Mustafa Balbay neden tutuklu?

Radikal gazetesi yazarı ve CNN Türk Ankara Kulusi programı yapımcısı Murat Yetkin, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay'ın tutukluluğunu kaleme aldı.

Yayınlanma: 13.11.2010 - 10:32
Abone Ol google-news

Radikal gazetesi yazarı ve CNN Türk Ankara Kulusi programı yapımcısı Murat Yetkin yazısında, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay'ın tutukluluğu hakkında kaleme aldığı yazısında davadan örnekler vererk "Balbay neden tutuklu?" diye soruyor.

Özden Örnek günlükleri nedeniyle içeride tutulduğunu hatırlatıyor ve ekliyor "Bu günlüklerin Ergenekon davasıyla bağı ispatlanamadı."

Balbay ayrıca Türk-Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek ile birlikte hükümeti devirme komplosu yapmakla suçlanıyor. Yetkin yazısında bunu da hatırlatıyor ve "Türk-Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek tahliye edildi" diyor.

Yetkin, Balbay'a yapılanın zalimlik olduğu kanısının kamuoyunda yaygınlaştığının altını çiziyor.



İşte Murat Yetkin'in Mustafa Balbay'ın ceza gibi tutukluluğu başlıklı köşe yazısı...

Mustafa Balbay'ın ceza gibi tutukluluğu

Gazetecilik örgütleri önceki gün Silivri’deki davaya gazeteci Mustafa Balbay’ın belki de tahliye edileceği umuduyla gitti.

Önümüz bayramdı, Özden Örnek günlüklerinin Ergenekon davasıyla bağı ispatlanamamıştı, Balbay’ın birlikte hükümeti devirme komplosu yapmakla suçlandığı Türk-Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek tahliye edilmişti, yani pek çok işaret belirmişti.

Olmadı.

Mahkeme heyeti, gazeteci kökenli bir başka sanığı Aydınlık dergisinden Emcet Olcaytu ile birlikte Muzaffer Öztürk ve Hamza Demir’in ‘delil karartma’ ihtimalinin ortadan kalktığı gerekçesiyle yurtdışına çıkışlarını engelleyerek tahliye etti.

26 ayını dolduruyor

Ancak Mustafa Balbay ile gazeteci kökenli siyasetçi Tuncay Özkan’ın tahliye taleplerini geri çevirdi.

Balbay bu bayramda da ailesiyle birlikte olamayacak. Mahkeme heyetindeki üç hâkimden ikisi, Balbay’ın tahliye edilmesi halinde delilleri karartacağını, ortadan kaldıracağını, ya da yurtdışına kaçacağını düşünüyor herhalde. Balbay, kararı protesto niyetine alkışlamış, “Ailelerimizi, çocuklarımızı da tutukladınız” diyerek mahkeme heyetinin Kurban Bayramı’nı kutlamış.

Mustafa, Silivri’de 26 ayını dolduruyor, bugün yanlış hesaplamadıysak 618’inci gün.
Suçlamalar, kanıtlar ortada; gelinen aşamada Mustafa’nın tutuklu yargılanmasını insaf ve vicdan ölçüleriyle açıklamak çok zor.

Geriye kalan seçenek, yasal olsa da hukuk duygusuyla bağdaşmayan bir seçenek: Tutukluluk halinin fiilen ceza olarak istismarı…

Cezaya dönüşen tutuklama

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 1 Ekim’deki meclis açılış konuşmasında da dile getirilen bu endişe, en son Avrupa Birliği’nin Türkiye İlerleme Raporu’na da yansıdı.

Bu uygulama Türkiye’ye yabancı değil. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ardından ceza ve tutukevlerinden 600 bin küsur insan geldi geçti. Bunların büyük bölümü ağır işkencelerden geçti; geçenlerde 7 Kasım’da ölüm yıldönümünde anılan Mamak kurbanı İlhan Erdost bunlardan biriydi örneğin.

Standart 12 Eylül uygulaması şuydu: İşkence altında alınan ve zanlıların kendilerine yüklenen hemen her suçu kabul ettiği ifadelerini çoğu zaman ispatlamanın imkânı yoktu. En kolayı yasadışı örgüt üyeliği ile, yardım ve yataklıkla suçlamaydı. Dolayısıyla zanlılar, sanıklar, bu suçlara karşılık gelecek süre cezaevinde tutuklu olarak bulundurulur, sonra tahliye edilirdi. Yıllar süren yargılanma sonucu verilen ceza, ne hikmetse, neredeyse günü gününe sanığın cezaevindeki tutukluluk süresine denk gelirdi. 12 Eylül mahkemeleri bu hesapta uzmanlaşmıştı; 12 Eylül adaleti biraz da bu hesaptı.

O zaman yapılan zalimlikti. Bugün Mustafa Balbay’a yapılanın da zalimlik olduğu kanısı kamuoyunda yaygınlaşıyor.

Silivri’deki Ergenekon, Diyarbakır’daki KCK mahkemeleri de ileride 12 Eylül hesaplarına ortak mı edilecek? Yaşarsak görürüz.

AİHM yargıcının uyarısı

Türkiye’de adil yargılanma ve gazetecilerin özel durumu nedeniyle ifade özgürlüğünün kullanımı üzerine düşen gölge, dün Hürriyet Daily News gazetesinden Serkan Demirtaş’ın bir haberiyle ayrı boyut kazandı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türk yargıcı, hukuk doktoru Işıl Karakaş, Türkiye’den gelen davalardaki karar tutarsızlıklarına ve özellikle de karar çıkmadan uzayan tutukluluk sürelerine dikkat çekiyordu.

Profesör Karakaş özellikle 14 yıldır karar çıkmadan hapiste tutulan bir sanığın AİHM’ye yansıyan dosyasından söz ediyordu. Radikal Ankara Bürosu bu şahsın, PKK örgütüne üye olmaktan 1996’dan bu yana yargılanan Şahap Doğan olduğunu ortaya çıkarırken tutuklulukları on yılı geçen başka isimlere de ulaşmaya başladı.

Mustafa Balbay’ın durmuna dönersek, son sözü ona bırakalım. İçeriden yazdığı “Silivri Toplama Kampı-Zulümhane” kitabının önsözünde ne kadar doğru söylüyor: “Vicdan, kimsenin kaçamayacağı bir mahkemedir.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon