Ceber için Başbakanlık devrede

Engin Ceber'in Metris Cezaevi'nde işkence gördüğü iddiasıyla yaşamını yitirmesi olayı için Başbakanlık devreye girdi. Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı (BİHB) olayla ilgili inceleme başlattı.

Yayınlanma: 13.10.2008 - 09:25
Abone Ol google-news

Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı (BİHB), Engin Ceber’in işkenceyle ölümüyle ilgili olarak bugün Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile İstanbul İl İnsan Hakları Kurulu’na bir yazı göndererek olayın nasıl gerçekleştiğini sordu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Metris Cezaevi'nde işkence sonucu hayatını kaybettiği iddia edilen Engin Ceber’in, ölümünden sorumlu olanlar hakkında hukuki sürecin bir an önce başlatılmasını istedi. İHD tarafından yapılan açıklamada, hukuki reformlara ve “İşkenceye sıfır tolerans” söylemine karşın işkencenin önlenmesinde gerçek bir siyasi irade gösterilemediğine dikkat çekilerek, “Örneğin, işkence ile suçlanan ne bir polis görevden alınıyordu; ne de bir jandarma. Politik irade önleyici olmak bakımından bu tür idari inisiyatif kullanmıyordu. Yargı da, yakın tarihe kadar, işkence suçuna bulaşmış bir tek polis ya da jandarma hakkında tutuklama kararı vermiyordu” denildi.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in 2006 ve 2007 yıllarında, 10 bin 886 polis ve jandarmanın, 4 bin 662 kişiye işkence yapmakla suçlandığına ilişkin sözlerinin hatırlatıldığı açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bu kamu görevlilerinden hiçbiri tutuklu değil. Ama aynı zaman diliminde 170 yurttaş, polise direndi diye tutuklanmış. Yargı ve yürütme paralel tutum içersinde. Bu tutuma, insan hakları hukuku literatüründe, ‘işkence suçu karşısında devletin cezasızlık politikası izlemesi’ denir. İşkence bir ülkede a) yaygınsa, b) sürekliyse ve c) kasten yapılıyorsa, o ülkede işkence sistematik hale gelmiş demektir.”

Engin Ceber’in ölümünün, münferit bir işkence vakası olmadığının ifade edildiği açıklamada, “Ceber, sistematik olarak işkence yapılan bir ülkedeki mağdurlardan sadece birisidir. Türkiye’de herkes, her an, böyle bir muameleye maruz kalabilir. Faillerinin onbinlerle ifade edildiği, mağdurlarının binlerce olduğu işkence olgusu, münferit olabilir mi?” denildi.

Devletin cezasızlık politikasına, işkenceye toleransa ve işkenceye son vermesi gerektiği kaydedilirken, “Ceber’in katilleri hakkında hukuksal süreç işletilmelidir. İnceleme falan değil; müfettiş raporu filan değil, insan hakları hukukuna uygun, gerçek bir ceza soruşturmasını görmek istiyoruz” denildi.

 

Sorumlular cezalandırılacak

BİHB Başkanı Prof. Dr. Tahsin Fendoğlu yaptığı açıklamada, 2002 yılından bu yana işkence ve kötü muamele iddialarında bir azalma olduğunu söyledi. Konuyla ilgili olarak savcılıklara ve AİHM’ne yapılan başvurularda bir azalma olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Fendoğlu, hükümetin işkenceye, “sıfır tolerans” anlayışıyla hareket ettiğini belirtti. Prof. Dr. Fendoğlu, Hükümet Programında ve Ulusal Programda da işkence ve kötü muamele ile ilgili düzenlemeler olduğunu söyleyerek bu tür hak ihlalleriyle ilgili olarak yürütme erkinin görevini yerine getirdiğini iddiaların bağımsız yargı tarafından hükme bağlandığına dikkat çekti. Türkiye’nin artık şeffaf bir devlet olduğunu ifade eden Prof. Dr. Fendoğlu, “Bu tür olayları hoş görmek mümkün değil. Sorumluları elbette cezalandırılacaktır” diye konuştu. Adalet Bakanlığı da Engin Ceber'in, cezaevinde işkenceden öldüğü iddialarıyla ilgili soruşturma başlatmıştı. İşkence sonucu öldüğü iddia edilen 29 yaşındaki Engin Ceber, 28 Eylül tarihinde İstanbul’da Yürüyüş Dergisi satışı yaparken arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alınmış ve tutuklanarak Metris Cezaevi’ne sevk edilmişti. Metris’te rahatsızlanan Ceber, Şişli Etfal Hastanesi’ne kaldırılmış ve burada yaşamını yitirmişti.

Ceber’le birlikte tutuklanan arkadaşları ve Ceber’in avukatları Ceber’in gözaltında ve cezaevinde işkence gördüğünü ve ölümün bunun sonucunda gerçekleştiğini ileri sürmüşlerdi.

 

Tutuklu ve hükümlülerin hak ihaleleri ilk sırada

Öte yandan BİHB’nin geçen hafta 2008’in ilk 6 ayına ilişkin hak ihlali raporuna göre tutuklu ve hükümlü hakları ihlalleri ilk sırada yer almıştı. 2007 yılında 1171 kişi insan hakları ihlali iddiasıyla başvururken, bu rakam 2008 yılının sadece ilk 6 ayında bu rakam 2 bin 356 olarak açıklanmıştı. 2008 yılının ilk 6 ayında alınan verilere göre, tutuklu ve hükümlü hakkı ihlal iddiaları 398 başvuruyla birinci sırada yer alırken, sağlık ve hasta hakkı ihlal iddiaları 344 başvuruyla ikinci sırada, çevre hakkı ihlal iddiaları ise 218 başvuruyla üçüncü sırada yer almıştı. 2007 yılında alınan verilere göre, sağlık ve hasta hakkı ihlal iddiaları 173 başvuruyla ilk sırada, kötü muamele yasağı ihlal iddiaları 133 başvuruyla ikinci sırada, mülkiyet hakkı ihlal iddiaları ise 131 başvuruyla üçüncü sırada olmuştu.


Sevigen, konuyu Meclis'e taşıdı

CHP Genel Sekreter Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Engin Ceber'in, İstinye Karakolu ve Metris Cezaevi'nde ''Kötü muamele ve işkence'' sonucunda öldüğü iddiasını Meclis gündemine getirdi.

Sevigen, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, 16 yaşındaki İrfan Ağdaş ve gazeteci Metin Göktepe'nin ölümlerinde olduğu gibi, 28 Eylül 2008'de gözaltına alınan Engin Ceber'in, gözaltında kaldığı İstinye Karakolu ve tutuklanarak gönderildiği Metris Cezaevinde ''Kötü muamele ve işkenceye maruz kaldığının'' iddia edildiğini kaydetti.

Ceber'in cezaevinde iken, 10 Eylül 2008'de öldüğünü ifade eden Sevigen, Başbakan Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın bu ölüm karşısında değerlendirme yapmadıklarını bildirdi.

Sevigen, önergesinde, şu soruların yanıtlanmasını istedi: ''Engin Ceber'in ölümüne sebep olanlar hakkında Adalet Bakanı tarafından müfettiş gönderilmiş olsa bile, infaz savcısının, soruşturulmaları gereken gardiyan ve cezaevi müdürünün amiri olması nedeniyle bu soruşturma ne kadar sağlıklı olacaktır? Soruşturma için yeni bir savcı görevlendirmeyi düşünüyor musunuz? Tanık beyanlarının sağlıklı alınması için, halen görev başında bulunan gardiyanlar açığa alınmadan sağlıklı bir ifade alınacağına inanıyor musunuz?İşkence sonucu öldüğü iddia edilen Engin Ceber ve onunla birlikte göz altına alınıp tutuklanan Özgür Karakaya, Cihan Gün, Aysu Baykal'ın hayatlarının tehlikede olduğunu, avukatları ve basın yoluyla takip etmekteyiz. Bu konuları inceleyip onların bu endişelerini giderecek önlemler almayı düşünüyor musunuz?''

Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç de Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in yanıtlaması istemiyle sunduğu soru önergesinde, Ceber'in gözaltında ölümü iddiasını gündeme getirdi.

 

Bazı yerel gazetelerin kapatılması

DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk ise Bakan Şahin'e yönelttiği soru önergesinde, bazı yerel gazetelerin kapatılmasını gündeme getirdi.

Tuğluk, ''Bu gazete ve yayınlara yönelik yasak ve sansürün, Kürt sorununa resmi devlet yaklaşımıyla ilgisi nedir? Eğer ilgisi yoksa, bu gazetelerin Kürt sorununda resmi yaklaşımı ve askeri yöntemleri eleştiren çizgide yayın yapması nedeniyle yaptırımlarla karşılaştığı iddiasını nasıl açıklayacaksınız?'' diye sordu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon