Frankfurt Kitap Fuarı açılış konuşmaları

60. Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı'nın açılış konuşmalarında, Türkiye'deki düşünce özgürlüklerine yapılan baskılar üzerinde duruldu. Açılışta konuşma yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yazarlar ve kitaplar üzerinde uygulanan bazı baskı ve sınırlamaların zaman içinde azaldığını belirtirken, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, 301. maddeye atıfta bulunarak, yazarlara yönelik baskıların Türk kültürünü zenginleştirmediğini, aksine fakirleştirdiğini söyledi. Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ise, Türkiye'nin düşünce özgürlükleri konusunda eksiklikleri olabileceğini belirtti.

Yayınlanma: 14.10.2008 - 18:09
Abone Ol google-news

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin özellikle son yıllarda hızlanan ekonomik ve siyasi reformlar sayesinde fikir, ifade özgürlüğü ve kültürel çeşitliliğe saygı alanlarında AB kriterlerini büyük ölçüde gerçekleştirdiğini, yazarlar ve kitaplar üzerinde uygulanan bazı baskı ve sınırlamaların zaman içinde azaldığını ya da ortadan kalktığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin onur konuğu olarak katıldığı 60. Frankfurt Kitap Fuarı'nın açılış töreninde bir konuşma yaptı.

''Kültür, Sanat ve özellikle edebiyat alanındaki gelişmelerin, birikimlerin paylaşılacağı bu ortamda sizlerle olmak benim için bir ayrıcalıktır'' diyen Gül, Türkiye'nin fuarın onur konuğu olmasından da memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

Dünyanın birçok ülkesinde insan hakları standartlarının yükselmesinin, fikir ve ifade özgürlüğüne daha çok saygı gösterilmesinin, evrensel kültür hayatını doğrudan etkilediğini anlatan Gül, yazarların daha çok saygı görmeye ve onurlandırılmaya başlandığını, önlerindeki engellerin göreli olarak azaldığını belirtti.

 

Savaş ve terör, kütüphane ve yazarları vurdu

Cumhurbaşkanı Gül, geçen 60 yıl içinde dünyanın yaşadığı ekonomik, sosyal veya siyasi krizlerin kültür hayatını da doğrudan ya da dolaylı olarak olumsuz etkilediğini işaret ederek, bu etkinin kültürel çatışmalar ve kimlik bunalımlarına ve kültürel yozlaşmaya yol açtığını söyledi.
''Savaş, şiddet ve terör kütüphaneleri ve yazarları da vurmaktan geri kalmamıştır'' diyen Gül, Saraybosna ve Bağdat'taki milli kütüphanelerin başına gelenlerin hala hafızalarda yerini koruduğunu ifade etti. Gül, buralarda yüzlerce yıllık el yazmalarının yok edildiğini belirtti.

 

"Türkiye'de baskı ve sınırlamalar azaldı ve ortadan kalktı"

Cumhurbaşkanı Gül, son yıllardaki bu gelişmelerin Türkiye'yi de doğal olarak etkilediğini dile getirerek şunları kaydetti:

''Türkiye'de yayınlanan kitapların sayısı, çeşitliliği ve kalitesi giderek artmıştır. Yazarlar ve kitaplar üzerinde uygulanan bazı baskı ve sınırlamalar zaman içinde azalmış veya ortadan kalkmıştır. Bu süre içinde terörizme kurban verdiğimiz yazarlar da olmuştur. Bugün memnuniyetle söyleyebilirim ki Türkiye özellikle son yıllarda hızlanan ekonomik ve siyasi reformlar sayesinde fikir, ifade özgürlüğü ve kültürel çeşitliliğe saygı alanlarında AB kriterlerini büyük ölçüde gerçekleştiren bir ülke haline gelmiştir. Şüphesiz ki bu konuda yapacağımız şeyler olduğunu göz ardı etmek istemiyorum ama daha önceyle mukayese ettiğimizde Türkiye'deki bu olumlu gelişimi de ifade etmek isterim. Kültür hayatımız giderek daha özgür ve özerk bir kimliğe bürünmektedir.''

Nobel edebiyat ödülünü geçen yıl Türk yazarı Orhan Pamuk'a verilmesinin Türk edebiyatının evrensel olarak kabul edildiğini bir kez daha teyit ettiğini dile getiren Gül, salonda bulunan Orhan Pamuk'a hitaben ''Bundan gurur duyuyoruz. Türkçeyi dünyaya duyurdunuz. İçinde yaşadığınız dünyanın, kültürün dünyaca tanınmasına büyük katkınız oldu. Teşekkür ederim'' dedi.

Türk kültürünün tarihsel derinliklerine değinen Gül, ''Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünü yaptığı çağdaş Türkiye Cumhuriyeti zamanın imbiğinden süzülüp gelen zengin kültürler tortusunu çağdaşlıkla harmanlamayı başarmıştır. Demokrasi, insan hakları ve temel özgürlükler konusundaki giderek artan duyarlılığımızla kültür hayatımızı hoşgörü temelinde yoğurarak bugünkü içeriğine kavuşturmuş bulunmaktayız'' diye konuştu.

 

Türk edebiyatçı dünyaya kolay ulaşıyor

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin çağdaşlaşma sürecinde sanat ve kitaba verilen önemin devam ettiğini belirterek, Türk okurunun dünya edebiyatındaki gelişmeleri eş zamanlı izleme imkanına kavuştuğunu, Türk edebiyatçıların da dünyadaki edebiyat severlere daha kolay ulaşmaya başladığını ifade etti.

Türkiye'nin Frankfurt Kitap Fuarı'na onur konuğu olmasının çok boyutlu Türk-Alman dostluk ilişkilerine daha büyük katkılar yapacağını dile getiren Gül, ''Kitapların ve sanatın halklarımızın birbirini daha iyi tanıyarak daha da yakınlaşmasında üstlendiği seçkin işlevi çok önemli buluyorum'' dedi.

Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in konuşmasında ifade ettiği Türkiye'de bir Alman üniversitesi açılması konusunu desteklediğini belirten Gül, bu konuda Dışişleri Bakanı olduğu dönemde de çalıştığını ve bu fikrin bir an önce gerçekleşmesini istediğini söyledi.

Gül, Türkiye'nin fuara onur konuğu olarak katılmasını sağlayan Alman yetkililere teşekkür etti, Türk Pavyonunun hazırlanmasında katkıları bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile diğer ilgililere takdirlerini iletti.


Orhan Pamuk'un açılış konuşması

Türkiye'nin onur konuğu ülke olduğu 60. Uluslararası Kitap Fuarı'nda konuşma yapan Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk ise, "Son yüz yılda kitapları yasaklamak, yakmak, yazarları öldürmek, hapse atmak, onları vatan haini ilan edip sürgüne yollamak, basında hep bir ağızdan yazarları aşağılamak Türk kültürünü zenginleştirmedi, tam aksine fakirleştirdi. Devleten yazar ve kitap cezalandırma alışkanlığı hala devam ediyor. Benim gibi pek çok yazarı susturmak, sindirmek için kullanılan Türk Ceza Kanunu'nun 301 numaralı maddesi yüzünden, yüzlerce yazar ve gazeteci şu anda mahkemelerde yargılanıyor, mahkum oluyor'' dedi.

Pamuk, bu yıl yayımladığı roman için çalışırken, eski Türk filmlerini seyrettiğini ve eski şarkıları dinlediğini belirtirken, "Bu işi kolayca Youtube ile yapmıştım, ancak aynı şeyi şimdi yapamam. Çünkü Youtube ile birlikte yüzlerce yerli ve uluslararası web sitesine girmek siyasi nedenlerle Türkiye'de yaşayanlara yasak. Siyasi iktidar sahipleri tüm bu baskılardan memnun olabilirler, ancak biz yazarlar, yayıncılar, sanatçılar, Türkiye'nin kültürünü yaratan ve onu izleyen herkes, kültürümüzün, edebiyatımızın dünyaca tanınmasından bu baskıları anlamıyoruz" diye konuştu.

Sorunlara karşın Türkiye'deki yazarların hevesinin kırılmadığını, son 15 yılda Türk yayıncılığının şaşırtıcı bir hızla büyüdüğünü ifade eden Pamuk, günümüzde her zamankinden daha fazla kitap yayınlandığını, İstanbul kitapçılarının zenginliğinin de şehrin çok katmanlı, çok kültürlü tarihini temsil ettiğini kaydetti.

"Biz Türkler, özellikle son yüz yılda dünyaca kötü tanınmaktan o kadar şikayet etmişizdir ki, bu düşünceyi ulusal kimliğimizin bir parçası yapmışızdır" diyen Pamuk, Batı'nın geliştirdiği eşitlik, kadın hakları, demokrasi ve düşünce özgürlüğü gibi idealleri "yabancı" bulmanın herhangi bir milli kimliğe uymayacağını sözlerine ekledi.

Frankfurt Kitap Fuarı'na ilk katıldığında heyecanlandığını, ancak "Burada Türk yazarlarını kim tanır?" şeklinde düşündüğünü anlatan Pamuk, "Ancak artık Türkiye'nin genç yazarları, içlerine dönüp kendilerini ilginç bir yazar yapacak iç seslerini buldukları vakit, 'Kimse Türk bir yazarla ilgilenmez' diye karamsarlığa kapılmayacaklar" dedi.

Frankfurt'a gelerek böyle bir duyguya düşmeyecek bir yazar olamayacağını savunan Pamuk, "Yalnız kitapların kalıcı, bizlerin geçici olduğunu hissettirdiği için değil, tüm kitapların, insanlığın tüm hafızasının, tüm seslerinin yanında bizim yerimizin ne kadar küçük olduğunu hissettirdiği için de Frankfurt'ta bulunmanın, tıpkı bir camide, bir kilisede, bir tapınakta bulunmak gibi insanı alçak gönüllülüğe davet eden bir yanı var" şeklinde konuştu.

 

Frank-Walter Steinmeier'ın açılış konuşması

Fuar'da konuşma yapan, Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ise, Frankfurt kentinde demokratik bir toplumda sorunların dile getirilerek tartışılabilmesi gerektiğini ve AB için düşünce özgürlüğünün çok önemli olduğunu belirtti. Steinmeier, Türkiye'nin bu konuda bazı eksiklikleri olabileceğini, ancak AB'nin, Türkiye'yi bu yolda desteklemesi gerektiğini ifade etti.

Türkiye'yle sürdürülen AB üyelik müzakerelerinde yaşanan krizlerin çözülmesinin de her zaman anlaşabileceklerinin bir işareti olduğunu kaydeden Steinmeier, ''Türkiye olmadan AB'nin entegrasyonu sağlanamaz'' dedi.

Türkiye'nin, Batı ve Doğu ülkeleri sentezini yaratmaya çalıştığı için yolunun hiç de kolay olmadığının bilincinde olduğunu belirten Steinmeier, yine de buna değeceğini ve bu yolda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte başlattığı ''Ernst Reuter Girişimi''nden büyük memnuniyet duyduğunu sözlerine ekledi.

İstanbul'da kurulması planlanan Türk-Alman Üniversitesi'nin durumuyla ilgili olarak da Gül ile konuştuğunu ve gelecek yıl üniversitenin temelini atmayı hedeflediklerini ifade eden Steinmeier, bunun yanı sıra İstanbul'da bir de Türk-Alman Akademisi kurmayı düşündüklerini söyledi.

Türkiye'nin, Orta Doğu'da krizlerin çözümü konusunda da önemli rol oynadığını ve Kafkaslar'daki savaşın sona erdirilebilmesine de katkı sağladığını kaydeden Steinmeier, bunlar için de Türkiye'ye teşekkür etmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.

Almanya'da yaşayan yabancıların uyum sorunlarıyla ilgili olarak da görüşlerini açıklayan Steinmeier, uyumun sağlanabilmesi için Alman toplumunun da çok çeşitli kültürler ile yaşamaya hazır olması gerektiğini belirtti.

Frank-Walter Steinmeier, Türkiye'nin kültürler ve kıtalar arasında bir köprü olmasını dilediğini, fuarın da buna katkı sağlamasını arzuladığını, insanların yollardaki köprülerden çok manevi köprülere ihtiyaç duyduklarını ifade etti.

Steinmeier, fuarda Türk kültür zenginliğinin gözler önüne serildiğini yazarlarla da konuşarak bu kültür hakkında çok şeyin öğrenilebileceğini kaydetti.

 

Finans krizi konusunda

Dışişleri Bakanı Steinmeier konuşmasında global mali krize de değinerek, ''İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük krizi yaşıyoruz'' dedi.

Cumhurbaşkanı Gül'ün kendisine, Türkiye'nin de krizden etkilendiğini söylediğini belirten Steinmeier, bundan Alman toplumunun da büyük ölçüde etkilendiğini ifade ederek, bu krizin iki ülke arasındaki dostluğu etkilememesini temenni etti.

Alman hükümetinin yeni kararlaştırdığı mali yardım paketine rağmen sistemin temelden sarsıldığını kaydeden Steinmeier, bunun aynı zamanda bir düzen krizi olduğunu ve barışçı bir düzenin nasıl yaratılabileceği konusunda düşünülmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

 

Toplantıdan notlar

Uluslararası Franfurt Fuar Alanı'nda gerçekleşen açılış törenine, Cumhurbaşkanı Gül ve eşi Hayrünnisa Gül'ün yanı sıra Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet, Franfurt Belediye Başkanı Petra Roth, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk ve çok sayıda yazar ve davetli katıldı.

Açılış törenine, Türk ve yabancı basın kuruluşları büyük ilgi gösterdi.

Yaklaşık 2 bin kişilik kapasitesi bulunan Spectrum Salonu neredeyse tamamen doldu.
Cumhurbaşkanı Gül, açılış töreni öncesinde üst düzey katılımcılarla fotoğraf çektirdi.
Türk pavyonunun açılışının ardından konuklara ikramda bulunuldu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler