendimizde bulmuyorsak, aynı şekilde de oradaki Müslümanların dini liderlerini tabii ki Yunan Hükümetinin seçmemesi gerekir. Bu ciddi bir yanlıştır diye düşünüyoruz ve bunun da giderilmesi gerekir diye inanıyoruz. Bu konuyu oturup konuşup süratle neticelendirmemiz lazım.''


Heybeliada Ruhban okulu

Büyükada'daki yetimhane konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, bu konudaki yargı sürecinin uluslararası hukuka yansıdığını, kendisinin gerekçeli kararı istettiğini ve bu gerekçeli kararın gelmesinin ardından hemen burayı kendilerine teslim etmeye hazır olduklarını Fener Rum Patriği Bartholomeos'a söylediğini bildirdi.

Heybeliada Ruhban Okulu konusunda açıklamalar yapan Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun bu konudaki çalışmaları sürdürdüğünü belirterek, ''Çözüme yönelik çalışmalarda bir netice alacağımızı ben umut ediyorum. Bunun umudu içerisindeyim. Olumlu bir yaklaşım içerisinde olduğumu da burada ben söylüyorum. Üzerinde çalışıyoruz. Temenni ederim ki burayı da kısa zamanda bir neticeye bağlarız. Ama ben de Sayın Papandreu'dan Atina'da Fethiye Camii'nin restorasyonu için müsaade istedim. Eğer bunu sağlarlarsa çok isabetli olur diye düşünüyorum'' dedi.

 

"Alışıla gelmiş bir ziyaret değil"

Başbakan Papandreu, Atina'daki Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında, Başbakan Erdoğan'ın Atina ziyareti, imzalanan anlaşmalar ve Türk-Yunan ilişkilerine değindi.

İmzalanan anlaşmaların ziyaretin tarihi olduğunun göstergesi olduğunu söyleyen Papandreu, gerek Başbakan Erdoğan'ın, gerekse kendisinin bu ziyaretin tarihi olarak kalması arzusunu taşıdıklarını ifade etti. Papandreu, Başbakan Erdoğan'ın inisiyatif sahibi cesur bir lider olduğunu da kaydetti.

İki ülke yetkililerinin temaslarının sonuçlarının görüldüğünü ve iki ülke arasındaki işbirliği alanlarının belirlendiğini belirten Papandreu, Türkiye ile Yunanistan'ın sorunları anlamak ve işbirliği yolları bulmakla yükümlü olduklarını söyledi.

''Son yıllardaki diyaloğumuzu gözden geçirip ileriye doğru nasıl adım atacağımızı irdeledik'' diyen Papandreu, tarafların büyük önem taşıyan gündelik konularda ilerleme kaydedilmesi yönünde çalıştıklarını aktardı. Papandreu, ortak, üretken bir çalışmayla Türk-Yunan ilişkilerinde birçok konuda ürün alınabileceğini de ifade etti. Kıbrıs meselesine de değinen Papandreu, Kıbrıs konusunda adil, işler ve kalıcı bir çözüm önerisinin bulunmasının beklendiğini, böyle bir çözüme ulaşılmasının Türkiye ile Yunanistan arasında daha fazla yakınlaşma sağlayacağını belirtti.

Yıllar önce Türkiye'ye Bülent Ecevit döneminde gittiğini ve "işgal güçlerinin Ada'dan gitmesi ve sorunun artık çözülmesi gerektiğini'' söylediğini belirten Papandreu, aldığı yanıtın, "Kıbrıs'ta sorunun 1974'de çözüldüğü" şeklinde olduğunu vurguladı. Papandreu, şimdi ise Türkiye Başbakanı'nın ''sorun çözülmeli'' demesinin cesaret göstergesi olduğu yorumunu yaptı.

Türkiye'nin AB perspektifi konusunda da konuşan Papandreu, Yunanistan'ın bu süreçte ilk andan itibaren Türkiye'ye destek verdiğinin altını çizdi. Papandreu ayrıca, gerek Türk, gerekse Yunan halkının barış içinde yaşama vizyonuna sahip olduğuna inandığını da vurguladı.
Türk vatandaşlarına vize kolaylığı sağlanmasına da değinen Yunan Başbakanı, yeşil pasaportlara vize uygulamasının kalktığını, Türk turistlerin 24 saatlik Yunanistan ziyaretlerinde sağlanacak vize kolaylığı hakkında da çalışıldığını belirtti.

''Türk savaş uçaklarının Ege'deki faaliyetlerini'' de gündeme getiren Papandreu, bir yandan Schengen uygulamasının aşılıp Türk turistlere vize kolaylığı sağlanması çalışmaları sürerken, diğer yandan Türk savaş uçaklarının ihlallerde bulunduklarını savundu. Papandreu, ''Bu manzaranın geçmiş olarak adlandırılması ve geleceğe bakılması gerektiğini'' söyledi.

Yunanistan'ın çok sayıda adası ve bir Kıbrıs tecrübesi olduğunu belirten Papandreu, ''Türkler adalarımızdan birisini alır mı' korkumuzu, Türkiye'nin ise 'Yunanistan saldırır' endişesini yenmesi gerek, bu da iyi komşuluk ilişkileri ile aşılır'' diye konuştu. Papandreu, Türk savaş uçaklarının ''girmeden kapıyı çalmaları'', yani uçuş planı sunmaları halinde kovalama yaşanmayacağı değerlendirmesinde de bulundu.

Önemli tarihi yapıların restore edilmesi için de anlaşma sağlandığını belirten Papandreu, bu çerçevede Atina'da Fethiye Camisi'nin restore edileceğini söyledi. Dini konuların zor konular olduğunu, ancak birleştirici özellikleri de olduğunu belirten Papandreu, ''herkes dini geleneklere saygı göstermelidir'' ifadesini kullandı.
 

İlgili haber

Yunanistan'la 22 anlaşma imzalandı


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler