Atık Değerlendirme Tasarımı: Miras

Bir zamanlar ağaçların bol, suların tertemiz, havanın mis gibi olduğu ve insanların mutlu yaşadığı bir gezegen varmış. Bu gezegenin adını orda yaşayanlar “DÜNYA” koymuş. Gel zaman git zaman sonra bu gezegende yaşayan insanlar daha rahat ve konforlu yaşamak uğruna birçok fabrika kurmuşlar ama bu fabrikaların dünyaya zarar verebileceğini düşünmemişler.

Yayınlanma: 14.10.2008 - 09:40
Abone Ol google-news

Yıllar geçtikçe daha çok fabrika kurulmuş, insanlar daha rahatmış rahat olmasına ama ağaçların yok olduğunu, suların ve havanın kirlendiğini görmemişler ya da görmek istememişler. Zamanla her şey önemini yitirmiş, çünkü artık tek önemli şey toprak, hava ve su haline gelmiş. İnsanlar tarım yapmadığı için yiyecek bulamamışlar; suları kirlettikleri için içecek temiz su bulmak için birbirlerini öldürmüşler ve bir ağaç gölgesi bulmak için günlerce yürümüşler. Çünkü Dünya artık bir çöle dönmüş.

Evet, bu satırlar çok kötü bir masalın başlangıcı gibi görünse de ne yazık ki insanlık olarak geldiğimiz nokta bu: Çölleşen bir dünya, hızla azalan su kaynakları, kirlenen toprak ve hava ve kaybolan yarınlarımız.

Gün geçtikçe can sıkıcı ve acil çözülmesi gereken bir sorun olan atıklar ve atıkların değerlendirilmesi, nitelikli toprak ve suyun elde edilmesi için yapılması zorunluluk haline gelen bir konu. Tüm dünyada olduğu gibi aynı sorun Türkiye’nin de sorunudur. Her yıl yapılan üretime paralel olarak gittikçe artan tüketim ve sonuçta oluşan atıklar nereye gidiyor? Ya toprağa gömülüyor ya da su kaynaklarına deşarj ediliyor. Sonuçta ortaya çıkan tablo ise verimsizleşen topraklar ve kirlenen su. Temiz toprak ve su olmadığı sürece ne tarım ne de hayvancılık yapmam mümkün. Zaten yıllardır uygulana yanlış tarım ve su politikaları nedeniyle bitme noktasına varan tarım ve hayvancılık artan mazot ve gübre fiyatlarıyla artık son çırpınışlarını yaşıyor. Bu noktada yapılması gereken şey nitelikli tarımsal çalışmalarına hız kazandıracak çözümler üretmektir. Bunun ilk ayağı organik gübre kullanımını yaygınlaştırıp organik tarımı teşvik etmek olmalıdır. Bir tavuk yılda 60-70 kg gübre üretirse yıllık tavuk gübresi miktarımız 13 milyon ton’a ulaşmaktadır. Modern tarım uygulamaları içerisinde ticari gübrelerin kullanılması en önemli girdilerden birini oluşturmaktadır. Ancak ticari gübre kullanımındaki dengesizliklerin neden olduğu çevre sorunları yanında, gübre fiyatlarındaki artış kısıtlayıcı faktörler olarak görülmektedir. Sürdürülebilir tarım kavramının temel unsurlarından olan organik gübre uygulamaları yukarıda belirtilen her iki sorunun çözüm olasılıklarından sayılmaktadır (Haktanır v.d., 1995).

Mert Yapı Tarım Grubu çevre sorunlarına sahip çıkan ve özelde Bolu’nun genelde tüm Türkiye’nin sorunu olan atıkların değerlendirilmesine yönelik uzun zamandır yaptığı ar-ge çalışmalarının sonunda konuya etkili ve kesin çözüm olabilecek bir proje üretmeyi başardı: Atıkların değerlendirilmesi. Türkiye’deki kanatlı sektörün büyük bölümünün yer aldığı Bolu’nun şu anki birincil sorunu tavuk gübresi ve atıkları ve çevreye verdiği büyük zarardır. Bununla birlikte Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri de atıklar ve atıkların gübreye, enerjiye yeniden dönüştürül-eme-mesi sorunudur. Burada bahsettiğimiz şey sadece tavuk gübresi değil, tüm büyükbaş ve küçükbaş hayvanların gübresi ve atıkların arıtımı sonucunda ortaya çıkan dip çamurlarıdır.

Kısaca Bolu’ya baktığımız zaman ortaya çıkan tablo iki metropolün arasında yer alan ama coğrafi konumunun avantajlarından yararlanamamış, ne bir turizm ne de sanayi şehri olabilmiş bir yer. Halkın büyük kesimi tarımla uğraşırken şehirde hızla büyüyen kanatlı sektör nedeniyle artık kümes yetiştiriciliğine kaymıştır. Tarımda üretilen ağırlıklı ürün patates ve buğday olmasına rağmen örtü altı üreticiliği ve alternatif ürünler de yapılmaya başlanmıştır. Kanatlı sektörün şehre yararları olduğu kadar atıklar nedeniyle çevreye verdiği zarar artık çözülmesi gereken birincil sorun haline gelmiştir.

Tüm Türkiye’nin olduğu gibi Bolu için şu anki en acil çözülmesi gereken konu atık sorunudur. Sadece Bolu’da 24 milyon kanatlı hayvan olduğu elimizdeki verilerde açıkça görülmektedir. Ortalama bir pilicin ağırlığı yaklaşık olarak 3 kg gelmektedir ve bunun % 25’i işletme atığı olarak atılmaktadır. Buradan yola çıktığımızda elde edeceğimiz rakam her gün 50 ton tavuk atığıdır. Bunun dışındaTarım Bakanlığı’nın verilere göre Bolu’da günlük olarak 800 ton civarında tavuk gübresi çıkmaktadır ki bu rakamlara diğer büyükbaş ve küçükbaş hayvanların atıkları eklenmemiştir.

Bolu’nun en verimli toprakları olan Büyüksu deresi etrafında konuşlanmış olan tavuk fabrikaları çıkan atıkların büyük bölümünü dereye deşarj ederken geri kalan kısmı ise toprağa gömmektedir. Kümes sahipleri ise içindeki yüksek miktardaki azot ve amonyak nedeniyle toprağa zarar veren tavuk dışkılarını tarlalara dökerek hem toprağı verimsizleştiriyor hem de etrafa yaydığı pis kokular nedeniyle yaz aylarında Bolu’yu çekilmez hale getiriyor.

Türkiye'de önemli miktarlarda üretimi yapılan tavuk yetiştiriciliği atığını değerlendirmek ve tarımsal faaliyetler sonucu açığa çıkan çeşitli atıkların yarattığı çevre kirliliği sorununa çözüm bulmak için günümüzde her türlü kaynağın değerlendirilmesi ve her çareye başvurulması gerekmektedir.

Peki konuyla ilgili şimdiye kadar yapılmış herhangi bir çalışma var mı diye soracak olursanız ne yazık ki yok. Soruna çözüm bulması gerekenler susmayı ya da gazetelere “ilgileniyoruz” şeklinde demeç vermekten öte gidemediler.

Tarım Bakanlığı’nın 2000 yılı verilerine göre Türkiye 5.5 milyon ton kimyasal gübre kullanmış ve bunun 1.5 milyon tonu ithal edilmiş. Sadece Bolu’da günde 50 ton tavuk gübresinin çıktığını ve bunun işlenerek organik gübreye dönüştürüldüğünü düşünürsek Türkiye’nin neler kazanacağını hayal etmek hiç zor değil.

Mert Yapı Tarım Grubu’nun tavuk dışkısını işleyerek organik gübreye dönüştürmesi Bolu’nun olduğu kadar tüm Türkiye’nin de atık sorununa çözüm olacak bir proje niteliğindedir. Tavuk atıklarının değerlendirilmesi sonucunda elde edilecek kazanç Türkiye’nin kazancıdır; dışarıya ödenen her bir kuruşun ülke ekonomisine geri dönüşüdür. Uygun bir alanda kurulacak tesisle işlenecek atıklar organik tavuk gübresine dönüştürüldükten sonra hem çevre kirliliği önlenecek hem de yüksek gübre fiyatlarından sıkıntı yaşayan çiftçinin gübre ihtiyacını çok az bir maliyete karşılayabilecek.

Bolu’dan başlamamızın nedeni Bolu’nun tavuk gübresiyle yaşadığı büyük çevre sorunları ve toprak ve suyunun hala bakirliğini korumasıdır. Toprağa ve suya sahip çıkmak demek bu projeye sahip çıkmakla aynı şeydir. Tüm dünyanın olduğu gibi Türkiye’nin de yaklaşan sorunu açlık olacak. Temiz toprak ve suya sahip olmadığımız ve tarımı teşvik etmediğimiz sürece yaklaşan sorun büyüyerek devam edecek. Yüksek mazot ve gübre fiyatları nedeniyle Ceyhanlı üreticiler Afrika ülkelerinde toprak kiralayarak tarım yapıyorlar!(Cumhuriyet 4 Eylül 2008) Bu haber her ne kadar inanılmaz gibi görünse de çok önemli bir gerçeği anlatıyor: Tarım artık Türkiye’de yaşamıyor.

Bu projemizin adını MİRAS koyduk, çünkü çocuklarımıza artık miras olarak bırakabileceğimiz tek şey temiz toprak, hava ve su. İşte bu yüzden bu miras ortak mirasımız olmalı, herkes bu projeye sahip çıkarak taşın altına elini sokmalı. Geçmiş yoksa gelecek de yok; temiz toprak, hava ve su da yoksa yaşam da yok, yarınlar da yok.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler