Cumhuriyet'ten müdahil olma talebi

Cumhuriyet Gazetesi avukatları Akın Atalay, Bülent Utku ve Tora Pekin, dün Beşiktaş’teki İstanbul Adliyesi’ne gelerek, mahkemeye müdahale taleplerini içeren dilekçe sundular. Avukatlar, hazırladıkları dilekçede, Ergenekon davasında yargılanacak sanıklardan Oktay Yıldırım, Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’e yöneltilen suçlamalar arasında Cumhuriyet Gazetesi'ne üç kez bomba atılması olayının da bulunduğunu belirttiler.

Bomba atılması eylemi nedeniyle, Alparslan Aslan’ın da aralarında bulunduğu sanıkların yargılandığı Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davaya Cumhuriyet Gazetesi'nin ‘suçtan zarar gören olduğu için’ müdahil sıfatıyla katıldığı anımsatarak, aynı eylemden dolayı bu iddianame ile bir kısım sanıkların suçlanması nedeniyle bu davaya katılmak istediklerini belirttiler. Cumhuriyet Gazetesi'nin, bu eylemde sorumluluğu olduğuna dair hakkında yeterli, mantıklı ve inandırıcı şüphe sebebi bulunan herkesin yargılanmasını ve suçluluğu kanıtlanacak herkesin cezalandırılmasını, olayın bütün yönleriyle açığa çıkarılmasını istediği vurgulayarak, “Ergenekon iddianamesinde, Danıştay saldırısında yaralanan Danıştay üyelerinin 'suçtan zarar görenler' olarak belirtilmiş olmasına karşın, Cumhuriyet gazetesine yer verilmemesi yasaya aykırıdır” dediler.

Cumhuriyet Gazetesi avukatlarından Akın Atalay, Cumhuriyet Gazetesi'nin Ergenekon davasında “maznun değil, mazlum”, “sanık değil mağdur”, “yargılanan değil yargılayan” konumunda olduğunu ifade etti. Cumhuriyet Savcılarının çok kötü, yüzlerce sayfa tekrardan ibaret, karmaşık, mantık hatalarıyla örülmüş ve yasaya uygun olmayan bir iddianame hazırladıklarını söyleyerek, bunun davayı içinden çıkılmaz bir noktaya getirdiğini, suçluyu suçsuzdan, doğruyu yanlıştan ayırmanın güçleştirildiğini, sırf muhalif oldukları için inandırıcılığı bulunmayan yaklaşım ve senaryolarla bazı insanların mağdur edildiklerini belirtti. İddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcılarının, Cumhuriyet Gazetesi'ne karşı hasmane bir tutum aldıklarını, bu tutumlarını destekleyen bazı gazeteler, televizyonlar ve yazarların da katkısıyla; suçun mağduru olan gazetenin, sanki kendi kendini bombaladığı, bunu da hükümeti zor durumda bırakmak için bilerek yaptığı gibi bir hava yaratılmak istendiğini ifade ederek, kamuoyunun bu gülünç senaryoya inandırılmakla karşı karşıya bırakıldığını, insanların bu derece aptal yerine konulmasının üzücü ve hayret verici olduğunu söyledi.