"Mağdure ile bizzat konuşmadım"

B.Ç'ye ruhsal durumu iyi raporu veren Adli Tıp Kurulu üyesi Seyfettin Uludağ, katıldığı bir televizyon programında ilginç açıklamalarda bulundu. Hüseyin Üzmez'e tahliye yolunu açan raporu değerlendiren Uludağ "Asıl ben fiziksel ve ruhsal depresyondayım. Hüzeyin Üzmez'i görünce kanal değiştiriyorum" dedi. Uludağ mağdure ile bizzat görüşmediğini de söyledi.

Yayınlanma: 02.11.2008 - 19:47
Abone Ol google-news

Adli Tıp Kurulu üyesi Seyfettin Uludağ, Haber Türk'ün canlı yayın programında ilginç açıklamalarda bulundu. Uludağ, program sunucusu Balçiçek Pamir'in sorularını yanıtladı.

B.P : Kamuoyunu günlerdir meşgul eden bu rapor, hepimizi birazcık isyan ettiren bu rapor, altında sizin de imzanız var. Öncelikle şunu soracağım, rahatsızlık duyuyor musunuz bu rapora imza attığınız için?

S.U : Size çok teşekkür ediyorum. Böylesi çirkin bir olayla adımın anılmasından duyduğum rahatsızlığı dile getirmek için bana bu fırsatı verdiğiniz için, çok mutluyum.

B.P : Biz herkese söz sende diyoruz.

S.U : Ben, kamuoyu vicdanının ne kadar rahatsız olduğunu biliyorum. Ailemin ne kadar sıkıntı duyduğunu biliyorum, hep beraber. Yapılan olay çok çirkin olduğu için, karşı tarafın taciz olayı ile anıldığı için, bizim ismimiz de taciz olayı ile anıldığı için çok üzüldük. Konu ruh ve beden sağlığı, benim de ruh sağlığım bozulma noktasına geldi gerçekten. 

B.P : Kıza gerçi bozuk değildir diye rapor verdiniz ama sizinki bozuk anladığım kadarıyla.

S.U : Bir kere şu düşüncemi vurgulamak istiyorum; ben kadın hastalıkları ve doğum profesörüyüm. Kadın haklarına önem veren bir tarafım vardır, öyle olmalı, beni bir anne doğurdu. Benim bir karım var. Benim bir kızım var. Benim kardeşim var, çocuklarım var. Ülkemizin çocukları, kızları, kadınları var. Biz nasıl tacizden yana olabiliriz? Şunu vurgulamak istiyorum, bu tacizi yapanların en yüksek ceza ile cezalandırılmasını bende istiyorum. Türk Ceza Kanunu'nda yapılan son değişiklikle konuldu, beden ve ruh bozulduğu takdirde cezanın artırılması müeyyidesi. Ben bunu çok doğru buluyorum ama bu yasa konulurken tanımında bazı eksiklikler olduğunu düşünüyorum.   

B.P : Bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyorum. Sanki cinsel istismara veya tacize uğrayanların hiç etkilenmeme şıkkı varmış gibi, olabilir mi?

S.U : Olamaz. Ama yasa koyucu tanımlamayı net olarak yapmadığı için

B.P : Bu rapor hakikaten 3 günde mi hazırlandı?

S.U : Kesinlikle hayır. Olay gerçekleştikten hemen sonra Bursa'da muayenesi yapılıyor. Altı ay geçtikten sonra kalıcı bir sıkıntı varsa ruh sağlığı etkilenmiştir diyoruz. Nitekim bu kızımıza da olaydan yaklaşık 6 ay sonra bir muayene yapılmış. Bizim kurumumuza geliş tarihi 19 Eylül, raporun kurumumuzdan çıkış tarihi de 23 ya da 25 Eylül.

B.P : Bu iş nasıl yürür? Hepiniz görür müsünüz bu kız çocuğunu? Yoksa konuşur musunuz, yoksa önünüze gelen raporlara göre mi rapor düzenlersiniz?

S.U : Bir kere verilen raporda taciz olmamıştır diye bir şey yoktur. Zaten mahkeme tacizin olduğunu kabul etmiştir ve bize göndermiştir. Sorulan soru şudur; bu taciz eyleminden dolayı bu kızımızın ruh sağlığı ve beden sağlığı bozulmuş mudur? Bunun ötesinde başka hiçbir talepte bulunulmamıştır. Sadece mahkemenin sorduğu soruya cevap vermişizdir. Bu da 6. Kurul'un yetkisindedir, mahkemenin sorusuna cevap vermek.

B.P : Bunun cevabına göre tutuksuz yargılanmak üzere salı verildi.

S.U : Hayır, öyle olmadı. 6.Kurul'da bir başkanı vardır, psikiyatri uzmanı. Adli tıp uzmanı, çocuk cerrahi uzmanı vardır, profesör arkadaşımız. Üroloji uzmanı vardır, profesör. Bir doçent arkadışımız vardır. Ben kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyım. Bu bölümde başka uzmanlar, asistanlar birlikte çalışmakta. Dolayısıyla böyle bir vaka geldiğinde herkes kendi dalındaki bulguları toplarlar. Bu bilgiler toplanır, heyet toplandığında gerekirse muayene yapılır. Kişi sıkılgansa onu rahatlatacak ortamlar düzenlenir.

B.P : O kadar canımız sıkıldı ki...

S.U : Hepimizin, yaşanan olay çok çirkin bir olay. Kişinin tavırları çok olumsuz yaklaşımı var, hem olay öncesi hem olay sonrası. Hepimizi derinden yaraladı.

B.P : Siz mesela televizyonda gördüğünüz zaman seyrediyor musunuz?

S.U : Kapatıyorum. Görmeye dayanamıyorum. Fakat kurul kararı verilirken biz bunun tarafının kim olduğuna bakamıyoruz.

B.P : Siz kadın hastalıkları uzmanı olarak neye göre imza attınız?

S.U : Kurulun yasal kuruluş yapısı bu.

B.P : Siz mağdure ile konuştunuz mu?

S.U : Ben direkt olarak konuşmadım. Konuşulanları dinledim.

B.P : Kim konuşmuştu?

S.U : Psikiyatri uzmanımız ve adli tıp uzmanımız konuştu. Tıbbi delileri gördük, bunlara baktık, heyete sunuldu ve böyle olduğuna karar verildi, tıbbi deliller ışığında ruh sağlığının bozulmadığına karar verdik. Biz kurulda şuna bakamayız; bu kimin suçuyla ilintilidir, hangi medyatik bir kişiyle ilgilidir. Aksi takdirde yanlı karar verme noktasına geliriz. Biz hekim olarak tamamiyle bilirkişi raporu ürettik.

B.P : Tacize uğrayan 14 yaşında bir çocuğun ruhsal durumunun bozulmaması mümkün mü?

S.U : Bir örnek vereyim, benim de ruhsal durumum bozuldu bu olaylardan dolayı.

B.P : Sizin bile azıcık olaydan bozuluyor...

S.U : Bozuldu ama kalıcı olarak bozulduğunu söylememiz için bundan 1-2 ay geçmesi lazım, 2 geçtikten sonra...

B.P : Siz cinsel tacize uğramadınız.

S.U : Doğru söylüyorsunuz ama işte bu tartılabilen birşey değil.

B.P : Bütün titrlerinizden ayırayım sizi, doktorluğunuz bir yana ama siz bir babasınız, bir eşsiniz. Özellikle kadınlar çok büyük tepki veriyor, anlayın tepkimizi. Eşiniz ne dedi merak ediyorum?

S.U : Seyfettin, senin objektif kurallara göre karar vereceğini bekliyorum dedi. Tabii ki; karşıdaki kişiye karşı nefretini dile getirdi sonuçta. Söylemediği şey bırakmadı, ben de katılıyorum ama... Şöyle diyelim isterseniz, bu işi yapan kişiye karşı, böylesi insanlara karşı nefret duymamız, kin duymamız veya bunları toplumun içinden ayıklamamız için ne gerekiyorsa yapmamız hukukta şu anlama gelmiyor; hukukta bunlara yanlı davranmamız anlamına gelmiyor ne yazıkki. Dolayısıyla bunu böyle yapamayız. Her sanığın bir hakkı vardır çünkü.

B.P : Yine bir aile sorusu soracağım, hiç benzetmek istemem ama böyle bir şey kızınızın başına gelse ve böyle bir rapğor çıksa bir baba olarak isyan eder miydiniz?

S.U : İsyan değil, itiraz ederdim. Burada isyan edecek bir şey yoktur. Bende hukuka inanan bir insanım, itiraz ederdim. Benim de kazandığım mahkemeler olmuştur, kaybettiğim mahkemeler olmuştur. Kazandığım zaman mahkemeler iyidir, kazanamadığım zaman kötüdür...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler