"Linç kültürünü adalet sayan anlayış"

Görünürde 'içki' sebep olarak gösterilse de Tophane'de son yıllarda yaşanan gerilimin arkasında pek çok neden yatıyor. Bölgenin İstanbul'un önemli rant alanları arasında yer almasından soylulaştırma projelerine, farklı yaşam tarzlarının çatışmasından yükselen muhafazakârlığa, mahalle baskısına olayın gerisinde yatan birçok neden gündemi meşgul ediyor.

Yayınlanma: 25.09.2010 - 10:21
Abone Ol google-news

Tophane’de galerilere yapılan taşlı sopalı saldırının yankıları sürüyor. Görünürde ‘içki’ sebep olarak gösterilse de Tophane’de son yıllarda yaşanan gerilimin arkasında pek çok neden yatıyor. Bölgenin İstanbul’un önemli rant alanları arasında yer almasından, soylulaştırma projelerine, farklı yaşam tarzlarının çatışmasından yükselen muhafazakârlığa, mahalle baskısına olayın gerisinde yatan pek çok neden gündemi meşgul ediyor. Kültür ve Turzim Bakanı Ertuğrul Günay’ın önceki gün Tophane’ye giderek olay yerinde yaptığı ılımlı ve yapıcı açıklamaların ardından dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar yaşananların hiçbirini karşılamıyor. Çünkü Erdoğan yine medyaya ‘abartma’ diyor, tepkilerin ‘bayat bir oyun’dan ibaret olduğunu söylüyor.

Olayın görgü tanıklarından, aynı zamanda 2006 - 2009 yılları arasında bölgenin ilk sanat inisiyatifi olan “Hafriyat”ın kurucularından ressam Antonio Cosentino ve yüksek lisans, doktora tezlerini İstanbul’da soylulaştırma süreçleri üzerine hazırlayan Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü araştırma görevlisi Tolga İslam ile konuşarak olaya geniş bir çerçeveden bakmaya devam ediyoruz. Cosentino “Linç kültürünü bir tür adalet sayan anlayış bu toplumda yerleşik olmuş durumda” diyor. Tolga İslam ise “Tophane gibi küçücük bir semtin bir anda ülke gündemine girmesi, bu kadar görünür olması olsa olsa soylulaştırıcı güçlere hizmet eder” diyerek yakın gelecek için öngörüde bulunuyor.

- Siz saldırının görgü tanığı ve Tophane’de uzun süre çalışmış, yaşamış bir sanatçı olarak yaşananları nasıl yorumluyorsunuz?


Antonio Cosentino: Tophane de yaşanan saldırıların sebebi içki değildi. 1996 yılından beri Tophane’de galeriler mevcut ve düzenli olarak her ay yapılan sergi açılışlarında içki ikramı yapılıyor. Gerek günlerce öncesinden ‘Tophanenin Sesi’ isimli web sayfasında yapılan tehditler gerekse, neredeyse her açılışta yapılan düzenli tacizler orada bir grubun bu işi kendilerine bir sorun haline getirdiğini ve bu saldırı için de 21 Eylül akşamının seçildiğini gösteriyor. Saldırının yapılış şekli, yani biber gazı, sopa, şişe türü aletler ve saldırının bir galeri ile sınırlı olmaması da bunun planlı olduğunun diğer belirtileri.

- Bu saldırının altında yatan dinamiklerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Cosentino: Bunun sanata yönelik bir saldırı olmasından öte, orada bu işi alışkanlık edinmiş bir kitlenin korunuyor olması önemli. Linç kültürünü bir tür adalet sayan anlayış bu toplumda yerleşik olmuş durumda. Orada kısa süre önce IMF gösterileri sırasında protestocu grubun polisten kaçarken Tophane’de feci bir dayak yediğini ve polisin kovaladığı grubu Tophanelilerin elinden kurtarmak zorunda kaldığını hatırlayalım. O olayda IMF göstericilerini döven grup cezalandırılmayarak ödüllendirildi. Neden IMF göstericilerini dövmek suç sayılmıyor? Bunu atladığımız zaman galerilere saldırılması kaçınılmaz olarak hazırlanmış oluyor.

- Tophane’de yaşananlar muhafazakârlıkla açıklanabilir mi?

Cosentino: Her türden muhafazakârlık toplumun birçok kesiminde mevcut. Tophane’de yaşanan birkaç şey var: Biri bölgenin çok hızlı bir değişim yaşıyor olması, bu değişim mülk sahibi olmayan insanların bu bölgeden kısa zaman içinde gidecekleri korkusunu oluşturmuş durumda, Galata da bu değişimi hızla yaşıyor ve değişim Tophane’ye doğru iniyor, bu korkuyla orada yaşayan birçok grup istismar edilebilir bir hale geliyor.

- Galeri Outlet’in mülk sahibi galeriyi kiralarken koyduğu “çevre halkına karşı sorumlu davranma şartı” bozulduğu için kiracısının tahliyesini isteyecekmiş. Çoğunuz galerilerin mülk sahibi değilisiniz. Mekânlardan çıkarılma gibi bir risk var mı? Böyle bir durum olursa ne yapmayı düşünürsünüz?

Cosentino: Tabii ki oradan çıkmak bir çözüm değil. Bu işin kolluk kuvveti ile devam etmesi de çözüm değil. Belki de en doğru çözüm galerilerin ilkelerinden, açılış ritüellerinden taviz vermeden mahalle sakiniyle daha sıkı ilişkiler geliştirmesi.

- ‘Bu bir yaşam stili çatışmasıydı’ tespiti için neler söylemek istersiniz?

Cosentino: Elbetteki bu bir yaşam stili çatışması, Türkiye de insanlar aynı standartlarda eğitilmiyor. Son 70 yılda uygulanan politika şu: Hiçbir şey götürmediğim bölgedeki insanları bu haliyle Batı’ya yığarım, oradaki hayatın içine fırlatırım ve çıkan karışıkları izleyip gülerim.

‘Olay, soylulaşma sürecini tetikledi’

- Bölgenin önemli bir rant alanı ve soylulaştırma projesinin bir parçası olması bu iki farklı kitlenin karşı karşıya gelmesinde nasıl bir önem taşıyor?

Tolga İslam: Kamusal alanda kimin değerlerinin hâkim olacağı konusunda yaşanan bir iktidar mücadelesi var burada. Tophane’deki yerleşik halk on yıllardır burada yaşıyor olsa ve çoğunluğu oluştursa da bu mücadeleyi kaybetmiş gibi gözüküyor şu an için. Çünkü soğukkanlılıklarını koruyamadılar ve karşılarına aldıkları kesimler de eğitim seviyelerinden, sosyal pozisyonlarından ve ilişki ağlarından kaynaklanan avantajlarını çok iyi kullandılar.

- Galataport projesinin etki alanında kalan Tophane’de mahalleliler de endişeli: Sulukule’de, Tarlabaşı’nda yaşananların onların da başına geleceklerini düşünüyor. Bu projenin de rant projesi olduğunu biliyorlar... Orada yaşananları Tophane’yle karşılaştırınca ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?


İslam: İstanbul ciddi bir dönüşüm geçiriyor, kent merkezi giderek değer kazanıyor, bu değer çevresine de yansıyor. Kent genelinde gerçekleşen kentsel dönüşüm projeleri de bu rant baskısını arttırıyor. Tophane de yakın çevresinde gerçekleşmekte olan dönüşümlerden ister istemez etkileniyor. Her şey bir yana, yukarıda Beyoğlu’nun, İstiklal Caddesi’nin yaptığı inanılmaz bir soylulaşma baskısı var.

Öncelikle Cihangir, Galata, Asmalımescit gibi yerlerde hissedildi bu baskı ama buralarda fiyatların belli bir doygunluğa ulaşmasıyla birlikte çevreye yayılmaya başladı. Sonra Tophane’nin içinde ya da yakınlarında çevresini dönüştürme potansiyeline sahip birçok kültürel tesis var. İstanbul Modern gibi, Tütün Deposu gibi. Yine hemen yanı başında gerçekleşmesi beklenen mega projeler var. Üstüne üstlük Tophane, belediyenin kentsel dönüşüm planlarında ismi geçen bir yer aynı zamanda.

Böyle bir yerleşimin soylulaşmaya karşı uzunca bir süre direnmesi kolay değil.

- Sizce Tophane’yi nasıl bir gelecek bekliyor?


İslam: Tophane’de şu anda gelir seviyesi çok da yüksek olmayan ve on yıllardır burada yaşayan kesimler çoğunlukta… Bunların arasında ev sahipleri var, kiracılar var. Sonra ucuz kiralarda oturmak için buraya yerleşmiş olan ve “öncü soylulaştırıcılar” olarak adlandırabileceğimiz kesimler var… Tophane’nin şu anki hali, aslında Galata’nın 10-15 sene önceki haline benziyor biraz...

Soylulaşma yeni yeni başlıyor, soylulaştırıcılar henüz görünür değiller, giderek sayıları artıyor. Galata uzunca bir süredir dönüşüyor, hâlâ dönüşmeye devam ediyor. Artık soylulaşma çok daha hızlı ilerliyor, geçmişte 10-15 senede aldığı mesafeyi birkaç senede alabiliyor.

Tophane için de bu söz konusu olacak gibi gözüküyor. Bu hadise de, ne kadar olumsuz olursa olsun, soylulaşma sürecini tetikler diye tahmin ediyorum.

Tophane gibi küçücük bir semtin bir anda ülke gündemine girmesi, bu kadar görünür olması, popüler olması, olsa olsa soylulaştırıcı güçlere hizmet eder... Dolayısıyla Tophane’nin akıbeti Sulukule ya da Tarlabaşı’ndan farklı olmayacaktır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler