Babalar Günü'nde Devlet Baba...

Yayınlanma: 08.06.2010 - 06:03
Abone Ol google-news

Bütün türküler anneler üzerinedir. Anayı ayrı konuşalım, o, hayatımızın tanrıçasıdır.

Ya babalar, onlar, ne güvenilir, sade ve yiğit kalelerdir, çocukları için.

Babalara bugüne dek söylemediğimiz neler var içimizde. Yaşamın herhangi bir gününde, onlara da, duygularımızdan bir demet vermek gerektiğini düşünüyorum. Çoğumuz, bir çiçek vermeden ayrılıyoruz babalarımızdan. Ben, 15-20 sayfalık mektuplar yazardım babama. Zarflar, sevgi ve özlemimi, soluğumu taşırdı ona. Yetkin, itibarlı, güçlü ve bütün babalar gibi sert, ama fedakârdı babam. Bana devlet babayı sevmeyi ve güvenmeyi o öğretti. Bütün arkadaşlarımın babaları gibi.

Babaların, çiçeğini bugüne dek sunmadıysak vakti gelmiştir artık. Onlara, içimizden kopardığımız bir “deyişi” verelim. Sonra, geç kalabiliriz...

Onlar, katı ve dışavurumsuz olabilirler, ama baba kalbi, hangi yaşta olursa olsun çocuğuna açıktır. İzleyici ve gözeticidirler. Bilir misiniz ki, bütün babalar hırslıdır ve çocukları ile övünmek hayalindedirler hep. Hayallerini içlerinde hapsettikleri için, sert ve bencil görünürler.

Bir konuşturun bakalım, neler diyecek babalar. Analar gibi feryat edemez, sevinçte ve acıda gözyaşı dökemezler, onun için biraz gölgede kalırlar hep. Ama, onlar birer güven heykelidir.

Neden “devlet baba” deyimi var. Devlet de, baba gibi ciddi, kuvvetli ve çatık kaşlı olduğu için. Bu yıl babalara, sevgiyi avuçlarımızın içine koyup uzatalım. Babamıza, başımızı okşamayı öğretelim. Devlet babaya da söyleyelim sevgimizi. Ona bir mektup yazalım hepimiz ve diyelim ki; ben doğduğum günden bu yana, hep, devlet babam oldu. Oğullarının ve kızlarının hepsini, aynı derecede, çok seven devlet babam. Dürüstlüğüne, yansızlığına, beni koruyacağına, gözeteceğine, toprağımı ve hakkımı yedirmeyeceğine, çocukları için kimseye laf söyletmeyeceğine, beni asla korkutmayacağına, bana onurlu bir ad ve miras bırakacağına inandığım, bir devlet babam. Benim devlet babam, beni ne Amerikalıya, ne İngilize emanet eder. Yüzüme “seni seviyorum” demez, ama beni sever. Benim bütün denizlerim, ormanlarım, göllerim, meralarım, tarım arazilerim ona emanettir. O ülkemin akciğerlerini imara açıp, çocuklarını soluksuz bırakmaz. Yansa bile, orman yine ormandır, yanan yerlere yenisini diktirtir, kimseye elletmez, orman sınırından asla çıkartmaz toprağımızı. İlkokulda coğrafya derslerinde öğrendiğim, ülkemin sınırları için, elleri konuşturmaz. Biz bayrağımıza baktığımızda gözyaşlarını tutamayan bir soyuz. Devlet babam bunu bilir. Canımızı acıtmaz. Dik durur, kimsenin önünde eğilmez, ama bizi de kavgaya sokmaz. Bir tek evladının canı için, koca devlet babanın canı yanar. Harici takdir ve övgülere muhtaç değildir. Zaten, asırlık çınarlar gibidir babamız, ters rüzgârlar, yapraklarını bile kıpırdatamaz.

Devlet babamız var ya devlet babamız, çocuklarını cezalandırır gerektiğinde, ama, asla haksızlığa uğramasına, kurgusal suçlamalarla sürünmesine izin vermez.

Devlet babamızın gözlerine güvenle bakmak, onurumuzu korumasını beklemek, biz çocuklarının hakkıdır.

Artvin yöresinin “Ata Barı”nda iki dize vardır. “Burası baba evidir, tahtaları kavidir (sağlamdır)” der. Baba evi, evrendeki en güvenli mekândır. Devlet ancak tüm çocuklarına “baba evinin” korunaklı sıcaklığını sunabilirse, baba olur. Varlık nedeni de budur zaten.

2010 yılının Babalar Günü’nde, devlet babama, avuçlarımla sevgi ve saygı uzatıyorum, çocuklarının ellerini asla bırakmamasını dileyerek ellerinden öpüyorum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler