Türk kadını ve menopoz

Türk Jinekoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, menopoza girme yaşının Türk kadınları arasında ABD'ye ve Avrupa ülkelerine göre daha düşük olduğunu belirterek, ''ABD'deki kadınlar ortalama 52, Avrupa'daki kadınlar 50, Türkiye'deki kadınlar ise 46-47 yaşlarında menopoza giriyor'' dedi. Tıraş, kadınların menopoz dönemi hastalık olasılıkları hakkında da bilgi verdi.

Yayınlanma: 17.10.2008 - 12:39
Abone Ol google-news

Türk Jinekoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, 18 Ekim Dünya Menopoz Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kadınların aylık adet kanamalarının doğal yolla bitmesinin ve yaklaşık 1 yıl boyunca adet görülmemesinin ''menopoz'' olarak tanımlandığını belirterek, bu süre içinde yumurtalıkların kadınlık hormonları olan östrojen ve progesteron salınımını yavaşlattığını ve bir süre sonra üretimini durduğunu söyledi.

Tıraş, menopoza girişi etkileyen en önemli faktörlerin kalıtım ve ırk olduğunu belirterek, ''Türk kadınları Avrupa ülkelerine göre daha erken yaşta menopoza giriyor. ABD'deki kadınlar ortalama 52, Avrupa'daki kadınlar 50, Türkiye'deki kadınlar ise 46-47 yaşlarında menopoza giriyor. Bu, Türk kadının genetik yapısından kaynaklanıyor'' diye konuştu.

 

Rahim ve yumurtalık kanseri riski

Menopozun ilk belirtilerinin 40-50 yaşları arasında kendini gösterdiğini ve 50 yaşına doğru da ortaya çıktığını anlatan Tıraş, bu dönemde östrojen hormonunun eksikliğine bağlı sıkıntı, ateş basması, terleme, uykusuzluk, eklem ağrıları, sinirlilik, unutkanlık, depresyon gibi günlük yaşamı etkileyen değişikliklerin yanı sıra çok daha ciddi hastalıklarla karşılaşıldığına dikkati çekti.

Tıraş, kemik erimesi (osteoporoz), kalp-damar sistemiyle ilgili rahatsızlıklar ve tüm organlarla ilgili kanserlerin görülebildiğini belirterek, ''Özellikle menopoza geçiş döneminde rahim zarı kalınlaşması ve rahim kanseri olasılığı, menopoza girdikten sonraki dönemde de yumurtalık kanseri ve diğer kanser türlerinin görülme sıklığı artıyor'' dedi.

Kadınların, menopoza girdikten sonra da düzenli jinekolojik muayeneye gitmelerinin önemli olduğunu vurgulayan Tıraş, ''Menopoz tanısının ardından bir kadına sadece menopoza yönelik tedavi uygulanmıyor. Yakından takip edilerek başka organlarla ilgili herhangi bir rahatsızlığı varsa o da ortaya çıkarılıyor. Bunun için mutlaka menopoz sonrasında da her kadın yılda bir kez PAP simir testi yaptırmalı, ultrasona baktırmalı, mamografi çektirmeli, kemik yoğunluk testi ve kan tahlili yaptırmalı'' diye konuştu.

 

Hormon tedavisi meme kanseri yapmaz

Kadınların, hormon tedavisine ilişkin ön yargıları olduğunu belirten Tıraş, şunları kaydetti:
''Alınan östrojen hormonunun meme kanseri yapacağı endişesini taşıyorlar. Bu doğru değil. 7 yıllık çalışmalar, östrojen hormonunun rahmi alınmış kadınlara tek başına verildiğinde meme kanseri oranlarında artış değil düşme olduğunu göstermiştir. Rahmi alınmamış bir kadına ise östrojenle birlikte bir de progestoron hormonu verildiğinde meme kanseri oranlarında bir miktar artış olmaktadır. İlk 5 yıla kadar hormon tedavilerinin meme kanseri riskini artırmadığı biliniyor. 5 yıldan sonra da 10 binde 7 gibi küçük bir artış görülüyor.''
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler