Bebekler 7 bin 13 dolar borçla doğuyor

Bağımsız Eğitimciler Sendikası’nın (BES) Merkez Bankası verilerine dayanarak yaptığı araştırmaya göre son 6 yılda kişi başına düşen borç miktarı 3 bin 148 dolardan 7 bin 13 dolara yükseldi.

Yayınlanma: 17.10.2008 - 08:14
Abone Ol google-news

Bağımsız Eğitimciler Sendikası (BES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Kasım 2002 tarihine kadar 220 Milyar dolar borçlanan Türkiye, AKP iktidarı döneminde toplam borç stokunu yüzde 125 oranında arttırıp, 275 milyar dolar üzerine ekleyerek Eylül 2008 itibariyle 495 milyar dolara çıkardı” dedi.

Bağımsız Eğitimciler Sendikası, Merkez Bankası ve finans kurumlarının verilerine dayanarak, Türkiye'nin borç haritasını çıkardı. Buna göre Cumhuriyetin kuruluşundan AKP iktidarının göreve geldiği Kasım 2002'ye kadar yaptığı toplam borçlanmanın bakiyesi 220 milyar dolar olan Türkiye, AKP iktidarı döneminde toplam borç stokunu yüzde 125 oranında büyüterek Eylül 2008 itibariyle 495 milyar dolara çıkardı. Altı yıllık AKP iktidarı döneminde toplam borç stokuna 275 milyar dolar eklendi. Diğer bir deyişle AKP hükümetleri 6 yılda, Cumhuriyetin önceki 80 yıllık dönemindekinin yaklaşık bir buçuk katı net borçlanmaya gitti.

 

Kişi başına düşen borç 7 bin 13 dolar

Kişi başına düşen 7 bin 13 dolarlık borcun, hükümet yetkilileri tarafından sıkça “dillendirilen” ekonomik büyümenin yanı sıra döviz kurundaki yıllardır yaşanan resesyona rağmen rekora koştuğunu söyleyen Avcı, “Kişi başına düşen milli gelirin 7 bin 500 dolara yaklaştığı Türkiye'de, kişi başına düşen borcun 7 bin 13 dolar olduğu düşünülürse her Türk vatandaşının yıllık 487 dolarla, aylık 40 dolar ve günlük ise 1,3 dolarla hayatını sürdürerek bir hayatta kalma rekoruna imza atması gerekiyor” dedi.

 

Borç ödemek için çalışıyoruz

Türkiye'de 2002 Kasım ayında her bebeğin 3 bin 148 dolar borçla dünyaya geldiğini söyleyen Avcı, bugün doğan her bebeğin ise 7 bin 13 dolar borçla doğduğunu söyledi. Yapılan hesaplamalara göre asgari ücretli bir işçinin bu borcu ödeyebilmek için yemeden, içmeden, hiçbir harcama yapmadan 1 yıl 8 ay boyunca çalışması gerektiğini vurgulayan Avcı, “4 kişilik ailesi olan bir asgari ücretli vatandaşımız çadırda yaşasa, battaniyelere sarılarak ısınsa, başkalarının verdiği giyeceklerle yetinse, çocuklarını okula göndermese, hastalanmasa, iş yerine yürüyerek gidip-gelse, haberleşme ihtiyaçlarını tamamen kısıtlasa, çöpten yiyecek toplayarak hayatını sürdürmeye kalksa aldığı maaşla kendisinin ve ailesinin borcunu ödeyebilmesi için izin kullanmamak ve hastalanıp ilaç almamak kaydıyla bilfiil 6 yıl 8 ay çalışması gerekiyor” dedi.

 

Borçla birlikte sadaka kültürü de artıyor

Harcama esaslı göreli yoksulluk oranının ise son dönemde yüzde 14′den yüzde 16′ya yükselmesine bağlı olarak hükümetin muhtaç durumda insanlara dönük uygulamalarının toplumda sadaka kültürünün yaygınlaşmasına ve veren ele her zaman için “sadaka ve minnet” borcu psikolojisinin oluşmasına neden olduğunu belirten Avcı, devlet bütçesinden finanse edilen yardımların, parti kimliğiyle bütünleştirilerek, yoksul insanların, minnet duygusu altında ezilmesine yol açtığını kaydetti. Avcı, “Hükümet, vatandaşı yoksulluktan kurtaracak politikalar yerine zengini daha zengin yapan politikalar uygulamaktadır. Türkiye çok ciddi bir kırılganlıkla ve ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıyadır, bunu hepimiz görmeliyiz. Türkiye yatırımlarını katlamamasına rağmen, Türkiye'de istihdam kapasitesi artmamasına rağmen, Türkiye'nin büyümesi sadece kağıt üzerinden, sermaye üzerinden bir büyüme olarak gerçekleşmesine rağmen Türkiye'de yaşayan gariban vatandaşın borcu 3 bin 865 dolar artarak 7 bin 13 dolara yükselmiştir, bu halk için bir felakettir. İyi yönetilmediği için bir felakettir. Türk halkı tamı tamına, son 6 yılda 300 katrilyon faiz yükü sırtına bindirilmiş bir halktır” dedi.

 

"Borcu yapan başkası ödeyen halk"

Söz konusu borcun, yıllardır uygulanan “ekonomi-politiğinin” eseri olduğunu savunan Avcı, “Tabii ki, bu borcu yaratan ve kullanan biz değiliz. Başkasının yaptığı borcu memura, emekliye, dar ve sabit gelirliye ödetmeye çalışan anlayışı kınıyorum” dedi. AKP iktidarınını “Geleneksel talan ve hortumlama ekonomisine devam” dediğini ileri süren Avcı, AKP’nin iktidarın nimetlerini küresel sermayeyle ve rantiyeyle paylaştığını söyledi. Avcı, “Bu borcu kim yaptıysa, kim eş ve dostuna kaynak ve sermaye oluşturduysa o ödemelidir” dedi.
/


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler